Davalı, kurum işleminin hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile kurumun 25/09/2014 tarih ve 13.430.184 sayılı işlemi ile davacı hakkında uygulamış olduğu uyarı, cezai şart, mahsup ve fesih işlemlerinin iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı eldeki dava ile davalı Kurum tarafından hakkında uygulanan uyarı, cezai şart ve fesih işleminin iptalini istemiş, davalı davanın reddini dilemiş; mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 06/09/2022 tarih ve 2022/266 E. sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan incelemede; DAVACI VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Davalı kurum tarafından 13/06/2022 tarih ve 47189438 sayılı yazı ile bildirilen toplamda 7.738,02 TL para cezasının tahsiline ilişkin işlem ile ile yaratılan muarazanın işlemin iptali sureti ile giderilmesine, Adana 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2022/20 D.İş sayılı dosyası ile verilen ihtiyati tedbirin esas hakkında karar verilinceye devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Müvekkili kurum tarafından davacı hakkında yapılan ceza işleminin taraflar arasında imzalanan protokol hükümlerine uygun olduğunu, haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili tarafından Adana 11....
Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 22.09.2011 tarih ve 345-503 sayılı hükmün Dairenin 19.04.2012 tarih ve 20778-10860 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu. KARAR Davacı, eczanesinde yapılan 09.03.2010 tarihli denetimde toplam 7.046,54TL'lik ilaç küpürü bulunduğunu, bu küpürlerin tamamının İbrahim Davutoğlu ve eşi ... ait olduğunun belirtildiğini ve denetim tutanağına da açık olarak bu iki hastaya ait olduğunun yazıldığını, ancak yine de tespit edilen ilaç küpürü ve küpürü kesilmiş ilaçların kime ait olduğu ispat edilmediğinden bahisle sözleşmenin 6 ay süre ile fesih edildiğini, ileri sürerek muarazanın menine davalı kurum tarafından haksız biçimde 6 ay süre ile yapılan fesih işleminin iptalini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....
Açıklanan hükümlerin ortaya koyduğu bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denilebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Hukuk Genel Kurulu’nun 05.10.2011 gün ve 2011/20-607 E.-604 K.sayılı kararında da bu ilkeler aynen kabul edilmiştir. Somut olayda; Mahkemece, gerekçeli kararda bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, 51.093,80 TL reçete bedeli kesintisi işleminin iptaline karar verildiği açıklanmışsa da kurulan hüküm fıkrasında “Davanın kabulüne” denilmesine rağmen “11.385,24 TL yerine 51.093,80 TL üzerinden yapılan kesinti işleminin iptaline, davalı tarafça çıkarılan muarazanın önlenmesine,” denilmek suretiyle 11.385,24 TL’lık kesintinin yerinde olduğuna dair davada kısmen kabul kararı verilmiş gibi hüküm oluşturulmasıyla infazda tereddüt yaratılmıştır....
HUKUK DAİRESİ Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen muarazanın önlenmesi ve kurum işleminin iptali davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan bölge adliye mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, 18,50 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın...
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki muarazanın men'i - kurum işleminin iptali davasında verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen hüküm, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiş ise de, bilahare davacı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen 24/03/2021 tarihli dilekçe ile "mahkemenizin yukarıda esas numarası yazılı dosyasından davacı müvekkilin talebi üzerine feragat ediyoruz. Gereğinin yapılmasını makamlarınızdan arz ve talep ederiz" yönünde talepte bulunulduğu anlaşılmaktadır. Ancak dava dosyasına sunulan 27/11/2015 tarihli vekaletnamenin tetkikinde, vekaletnamede davacı vekilinin davadan feragat özel yetkisinin olmadığı tespit edilmiştir....
girdiğini, şifre ve reçeteye sistemin provizyon verdiğini, ilaçları verdiğini, protokoldeki düzenleme gereğince hastaya ilaçları teslim etmiş sayıldığını, Kurumun bu hususa rağmen soyut beyanlarla, dayanaksız ve mesnetsiz olarak yaptığı dava konusu işlemin hukuka açıkça aykırı ve haksız olduğunu belirterek, davalı Kurumun 16.05.2019 tarihli ve 7437515 sayılı yazısı ile yapılan haksız uyarı ve toplamda 583,23 TL borç tahakkuku işleminin iptaline ve muarazanın giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
İl Müdürlüğüne verdiği dilekçe ile sözleşmesi fesih edilen Emek eczanesini 5.7.2005 tarihinde kapattığını, yeni eczane açma ve eczacılar odasına yeniden üye olma talebinin ise ret edildiğini , kapattığı eczane ile kurum arasında yapılan sözleşmenin fesih işleminin iptalini isteyemeyeceğini, bu nedenle dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasında Bağ-Kur ve Türk Eczacılar Birliğinin imzaladığı protokol hükümlerine uygun olarak sözleşme ilişkisi kurulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Davalı kurum, davacının fatura ettiği reçetelerde ilaç firmasına ait olmayan sahte küpürler mevcut olması nedeniyle sözleşmeyi fesih etmiş, davacı fesih işleminin geçersizliğini istemiştir. Taraflar arasındaki sözleşme iltihaki mahiyette bir sözleşmedir. Davalı kurum fesih işlemi ile kendisi ve diğer kamu kuruluşlarını da etkiler şekilde davacı ile muaraza yaratmıştır....
Taraflar arasındaki kurum işleminin iptali ile muarazanın önlenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda, bu Kanun'un temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması sonucunda verilen Yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna gidileceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda davacı vekilinin karar düzeltme dilekçesinin reddine karar vermek gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, ölüm aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptaline, kesilen ölüm aylığının kesildiği tarihten itibaren tekrar bağlanmasına karar verilmesini istemiştir. Birleşen davada davacı Kurum ise, icra takibine yapılan itirazın iptali, takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, asıl dava yönünden davanın reddine, birleşen dava yönünden davanın kabulüne karar vermiştir....