Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 21/04/2021 NUMARASI : 2021/215 ESAS - 2021/239 KARAR DAVA KONUSU : Kişilik Hakları (Kişilik Haklarına Saldırının Önlenmesi) KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK' nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 5651 sayılı kanunun 9. Maddesinde kişilik haklarını ihlal edecek şekilde video, haber, yorum vb....
Dava, yayın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat, dava konusu yayının hukuka aykırılığının tespiti, kitabın yeni baskılarında davacı hakkındaki kısmın tamamen çıkarılmasını temin edecek şekilde davacı aleyhindeki saldırının sona erdirilmesi, yeni saldırıların önlenmesi, kararın yayınlanması istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davalı ... yönünden davanın husumet nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden manevi tazminat isteminin davacının davalı ... ve ... Ticaret ve Sanayi A.Ş hakkındaki tazminat isteminin kabulüne, davacının diğer taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Mahkemece, davacının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğini iddia ettiği basın toplantısında ...’nin ifadelerinin davacının kişilik haklarını zedeleyici nitelikte olmadığı, davalı ... tarafından sunulan soru önergesinde davacı ile ilgili bir ifade bulunmadığı, iddiaların araştırılıp araştırılmadığı konusunda dönemin İçişleri Bakanı tarafından yanıtlanması istemiyle soru önergesi verildiği ve soru önergesinde davalı tarafından davacıyı rencide edecek bir ifadenin bulunmadığı, dolayısı ile davacının kişilik haklarına davalılar tarafından herhangi bir saldırının söz konusu olmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamından; yargılama sırasında, davacının davalılar tarafından kendisine iftira atıldığı gerekçesiyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu ve şikâyetine ilişkin soruşturma dosyasının dava dosyası arasına alınmasını talep ettiği anlaşılmaktadır....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 12/07/2018 NUMARASI : 2017/253- 2018/142 DAVA KONUSU : Kişilik Hakları (Kişilik Haklarına Saldırının Önlenmesi) KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK' nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi, GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili yerel mahkemeye vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin psikoterapist görevini ifa ettiğini ve alanında bilinen bir isim olduğunu, davalıya ait internet sitesinde müvekkili hakkında sahte psikoterapist olduğunun iddia edildiğini, müvekkilinin ismi altında açılan başlıklar ile müvekkilinin adına yönelik karalama, hakaret ve bir yerden sonra sosyal lince dönen içerikler yayınlandığını, müvekkilinin söz konusu içeriklerin yayından kaldırılması için her ne kadar Anadolu 8.Sulh Ceza Hakimliği'nden 2017/1045 D.İş sayılı ve 03/03/2017 tarihli kararı ile erişimin engellenmesi için karar aldırmak suretiyle içeriklere erişimin...
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....
haklarına saldırı teşkil ettiğinin tespitine, müvekkili aleyhine haksız rekabet teşkil eden ve kişilik haklarına yönelen saldırının önlenmesine ve durdurulmasına, müvekkilinin uğramış olduğu manevi zararın bir nebze olsun giderilebilmesi maksadıyla yayım tarihinden itibaren başlayacak olan yasal faizi ile birlikte 1.000.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
TMK.nun 24.maddesi "Hukuka aykırı olarak kişilik haklarına saldırılan kimse hâkimden saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir. Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça kişilik haklarına her türlü saldırı hukuka aykırıdır." Manevi tazminata hükmedilirken şahsiyet haklarına hukuka aykırı şekilde bir saldırının varlığı aranmalıdır. Burada kişinin bedensel ve ruhsal ve sosyal bireyliğinin korunması söz konusudur. Somut olayımızda davacının şahsiyet haklarına bir saldırının bulunmadığı açıktır. Davacının düğün salonu kiralamak maksadıyla imzaladığı senedin, davalı tarafından dava dışı 3.bir kişiye ciro edilip, bu kişi tarafından davacı aleyhine haciz yapılmasında, davacının kişilik haklarının zarar gördüğü kabul edilemez....
Dosyanın yeniden yapılan incelemesinde; davalının davaya konu edilen beyanlarında davacının ismini zikretmediği, matufiyet unsurunun ve kişilik haklarına saldırının gerçekleşmediği açıklanan nedenlerle direnme kararının yerinde olduğu anlaşıldığından 6763 sayılı Kanun'un 45. maddesi ile 6100 sayılı HMK'ya eklenen geçici 4/4. maddesi uyarınca Dairemiz kararının kaldırılarak, yerel mahkeme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir....
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış,olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....