Somut olayda, yörede 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek - 4. madde uyarınca yapılan kulanım kadastrosu sırasında davacının dava ettiği taşınmaz hakkında kullanım kadastrosu tutanağı düzenlenmediği, dava dilekçesindeki açıklamalardan ve dosya arasında bulunan paftadan anlaşılmaktadır....
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre; dava, mülkiyet iddiasıyla kullanım kadastrosuna itiraz niteliğindedir. Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 6831 sayılı Orman Kanunu kapsamında 72 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından yapılan ve 24/02/1994 tarihinde ilan edilen orman kadastro çalışması ve 2/B madde uygulaması vardır. İncelenen dosya kapsamına, kullanım kadastrosu sırasında hakkında kullanım kadastrosu tespit tutanağı düzenlenen taşınmazlar hakkında tutanağın beyanlar hanesinde yer alan ya da alması gereken kullanıcı ve muhdesat şerhlerine ilişkin olarak askı ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde, askı ilânından sonra ise genel mahkemelerde kullanım kadastrosuna itiraz davası açılmasının mümkün bulunduğu hususu tartışmasızdır. Kadastro mahkemelerinde kullanım kadastro çalışmalarına ilişkin ihtilaflarda mülkiyete ilişkin iddialar dinlenemez. ..... .........
Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi gereğince yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğindedir. İlgililer tarafından, uygulama kadastrosu sonucu yapılan işlemlere karşı 30 günlük askı ilan süresi içerisinde Kadastro Mahkemesinde açılacak davada, uygulama kadastrosunun yararına olan kişi ya da kişiler hasım gösterilmek suretiyle tespite itiraz edilebilecektir. Bu tür ihtilaflarda "lehine sınır değişikliği yapılan kişi”den maksat, davacı tarafın taşınmazındaki eksilmenin aksine, taşınmazının yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmaz malikleridir. Ancak, uygulama kadastrosunun sonucunda lehine sınır değişikliği yapılan bir kişi ya da kişilerin bulunmaması halinde ise, Kadastro Müdürlüğü hasım gösterilmek suretiyle tespite itiraz edilebilecektir. Mahkemece tesis paftası ile uygulama paftası çakıştırılmak suretiyle eksikliğin nereden kaynaklandığı teknik bilirkişilerce belirlenmeksizin, husumet esas alınmak suretiyle karar verilmiştir....
Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi gereğince yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğindedir. İlgililer tarafından, uygulama kadastrosu sonucu yapılan işlemlere karşı 30 günlük askı ilan süresi içerisinde Kadastro Mahkemesinde açılacak davada, uygulama kadastrosunun yararına olan kişi ya da kişiler hasım gösterilmek suretiyle tespite itiraz edilebilecektir. Bu tür ihtilaflarda "lehine sınır değişikliği yapılan kişi"den maksat, davacı tarafın taşınmazındaki eksilmenin aksine, taşınmazının yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmaz malikleridir. Ancak, uygulama kadastrosunun sonucunda lehine sınır değişikliği yapılan bir kişi ya da kişilerin bulunmaması halinde ise, Kadastro Müdürlüğü hasım gösterilmek suretiyle tespite itiraz edilebilecektir. Mahkemece, sadece husumet esas alınmak suretiyle hiçbir araştırma yapılmaksızın karar verilmiştir. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırma ile karar verilemez....
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle husumet itirazında bulunduğunu, taşınmazın 16.11.2018 tarihli protokol kapsamında Antalya Büyükşehir Belediyesine devrinin yapılarak 21.12.2018 tarihinde Hazine mülkiyetinden çıktığını, Hazineye husumet yöneltilemeyeceğini, ayrıca davacı tarafından açılan dava ile kullanım kadastrosu yapılmasının istendiğini, kullanım kadastrosu yapılmayan yer için açılan davanın tespite itiraz davası niteliğinde olmadığını, idareyi zorlayıcı nitelikte dava olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur 3. Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; dava konusu parseldeki taşınmazını yıllar önce devrettiğini, tapudaki şerh hakkında bilgisinin bulunmadığını, hatayı bilebilecek durumda olmadığını, davadan önce kendisine bildirselerdi üzerine düşeni yapacağını belirterek hakkında açılan davayı kabul ettiğini beyan etmiş davanın açılmasına sebebiyet vermemiş olması nedeniyle yargılama gideri vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasını istemiştir....
Taraflar arasındaki kullanım kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince Orman İdaresine yönelik davanın pasif husumet yokluğundan usulden reddine, kabul nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: K A R A R Kullanım kadastrosu sırasında, Sinop ili Merkez ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kullanım kadastrosu sırasında Kayalar Reşitbey Köyü çalışma alanında bulunan 119 ada 3, 125 ada 6, 126 ada 6 ve 125 ada 1 nolu sırasıyla 4079,35, 2028,79, 544,09 ve 3582,36 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığından, tutanakların beyanlar hanesine kullanıcısının ... olduğu şerhi verilerek Hazine adına tespitleri yapılmıştır....
Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü; KARAR Kullanım kadastrosu sırasında ... 116 ada 7 partsel sayılı 1309,28 m2 yüzölçümündeki taşınmaz bahçe vasfıyla Hazine adına tespit edilmiş, beyanlar hanesine taşınmaz ve üzerindeki 3 katlı kargir binanın 15 yıldır fiilen davacının kullanımında olduğu, 2/B maddesi uyarınca ... sınırları dışarısına çıkarıldığı ve il çevre ve ... müdürlüğünün 22/07/2010 tarihli yazısına istinaden parselin tamamı 2873 sayılı Milli Parklar Kanununa tabi tabiat parkı alanı olduğuna dair şerrh verilmiştir. Davacı vekili 13/08/2010 tarihli dilekçesi ile çekişmeli taşınmazın milli park sahasında kalmamasına rağmen beyanlar hanesinde buna dair şerh bnulunduğunu, taşınmazın sınırları belirlenirken hatalı aplikasyon yapıldığını ve taşınmazın miktarının eksik tespit edildiğini belirterek tespite itiraz etmiş, birleşen dosya davacısı-davalı ......
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "uygulama kadastrosunun amacının fiili duruma uyularak yeni sınırlar oluşturmak olmadığı, uygulama niteliğini kaybeden tesis paftasının yeniden mevcut verilere göre düzeltilerek uygulanabilir hale getirilmesinden ibaret olduğu, tesis paftasının mevcut teknik belgelere göre yeniden uyarlanarak olması gereken sınırlar belirlendiğinde fiili kullanım sınırı buna uygun değil ise uygulama kadastrosu ile mülkiyet ihtilafları canlandırılamayacağından fiili kullanım sınırlarına itibar edilemeyeceği, mahalli bilirkişi ve tanıkların, taşınmazlar arasında tümsek şeklinde sınırın bulunduğunu ve davacının iddia ettiği su kanalının sınır olup olmadığı hakkında somut bilgilerinin olmadığına yönelik beyanlarından, davacı tarafça tespit öncesi bilinmeyen bir zamandan beri mevcut bir sınırın tespite kadar taraflar arasında sabit sınır haline gelecek biçimde bu şekilde kullanıldığının ispatlanamadığı, dava konusu kısmın fiilen zilyetliğinin...
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tutanağın beyanlar hanesindeki kullanım şerhinin değiştirilmesi ve doğum tarihinin düzeltilmesi istemine ilişkindir. Kural olarak; kadastro davaları lehine tespiti yapılan ya da kadastro komisyonlarınca adlarına tespite karar verilen gerçek veya tüzel kişilere karşı açılır. Dava, kullanım kadastrosuna itiraz davası niteliğindedir. Davanın saptanan bu niteliğine göre, husumetin, tutanakta kullanıcı olarak belirtilen kişi yanında tespit maliki olan Hazineye de yöneltilmesi zorunludur. Ancak; davacı, dava dilekçesinde kadastro müdürlüğünü taraf göstererek dava açmış, 6 nolu parseldeki eksikliğin hangi parsellerde kaldığını da belirtmemiştir. Davada taraf teşkili davanın görülebilme koşulu olup, mahkemece re'sen gözetilmelidir. Davanın niteliğine göre uyuşmazlığın 3402 sayılı Yasanın 41. madde ile ilgisi bulunmamaktadır....