"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil ... ile Tapu Sicil Müdürlüğü aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Bor Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 09.12.2011 gün ve 788/1035 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili tarafından, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve TMK.nun 713/2. maddesinde yazılı “malikin tapu kütüğünden kim olduğunun anlaşılamaması” sebebine dayalı olarak Bor Tapu Sicil Müdürlüğü aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının sıfat yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı idare vekili tarafından avukatlık ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir. Dava TMK.nun 713/2. maddesine dayalı olarak açılmıştır....
İstinaf Sebepleri Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklı bir zararın söz konusu olmadığını, taşınmazın tapuya bağlanmış olmasının kişilerin hak sahibi olduğu anlamına gelmeyeceğini, taşınmazın sulu tarım arazisi olarak belirlendiğini ancak arazi üzerinde su kaynağı olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması talep edilmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmazın tapu kaydı ve eylemli durumuna göre muz bahçesi olduğu, bilirkişi raporunda şahıslara ait su havzalarında kuyulardan çekilen suların doldurulduğu ve bu sular ile muzların sulandığı şeklinde açıklama yapıldığı, muz bahçesinin kararın kesinleşme tarihine ilişkin verilerinin ilçe tarım müdürlüğünden Dairemizce istendiği, mahkemece verilen kararda bir usulsüzlük bulunmadığı anlaşıldığından yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....
Bu bağlamda; tarafların 01/01/2002 tarihinden önce edinilen mal varlıkları tarafların kişisel malı, 01/01/2002 tarihinden sonra edinilen mal varlıklar yönünden ise; eşin bütün mallarının aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilmesi nedeniyle edinilmiş mal olarak kabul edilmelidir. Davalı davaya konu Kayseri İli, Talas İlçesi, Kiçiköy Mah. 27 ada, 249 Parsel, C Blok, 1. Kat, 4 nolu bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazı 28/08/2000 tarihinde davalı tarafından satış yoluyla edinilmiş olup, mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiş olması nedeniyle davalının kişisel malıdır. Ancak dinlenen tanık beyanları uyarınca bu taşınmazın edinilmesi sırasında davacının ziynetleri satılmak suretiyle taşınmazın alımında kullanılmıştır. Alınan raporlar uyarınca bu taşınmazın alımında davacının ziynetlerinin kullanılmasından kaynaklı olarak davacının 27.090,23- TL. katkı payı alacağı bulunmaktadır....
Hukuk Dairesinin 2016/59 Esas, 2016/68 Karar sayılı ilamlarında pasif tapu kaydı sorgusu sonucunda elde edilecek bilginin borçlunun kişisel verileri hakkında herhangi bir ihlale sebep olmayacağının ifade edildiğini, dosya kapsamında taşınmazın 3. Kişilere devredilmesi sözkonusu ise İİK 227. Vd. Maddeleri gereğince açılacak tasarrufun iptali davasının icra takibini ilerletici durum oluşturduğunu, bu sebeple icra müdürlüğü kararının hak arama özgürlüğünü ihlal ettiğini, takibin devamı ile müvekkilinin alacağını almasını engellediğini beyanla, istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. Maddesi gereğince memur işlemini şikayete ilişkindir. İzmir 10....
Temyiz Sebepleri Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın tapusunun iptalinin memur hatasından kaynaklı olmadığını, yüklenicinin edimini ifa etmemesinden kaynaklı olduğunu, illiyet bağının kesildiğini, hükmedilen bedelin yüksek olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir: “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.” 3....
Dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. 1) Davacı vekili tarafından davalı Noter ... yönünden yapılan temyiz itirazlarının incelenmesi sonucunda; Noterlerin hukukî sorumluluğunu düzenleyen 1512 sayılı Noterlik Kanununun 162. maddesine göre; “Stajiyer, katip ve katip adayları tarafından yapılmış olsa bile noterler, bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumludurlar. Noter, birinci fıkra gereğince ödediği miktar için, işin yapılmaması, hatalı yahut eksik yapılmasına sebep olan stajiyer veya noterlik personeline rücu edebilir.” Görüldüğü üzere, noterlerin hukukî sorumluluğunu düzenleyen anılan maddede kusurdan sözedilmemiş olduğundan, noterlerin bu göreve ilişkin kişisel sorumlulukları, kusursuz sorumluluk esasına göre düzenlenmiştir....
Gerek tarafların iddia ve savunmaları, gerekse eldeki davada ve boşanma dava dosyasında dinlenen tanıkların görgüye dayanan beyanları ve de davalının beyanı ile bu durum sabittir. Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatları özellikle YHGK.nun yukarıda belirtilen içtihadı uyarınca düğünde takılan ziynet ve paralar aksi yönde anlaşma ve örf bulunmamak kaydı ile kim tarafından eşlerden hangisine takılırsa takılsın kadına hediye edilmiş olduğundan kadına aittir ve kişisel malıdır. Davalı davacıya ait olan davaya konu 4 adet bileziği davacıya aynen iade etmek, aynen iadenin mümkün olmaması halinde dava tarihindeki rayiç değerini ödemek zorundadır.İlk derece mahkemesince bu yönde yapılan değerlendirmede her hangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacıya takılan davaya konu 12 adet çeyrek altın yönünden ise; davacı tanıklarının beyanları görgüye dayalı olmayan davacıdan duyama dayalı beyanlar olup kendi içinde birbirleri ile çelişmektedir. Bu nedenle itibar edilememiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının taşınmazdaki hissesini 18.06.2013 tarihinde satın aldığı, bu taşınmazla ilgili olarak 01.07.2013 tarihinde "Gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi'ni düzenlediği, taşınmazda mükerrer kayıt bulunduğu hususunun ise bu tarihlerden sonra 08.07.2014 tarihinde tapu müdürlüğünce resen taşınmazın beyanlar hanesine şerh edildiği, dolayısıyla bu tarihten önce mükerrer durumunun tapu kaydından aleni olarak anlaşılamadığı, davacının beyanlar hanesine düşülen 08.07.2014 tarihli şerhten önce mükerrer kayıt durumunu bildiğine dair dosyada herhangi bir veri ve iddianın bulunmadığı hususları gözönünde bulundurulduğunda, Mahkemenin ret gerekçesinin yerinde olmadığı, davacı vekilinin bu yönüyle istinaf itirazının yerinde olduğu, devletin tapu sicilinin tutulmasından doğan zarardan sorumluluğunun şartları; zarar meydana gelmiş olması, hukuka aykırı bir tapu sicil işleminin gerçekleşmiş olması...
Medenî Kanunun 1007. maddesinde tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olduğu belirtilerek, Devletin kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince sorumlu olduğu açıklanmıştır. Tapu sicilinin tutulmasından dolayı Devletin sorumlu tutulabilmesi için taşınmaz sahibinin zarara uğraması, zararın tapu sicilinin tutulmasından doğmuş olması ve zarar ile tapu sicilinin tutulması arasında illiyet bağının kesilmemiş olması gerekir. TMK'nın 1023. maddesinde "Tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur." TMK'nın 1024. maddesinde "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz. Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil yolsuz tescildir."...
hafta sonları Cumartesi günü saat 10.00'dan Pazar günü saat 17.00'a kadar, dini bayramların 2. günü saat 10.00'dan 3.günü saat 17.00'a kadar, her yıl 1 Temmuz günü saat 10.00'dan 15 Temmuz günü saat 17.00'a kadar davalı babanın ortak çocuğu yanına almak suretiyle kesintisiz olarak kişisel ilişki kurulmasına..." kişisel ilişki kararının karar kesinleşinceye kadar tedbiren devamına karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili; davalı ile kişisel ilişkinin kaldırılmamasının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, ortak çocukla baba arasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılmasını gerektiren durum olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2....