"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanığın verdiği 14.07.2021 tarihli temyiz ve eski hale getirme istemli dilekçesi üzerine mahkemece verilen 28.07.2021 tarihli ve 1998/33 E. 2000/41 K, sayılı ek kararın eski hale getirme isteği hakkındaki karar verme yetkisinin, 5271 sayılı CMK'nın 42/1. maddesi uyarınca Yargıtay'ın ilgili dairesine ait olması sebebiyle yok hükmünde olduğu belirlenerek yapılan incelemede; Yokluğunda verilen ve cezaevindee usulüne uygun şekilde 13.12.2000 tarihinde tebliğ edilen 30.03.2000 tarihli hükmü, 1412 sayılı CMUK’nın 310/1. maddesinde öngörülen bir haftalık süre geçtikten sonra 14/07/2021 tarihinde temyiz eden sanığın eski hale getirme ve temyiz isteminin aynı Kanun'un 317. maddesi gereğince istem gibi REDDİNE, 16/02/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Eski Hale Getirme, Ecrimisil, Maddi/Manevi Tazminat DOSYANIN DAİREYE GELİŞ TARİHİ: 05.04.2019 K A R A R Dava, kat malikleri arasında ortak alan olduğu iddia edilen alanlara el atma nedeniyle, el atmanın önlenmesi, eski hale getirme, ecrimisil ve tazminat isteklerine ilişkin olup, bu haliyle uyuşmazlık, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun uygulanmasından kaynaklandığından ve karar Sulh Hukuk Mahkemesince verilmiş olduğundan, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 30.1.2019 tarihli ve 1 sayılı Hukuk Dairelerinin iş bölümünü düzenleyen kararına göre temyiz inceleme görevi Yargıtay (20.) Hukuk Dairesine aittir....
İLK DERECE MAHKEMESİ'NİN KARAR ÖZETİ : İlk derece mahkemesi kararında özetle; davalı şirketin işletmesinin faaliyete geçmesinden sonra zorunluluk gerektirmeyen dış cephe değişiklikleri ve asansör eklentisinin davacının muvafakati alınmadan yapıldığından davacının 5846 sayılı Kanundan kaynaklanan haklarının ihlal edildiği, davacının manevi tazminat talebinin haklı olduğu, davacının 27/11/2012 tarihli celsede maddi zararı olmadığını beyan ettiği, davacının eski hale getirme talebinin davalının binada mülkiyet hakkının bulunmadığı ve kat maliki olmadığından ve eski hale getirilme talebinin kat maliklerine yöneltilen bir dava ile mümkün olabileceği gerekçesi ile manevi tazminat talebinin kabulüne, maddi tazminat ve eski hale getirme talebinin reddine karar verilmiştir....
hale getirme ve temyiz istemli başvurusunun, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 30.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı vekili istinaf talebinde sağlık nedeniyle süresinde bulunamadıklarını buna ilişkin eski hale getirme talebinde bulunduklarını, manevi tazminat yönünden usulden ret kararının hatalı olduğunu ileri sürmüştür. Hmk 'nun 95. Maddesinde; "(1) Elde olmayan sebeplerle, kanunda belirtilen veya hâkimin kesin olarak belirlediği süre içinde bir işlemi yapamayan kimse, eski hâle getirme talebinde bulunabilir. (2) Süresinde yapılamayan işlemle ulaşılmak istenen aynı sonuca, eski hâle getirme dışında, başka bir hukuki yoldan ulaşılabiliyorsa, eski hâle getirme talebinde bulunulamaz." şeklinde düzenlenmiştir. Dosya kapsamında davacı vekaletnamesinde iki vekilin olduğu, davacı vekili Av.Ceren Özatay'ın sağlık mazereti olması düşünülse dahi diğer vekil tarafından işlemlerin yürütülebileceği, nitekim gerekçeli kararın diğer davacı vekili olan Av....
Adliyesi Mahkemelerinde çok sayıda duruşmalarının olması sebebi ile katılamadıklarını, eski hale iade talebi ile yeni duruşma gününün verilmesi talebinde bulunulmuş; mahkemece 19.03.2013 tarihli ek karar ile; davacıların davanın açılmamış sayılmasına dair kararı temyiz hakları bulunduğu ve henüz bu kararın davacılar tarafından temyiz edilmediğinden eski hale getirme talebinde bulunamayacağı gerekçesi ile eski hale getirme talebinin reddine karar verilmiş; karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalmaya dayalı tazminat istemine ilişkindir. HMK.nun 98. maddesi hükmü gereğince, eski hale getirme istemi ilgili davaya bakan mahkemeye yapılır. Davanın takip edilmemesi nedeni ile HMK 150/6 maddesi uyarınca verilen davanın açılmamış sayılması kararları usule ilişkin olup uyuşmazlığı esastan çözen ve mahkemenin mutlak anlamda o işten el çekmesini gerektiren bir karar değildir....
in 01.02.2016 tarihli temyiz ve infazın durdurulması istemli dilekçesi ile yine sanık ... müdafiisi sıfatıyla Avukat ...'in 26.01.2016 tarihli infazın durdurulması , eski hale getirme ve temyiz istemli dilekçeleri üzerine Asliye Ceza Mahkemesince 27.01.2016 tarihinde infazın durdurulması ve eski hale getirme taleplerinin reddine dair ek karar verildiği ve bu ek kararın da yine sanık ... müdafiisi sıfatıyla Avukat ...tarafından aynı gün 27.01.2016 tarihli dilekçeyle temyiz edildiğinin anlaşılması karşısında, bu istem hakkında tebliğname düzenlenmediğinin anlaşılması nedeniyle bu eksikliğin giderilip ek tebliğname tanzimi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİ'ne, 26.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Anılan zarar, ölçülebilir, belirlenebilir (somut) maddi zarara ilişkin olup, manevi nitelikte zararı kapsamamaktadır....
Anılan zarar, ölçülebilir, belirlenebilir (somut) maddi zarara ilişkin olup, manevi nitelikte zararı kapsamamaktadır. Sanığa yüklenen kendi arsası üzerine ruhsat almadan bina yapmak suretiyle imar kirliliğine neden olma ve mühür bozma suçlarında kişilere ve kamu idaresine karşı doğrudan maddi bir zarara yol açılmadığı, ruhsatsız yapının yıkılarak eski hale getirmenin ise TCK’nın 184/5. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık nedeniyle davanın düşürülmesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, sabıkasız olan sanık hakkında “inşaatı yıkarak eski hale getirmediği ve kamunun zararını gidermediği” biçimindeki yasal olmayan gerekçeyle hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, Yasaya aykırı ve sanık ...'...
İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez....