İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE: Dava; iştirak nafakası ve TMK'nın 323. maddesi gereğince kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi istemine ilişkindir. HMK'nın 355. maddesine göre re'sen gözetilerek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. TMK'nın 328/1. maddesi gereğince; ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. TMK'nın 330. maddesi gereğince; Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir (TMK md.323)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayet-Kişisel İlişki Tesisi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayet hakkının kaldırılması kural olarak ana ve babanın çocukları ile kişisel ilişki kurma hakkını da ortadan kaldırmaz. Ana-babasından veya bunlardan birinden ayrılmasına karar verilen çocuğun, kendi yüksek yararına aykırı olmadıkça ana-babanın ikisiyle de düzenli bir biçimde kişisel ilişki kurma ve sürdürme hakkı, çocuğun temel haklarındandır (Çocuk Hakları Sözleşmesi md.9/3)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İştirak Nafakası-Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı baba tarafından her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar 08.09.2015 tarihinde kesinleşen karar ile boşanmışlar ve küçüğün velayeti davacı-davalı babaya verilmiştir. Davacı-davalı baba tarafından 27.11.2015 tarihinde velayeti altında bulunan çocuk yararına iştirak nafakası davası açılması üzerine davalı-davacı anne tarafından 30.12.2015 tarihinde birleşen velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası talepli dava açılmıştır....
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, müşterek çocuk için ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/670 E 2012/282 K sayılı ilamı ile verilen aylık 100 TL iştirak nafakasının aylık 800 TL'ye artırılması yönündeki talebinin kısmen kabulü ile 50 TL artırılarak dava tarihinden itibaren her ay 150 TL iştirak nafakası olarak ödenmesine, karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının temyiz itirazlarının yerinde bulunmadığından reddi gerekir. 2-Davacı vekilinin temyiz itirazı yönünden; Dava, iştirak nafakası istemine ilişkindir. TMK. 182/2.maddesine göre; "Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı taraf her ne kadar çocuklar ile davalı baba arasındaki şahsi ilişkinin kaldırılmasını talep etmiş ise de çoğun içinde azın da olduğu prensibi gereği, sosyal inceleme heyet raporunda belirtilen gerekçeler dikkate alınarak şahsi ilişkinin çocukların gelişimi için önem ve değeri, davalı babanın davranışının şahsi ilişkinin tamamen kaldırılması düzeyinde yoğun bir olumsuzluk içermemesi, çocukların babaları ile iletişimlerinin tümüyle kopmaması durumundan dolayı şahsi ilişkinin tamamen kaldırılması halinin çocukların üstün menfaatine aykırı görülmesi dikkate alınarak kişisel ilişkinin sınırlandırılmasının uygun olacağı gerekçesi ile; davanın kısmen kabul kısmen reddine, ortak çocuklar Hasan Baran ve Şevval ile davalı baba arasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılması talebinin reddine, Konya 6....
uygun davranış geliştirip birlikte kalmadığı ebeveyni ile görüşmek istemediğini söyleyebileceği, küçüğün bu şekildeki beyanlarının kişisel ilişkinin kaldırılması için yeterli ve başlı başına bir sebep olmadığı, dinlenen tanık beyanlarından küçüğün babasıyla görüşmeye hevesle gittiği, kuzenlerinin gelmemesi yüzünden sıkılması yada hastalanması nedeniyle kişisel ilişkinin kaldırılamayacağı, davalı babanın müşterek çocuk ile görüşmesinin en tabi haklarından olup küçükle kurulan şahsi ilişkinin bu gerekçelerle kaldırılamayacağı” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı anne tarafından istinaf edilmiştir....
Dava; yoksulluk nafakası ile iştirak nafakasının artırılması, karşı dava ise; yoksulluk nafakasının kaldırılması, müşterek çocuk yararına ise mevcut nafakanın 60 TL artırılması talebine ilişkindir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı karşı davacının iştirak nafakası dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, TMK.nun 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür....
Ana ve baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki kurulurken çocuğun üstün yararı yanında ana babalık duygusunun tatmin edilmesine ve geliştirilmesine özen gösterilmesi de gerekir. Velayet kendisinde bulunmayan baba ile müşterek çocuk arasında, tarafların yaşadıkları şehirlerin uzaklığı da gözetilerek, çocuğun baba sevgi ve şefkatini tadacağı şekilde, hafta sonu kurulan kişisel ilişkinin yanı sıra baba yanında yaz aylarında ve sömestr tatilinde de yatılı kalmasına olanak sağlayacak şekilde kişisel ilişki tesisi gerekir, bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir. Ancak bu yön yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK m. 438/7). SONUÇ:Temyize konu hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 3. bendinin hükümden tamamen çıkartılmasına, yerine “Davalı babanın müşterek çocuk N. A.'...
Toplanan delillerden, davalı annenin ortak çocukların huzurunu tehlikeye soktuğu, hususunun ispatlanamadığı, bu sebeple çocuğun menfaatine aykırı olacak şekilde kişisel ilişkinin kaldırılması koşullarının da oluşmadığı, davacı babanın bu yöne ilişkin istinaf talebinin reddi gerektiği anlaşılmıştır. Davalı annenin dosyaya yansıyan uygunsuz yaşam tarzı sebebiyle davalı anne ve ortak çocuklar arasında yatılı olarak kişisel ilişki kurulmamasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı ancak kişisel ilişkinin "kamuya açık alanlarda" olmak üzere belirli bir yer ile sınırlandırılması doğru olmadığı gibi kişisel ilişki gün ve saatlerinin de annelik duygusunun tatmini açısından yeterli olmadığı anlaşılmıştır. Ancak bu durum yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Dairemizce kişisel ilişki yönünden HMK'nın 353/1.b.2 maddesi gereği esas hakkında yeniden hüküm tesisine karar vermek gerekmiştir....
Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir....