Bu aşamada, davaya konu iş yeri kira sözleşmesinde 6098 sayılı Kanun'un 325 inci maddesinde düzenlenmiş olan, kiralananın erken tahliyesi halinde kiracının kira sözleşmesinden doğan borçlarının kiralananın yeniden kiraya verilebileceği makul süreye kadar devam edeceği hükmüne koşut bir düzenlemeye yer verilmemiş olması nedeniyle, konuyla ilgili mülga 818 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri ile bu hükümler uyarınca oluşan Yargıtay uygulaması hakkında açıklama yapılmasında yarar vardır. 3. Kira sözleşmelerinde kiraya verene ait edim, kiralananı kiracıya teslim etmek ve kira süresi boyunca onu kiracının kullanımına elverişli şekilde bulundurmak (818 sayılı Kanun md. 249); kiracının edimi ise, kira paralarını ödemek, kiralananı sözleşmeye uygun şekilde kullanıp, süre sonunda iade etmektir (818 sayılı Kanun md. 256, 257). 4....
Olayımıza gelince; Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.01.1999 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Anılan kira sözleşmesinin Hususi Şartlar bölümü 4. maddesinde kiracının kiralananı hiçbir şekilde 3. kişilere kiraya veremeyeceği, devredemeyeceği ve ortak alamayacağı kararlaştırılmıştır. Bu şart geçerli olup tarafları bağlar. Davacı kiralananı gerçek kişi olan davalıya kiraya verdiğini ancak şirket tarafından kullanıldığını belirterek 03.04.2007 düzenleme ve 06.04.2007 tebliğ tarihli ihtarname ile 20 gün içinde akde aykırılığın giderilmesini istemiştir. Davalı ise kiralananın E......... Ltd. Şti tarafından kullanıldığını kabul ederek davacının zımni muvafakatı bulunduğunu savunmuştur. Uyuşmazlık, davacının zımni muvafakatının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.Davalı dava tarihine kadar kira paralarını kendi adına yatırmış, dava açıldıktan sonra E........... Ltd....
Sözleşme ile daha kısa bir süre belirlenemeyeceği gibi, kiracının kira sözleşmesini sona erdirme yönünden yasanın tanıdığı hakkı daraltır şekilde daha uzun bir feshi ihbar süresi de kararlaştırılamaz. Dava konusu olayda, davalı kiracı 24.2.2009 keşide ve 27.2.2009 tebliğ tarihli fesih ihbarnamesi ile kiralananı sözleşme bitim tarihinde tahliye edeceğini bildirmiş, kiralananın anahtarını da 25.5.2009 tarihinde tutanakla davacıya teslim etmiştir....
CEVAP Davalı; uzun yıllar kiracı olarak faaliyette bulunduğu kiralananı kira sözleşmesine uygun olarak keşide ettiği fesih bildiriminde belirtilen tarihte ve kira sözleşmesindeki teslim koşullarına tam uygun şekilde kiralayan davacıya teslim ettiğini, kiralananın tesliminde kiracının yapması gereken imalatların teslim öncesinde yapıldığını ve teslimin bu şekilde gerçekleştiğini, dava öncesi alınmış olan bilirkişi raporunda maddi hatalar ve görev dışı yorumlar bulunduğunu, raporun delil niteliğini kabul etmediklerini savunarak, davanın reddini istemiştir. III....
Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 252/1 maddesinde; "Kiracı, kendi kusurundan yahut şahsından hadis olan mücbir bir sebepten dolayı kiralananı kullanamadığı yahut mahdut surette kullandığı takdirde, kiralayan kiralananı akit dairesinde kullanmaya hazır bulundurmuş oldukça, kiracı, kiranın tamamını vermekle mükellef olur. " hükmü öngörüldüğünden; kira sözleşmesinin feshi haklı nedenle fesih olarak kabul edilemez. Kiracının, kira süresi sona ermeden kira sözleşmesini tek taraflı olarak fesih ederek, kiralananı tahliye etmesi durumunda, kural olarak kiracı kira süresinin sonuna kadar kiraya verenin uğradığı tüm zararı ödemekle yükümlüdür. Ancak, Borçlar Kanununun 98/2. maddesi göndermesi ile, aynı Kanunun 44.maddesi uyarınca kiraya verenin de zararın artmasına neden olmaması gerekir....
Dava, kira alacağının tahsili amacı ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, dava dilekçesinde, dava konusu kiralananı 13.3.2007 tarihinde iktisap ettiğini, davalı ile bu tarihte sözlü kira sözleşmesi yapıldığını, ancak kira bedellerinin ödenmediğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve icra inkâr tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı itirazında ve savunmasında, davacı ile aralarında kira sözleşmesi olmadığını, kiralananı Enis Öcal’dan kiraladığını ve kira bedellerini ...’a, o ölünce de eşine elden ödediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Kural olarak kira sözleşmesi yazılı şekle bağlı değildir. Sözlü olarak yapılabileceği gibi yazılı olarak da yapılabilir. Ancak, kira ilişkisinin kanıtlanması açısından yazılı olarak yapılmasında yarar vardır....
KARAR Davacı, dava konusu taşınmazı bahçesi, bodrum ve zemin kattaki 2 ön odayı davalıdan eczane olarak kullanmak üzere on yıllığına kiraladığını, kira sözleşmesine ek olarak düzenledikleri sözleşmeye göre kiralanan bölümlerin 15 gün içinde kendisine teslim edileceğini ve belediyeden ruhsat alınınca bahçeye prefabrik inşaat yapılacağının kararlaştırıldığını, davalının kiralananı 15 gün içinde teslim etmediği gibi, Sulh Hukuk Mahkemesi aracılığıyla yaptırdığı tespitte kiralananı kullanmaya devam ettiğinin anlaşıldığını, buna rağmen kira bedellerini ödemeye devam ettiğini, taşınmaz kendisine teslim edilmediği gibi bir başkasına kiraya verildiğini ileri sürerek, kira sözleşmesinin feshini, davalıya sebepsiz yere ödediği 34.000,00 TL kira parası ve belediyeden prefabrik yapı ruhsatı için yaptığı 9.915,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir....
Kiralayan malik kiracı hakkında kira alacağının tahsili ve temerrüt sebebiyle tahliye davası açtıktan sonra kiralananı satarsa henüz hüküm altına alınmamış olan kira alacaklarını da yeni malike temlik edebilir. Bu durumda kiralananı devralan kişi davaya devam eder. Tahliye isteme hakkı alacak hakkından ayrı olarak temlik edilemez. Buna karşılık sadece alacağın temliki mümkündür. Olayımıza gelince; davacı alacaklılar tarafından 12.08.2013 tarihinde başlatılan icra takibinde; aylık 700,00 TL den ödenmeyen 2013 yılı 4. İla 8. Aylar arası 7 aylık kira bedeli toplamı 3.500,00 TL nin faiziyle birlikte tahsili istenmiştir. Davalı 20.08.2013 tarihinde Nisan ayı kirası açıklamasıyla 700,00 TL kira parasını davacıların banka hesabına, 25.09.2013 tarihinde de bakiye 2.800,00 TL yi takip dosya numarası belirtmek suretiyle ... Vakıfbank Şubesi hesabına yatırmış, yatırılan bedelin 02.10.2013 tarihinde davacılar vekili tarafından tahsil edildiği görülmüştür....
-YTL kira istenmiştir. Ödeme emri tebliği üzerine davalı icra tutanağına sözlü olarak yapmış olduğu tutanağa geçen itirazında, dosya borcunun 1900.-YTL'sini kabul ettiğini bunun dışındaki borca itiraz ettiğini bildirmiştir. Davalının bu itirazı, kısmi itiraz niteliğinde olup aylık kira miktarına muacceliyet koşuluna ve kiralananı tahliye ettiğine ilişkin bulunmamaktadır. Başka bir deyişle aylık kira miktarına itiraz edilmeyerek bakiye 4225.-YTL borcun bulunduğu sonucuna varmak gerekir. Zira davalı bakiye borcu ödediğine ilişkin İ.İ.K.'nun 269/c maddesinde belirtilen bir belge sunamamıştır. Ankara 18. İcra Mahkemesi'nin 2004/290 Esas ve 2004/335 Karar sayılı Mahkeme kararındaki tahliye kararına dayanılarak akdin feshedildiği kabul edilemez. Zira tahliye kararının infaza konulmadığı, davalının kiralananda oturmaya devam ettiği anlaşılmaktadır....
-YTL kira istenmiştir. Ödeme emri tebliği üzerine davalı icra tutanağına sözlü olarak yapmış olduğu tutanağa geçen itirazında, dosya borcunun 1900.-YTL'sini kabul ettiğini bunun dışındaki borca itiraz ettiğini bildirmiştir. Davalının bu itirazı, kısmi itiraz niteliğinde olup aylık kira miktarına muacceliyet koşuluna ve kiralananı tahliye ettiğine ilişkin bulunmamaktadır. Başka bir deyişle aylık kira miktarına itiraz edilmeyerek bakiye 4225.-YTL borcun bulunduğu sonucuna varmak gerekir. Zira davalı bakiye borcu ödediğine ilişkin İ.İ.K.'nun 269/c maddesinde belirtilen bir belge sunamamıştır. Ankara 18. İcra Mahkemesi'nin 2004/290 Esas ve 2004/335 Karar sayılı Mahkeme kararındaki tahliye kararına dayanılarak akdin feshedildiği kabul edilemez. Zira tahliye kararının infaza konulmadığı, davalının kiralananda oturmaya devam ettiği anlaşılmaktadır....