hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle kullanım kadastrosuna itiraz niteliği ile açılan davanın dinlenme olanağı bulunmadığı, güncelleme kadastrosu yönünden ise, ancak önceki şerh sahibinden gelen hakka (satın alma, bağışlama vs.) dayanılarak dava açılabileceği, davacının iddiasına dayanak yaptığı imar-ihya işlemlerinin, tespit tarihi olarak kabul edilen Mahkeme kararından sonraki ve güncellemeden önceki tarihe ilişkin olduğu, davacının güncelleme listesindeki şerh sahiplerinden devralmayı iddia ve ispat edemediği belirtilerek davanın reddine karar verilmesi” gerektiğine değinilmiştir....
Mahkemece, taşınmazın kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı ve tutanak düzenlenmediği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine ve görevli asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1974 yılında arazi kadastrosu 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 2000 yılında yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması ile 30/04/2010 tarihinde ilân edilen kullanım kadastrosu ile 19/04/2011 tarihinde ilân edilen 3402 sayılı Kanunun 22/2-a çalışmaları vardır....
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde, 1948 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 1979 yılında yapılan arazi kadastrosu, 24/09/1991 tarihinde ilân edilen 3116 sayılı Kanuna göre yapılmış ve sınırlaması kesinleşmiş olan ormanlarda, kesinleşmiş sınırların aplikasyonu ve 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması ile 28/08/2010 - 27/09/2010 tarihleri arasında ilân edilen 3402 sayılı Kanunun Ek-4. maddesine göre 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin fiilî kullanım durumlarına göre kadastrosu ve ifraz tevhit işlemlerinin yapılmasında tesbit edilen hataların, sınır ve yüzölçüm yönünden düzeltilmesi çalışmaları vardır. Mahkemece, davanın 5831 sayılı Kanun ile eklenen 3402 sayılı Kanunun Ek-4. maddesine göre yapılan işlemlere itiraz olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş ise de, verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır....
Dava, taşınmazın eylemli orman olduğu iddiasına dayanan kullanım kadastrosuna itiraz ve orman vasfıyla tescili istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1941 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 06.02.1981 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde uygulaması, 2010 yılında ilan edilen 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi uyarınca gerçekleştirilen kullanım kadastrosu çalışmaları mevcuttur. Davacı Orman Yönetimi, taşınmazın tamamının eylemli orman olduğu iddiası ile eldeki davayı açmış ise de mahkemece, taşınmaz üzerinde ev bulunan ve eylemli orman olmayan kısımlar yönünden de davanın kabulüne karar verilmiştir....
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava kullanım kadastrosuna itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1940 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 27.02.1989 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır. 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesine göre yapılan kullanım kadastrosu çalışmaları ise 02/08/2010 - 04/09/2010 tarihleri arasında ilân edilmiştir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, HMK'nın 302/5. ve 373. maddeleri uyarınca dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, temyiz isteminin duruşmalı yapılması nedeni ile Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 2.540,00....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece " dava konusu taşınmazların yapılan kullanım kadastrosu sonucunda Hazine adına kaydedildiği ve davalının kullanımında olduğu yönünde şerh düşüldüğü, kadastronun herhangi bir itiraza uğramadan ve dava açılmadan kesinleştiği, 6292 sayılı Kanun hükümlerine istinaden dava tarihinden önce dava konusu taşınmazların Hazine tarafından beyanlar hanesinde kullanıcı olarak tespit edilen hak sahibi davalıya satıldığı, davacıların ise bu satımdan sonra tapu iptal ve tescili isteminde bulunduğu ancak davacıların kullanım iddiasından kaynaklanan şahsi hakkına dayanarak mülkiyet hakkı sahibi Hazine’den taşınmazı satın alan davalıya ve 2/B kapsamında kalan taşınmazlara yönelik Hazine'ye karşı tapu iptal ve tescil davası açmasının mümkün olmadığı, satın alan hak sahibine karşı zilyetlik iddiasının da ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle" davanın reddine, Davacı T3 de davalı göstererek dava açmış ise de kullanım kadastrosu kesinleşen ve sonrasında da davalıya...
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Kanun hükümleri gereğince 1940 yılında yapılan ... tahdidi ile tespit tarihinden önce yapılıp kesinleşen 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde uygulaması ile 3302 sayılı Kanun ile değişik ...B madde uygulaması bulunmaktadır. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, kullanım kadastrosu sırasında hakkında kullanım kadastrosu tespit tutanağı düzenlenen taşınmazlar hakkında tutanağın beyanlar hanesinde yer alan ya da alması gereken kullanıcı ve muhdesat şerhlerine ilişkin olarak askı ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde, askı ilânından sonra ise genel mahkemelerde kullanım kadastrosuna itiraz davası açılmasının mümkün bulunduğu hususu tartışmasızdır....
Hukuk Dairesinin 24.03.2014 gün ve 2014/1440 -2014/3403 sayılı kararı ile ''Orman kadastrosuna itiraz davası yönünden bu davadan ayrılarak, kadastro mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi'' gereğine değinilerek bozulup kesinleşmekle, orman kadastrosuna itiraz davası yönünden Malatya Kadastro Mahkemesinin yetkili olduğu Özel Dairenin kabulündedir. Bu kararın mahkemeleri bağlayıcılığı özelliği vardır. Hal böyle iken, Malatya Kadastro Mahkemesince bozma ilâmı doğrultusunda orman kadastrosuna itiraz davası yönünden davaya bakılması gerekirken, yargı yeri belirlenmesi amacıyla Daireye gönderilmesi yerinde görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21. maddesi gereğince yargı yeri belirleme koşulları bulunmayan dosyanın mahalline GÖNDERİLMESİNE 21/10/2015 gününde oy birliği ile karar verildi....
Kullanım kadastrosu sırasında hakkında kullanım kadastrosu tespit tutanağı düzenlenen taşınmazlar hakkında tutanağın beyanlar hanesinde yer alan ya da alması gereken kullanıcı ve muhdesat şerhlerine ilişkin olarak askı ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde, askı ilanından sonra ise genel mahkemelerde kullanım kadastrosuna itiraz davası açılmasının mümkün bulunduğu hususu tartışmasız ise de, kadastro mahkemelerinde askı ilanı içinde 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi gereğince açılacak davalar kullanıcı şerhine ilişkin olup, taşınmazın niteliği "orman sınırları dışına çıkarılan yer" olarak kesinleşmiş olduğundan, buna karşı ileri sürülen iddiaların değerlendirilmesi yönünden görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115. maddeleri gereğince dava şartlarından olduğundan davanın her aşamasında kendiliğinden gözetilmesi zorunludur....
YÖNETİMİ vekili tarafından temyiz edilmiştir Dava, yenileme kadastrosuna itiraz ile kesinleşen orman kadastrosuna dayalı tapu iptali ve tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1975 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 21/12/2010 gününde oybirliği ile karar verildi....