Ltd....
Ltd Şti. nin faaliyeti arasında hiç bir benzerlik bulunmadığını, ......
ın, ....08.2006 tarihinde tescil ve ilan edilen 07.08.2006 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirketi ... yıl süre ile tek başına temsil ve ilzama yetkili müdür olduğunu, davalının kötü yönetimi ve usulsüz işlemleri nedeniyle şirketin borca batık hale geldiğini, bu nedenle davalının azli için müvekkilinin dava açtığını, davanın derdest olduğunu, davalının 2008 yılı Eylül ayından itibaren ise şirketi gayri faal duruma soktuğunu, şirket aleyhine çok sayıda icra takibi yapıldığını ileri sürerek, asıl davada davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiş; birleşen davada ise davalı şirkete re'sen seçilecek yönetici kayyımı atanmasını talep etmiştir. Asıl ve birleşen davada davalılar vekili, davacının davalı şirket aleyhine icra takibi yapan dava dışı başka bir şirketle işbirliği yaparak ortağı olduğu şirket aleyhine hareket ettiğini, davacının kötüniyetli olduğunu, davalı müdürün kusurunun bulunmadığını savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir. ....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İş bu dava, TTK 630 uyarınca davalı şirket müdürün yöneticinin azli talebine ilişkindir. Limited şirketlerde Genel kurulda çoğunluğun sağlanamaması halinde TTK md. 630 (2) ye istinaden her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. Yöneticinin azli talebi ve sorumluluk davaları idare ve temsil yetkisinin kaldırılması istenen yöneticiye karşı açılabilir. Somut olayda dava yöneticiye açıldığı için husumet sorunu bulunmamaktadır. Dosyada mübrez İTSM kayıtları uyarınca; 25.06.2020 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında davalı ...'ın davalı dışı ....... Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti.nin münferiden yetkili müdürü olarak atandığı tespit edilmiştir. Davalı vekili Av. ...'ün 23/11/2021 tarihli beyan dilekçesinde; davalı ...'ın ..... . Hiz. Ltd. Şti....
Mahkemece iddia, savunma, tüm dosya kapsamına göre; davacının, davalı tarafından şirkete verilen zararın şirket kasasına iadesi talebinde bulunduğu, fakat davacının davayı şirket adına açtığına dair bir ibarenin bulunmadığı, davacı olarak bizzat gerçek şahsın gösterildiği, dava neticesinde talep haklı görüldüğü takdirde davanın tarafı olmayan şirket lehine karar verilemeyeceği, iade için şirketin taraf olması gerektiği, davacının kendi adına açmış olduğu davada husumet eksikliği bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, limited şirket yöneticisinin sorumluluğuna ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de limited şirket ortağının dolaylı zararına ilişkin olarak şirket yöneticisine karşı açtığı sorumluluk davasında dolaylı zararın şirkete verilmesi talep edilebilir. Davacı da şirkete verilmesini talep etmiştir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 08/12/2021 NUMARASI : 2020/466 ESAS 2021/923 KARAR DAVA KONUSU : Şirket Yöneticisinin Azli KARAR : Taraflar arasındaki şirket yöneticisinin azli istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının tek müdür sıfatıyla dava dışı Neo Global Madencilik Mineral Üretim San. Ve Tic. Ltd. Şti.'...
ın davalı şirketin şirket merkezinde aynı iştigal konusu ile faaliyet gösteren yeni bir şirket kurup faaliyete geçirdiği, tüm bunların davalı ...'ın azli için haklı sebep oluşturduğu gerekçeleriyle, fesih ve tasfiye davası ile şirket müdürünün azli davasının ayrı ayrı kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı davalılar vekili istinaf yoluna başvurmuştur. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, aynı gerekçelerle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Kararı davalılar vekili temyiz etmiştir. Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2020/512 esas sayılı dosyasında açılan şirketin feshi davasının reddine, davacıların davalı şirket ortaklığından çıkmalarına izin verilmesine karar verildiğini, gelinen aşamada ortaklıktan çıkmasına karar verilen davalının dava dışı şirkette şirket yöneticiliği görevine devam etmesinde hiçbir hukuki yararının bulunmadığını, bilakis şirketten ayrılma akçesi alacağından şirket ile arasında çıkar çatışması olduğunu, şirketin mevcut yöneticisi olan davalı ile şirket arasında herhangi bir güven ilişkisi kalmadığını, şirket faaliyetlerinin aksamaması ve devam etmesi için ve şirketin ileride telafisi imkansız zararlar açısından kalmaması için davalı yanın şirket yöneticilik görevinin tedbiren durdurulması yerine reddi kararının hatalı olduğunu, Tedbir dilekçelerinde de belirtildiği üzere davalının şirketi borçlandırma, şirket hesaplarından para çekme dahil olmak üzere en geniş yetkiyle yetkili olduğunu, şirkete zarar vereci amaçları bulunduğunu, Yapı ve Kredi Bankası...
DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması) DAVA TARİHİ : 16/07/2020 KARAR TARİHİ : 23/03/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/03/2022 Mahkememizin yukarıdaki esasına kayden açılan Şirket müdürünün azli ve kayyım tayini davasının yapılan açık yargılaması sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : İDDİA VE İSTEK : Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde, özetle: dava dışı ......
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının davalının web sitesinde göstermiş olduğu dava dışı şirketler yönünden inceleme yapıldığında, davacının bu şirketlere satış yaptığı ancak davalının ise herhangi bir satışının olmadığı, dava dilekçesinde belirtilen şirketlerin referans olarak davalının sitesinde yazılı olduğu ancak bir şirketin müşteri çevresinin ticari sır olmadığı, çünkü o müşteri çevresine herkesçe ulaşılabilineceği, davalı şirket yöneticisinin sahip olduğu ticari sır niteliğindeki bu tür bilgiyi haksız rekabet olarak uyguladığının iddia edilmediği, her şirketin çalıştığı şirketi referans olarak gösterebileceği bu nedenle bunun da haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceği, ancak davalı şirket tarafından davacının çalıştığı ... Ltd. Şti. ile ... Ltd....