İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur. Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir....
Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, özü itibariyle uygulama faaliyetinin yukarıda açıklanan ilke ve yöntemlere göre yapılıp yapılmadığının denetlenmesini zorunlu kılan davalardır.Yöntemine uygun yapılmayan uygulama kadastrosu, mülkiyete ilişkin kazanılmış hakların ihlali sonucunu doğurur. Bu nedenle, uygulama kadastrosundan kaynaklanan ihtilafın çözümü için nasıl bir araştırma yapılması gerektiği hususu önem taşımaktadır. Yukarıda yer alan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, uygulama kadastrosu, önemli oranda bir mühendislik faaliyetidir....
Bölge Adliye Mahkemesince; " ....İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman teknik bilirkişi tarafından tesis ve uygulama kadastrosuna dayanak belge ve haritalar ile tesis kadastro tarihine en yakın tarihli hava fotoğraflarına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazlarla ilgili uygulama kadastrosunun kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun yapılıp hata bulunmadığının tespit edilmiş olmasına göre mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı" gerekçeleriyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ... İdaresi vekili tarafından; "1990 yılında kesinleşen orman sınırlarına uyulmadığı, orman sınırlarının daraltıldığı, bu nedenlerle verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu" gerekçeleriyle kararın bozulması talebiyle temyiz edilmiştir....
Mahkemece, davanın devamı sırasında 2012 yılında bir orman kadastro çalışması yapıldığı ve davalı gerçek kişiler tarafından kadastro mahkemesinde 2013/123 sayılı orman kadastrosuna itiraz davası açıldığı gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, dosyanın kadastro mahkemesine devrine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kesinleşen tahdit ve eylemli orman iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil ile elatmanın önlenmesi istemlerine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1962 yılında kesinleşen orman kadastrosu, davanın devamı sırasında yapılan ve 21/11/2012 tarihinde ilan edilen evvelce sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu, sınırlaması yapılmış ormanlarda 6831 sayılı kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır....
Mahkemece, 180 ada 2 parselin krokide (2A) ile gösterilen 690,30 m2 ve (2C) ile gösterilen 114,18 m² bölümlerinin tapu kaydının iptali ile taşınmazların sırasıyla davalılar ... ve ... adına tapuya kayıt ve tesciline, krokide (H) ve (D) ile gösterilen ve 180 ada 37 sayılı 2/B parseli içinde kalan bölümler yönünden açılmış bir dava bulunmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına ve krokide (A), (B), (C), (E) ve (F) ile gösterilen bölümler hakkında açılan davaların reddine karar verilmiş, hüküm davacılar ... ve ... ile davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman kadastrosuna itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1940 yılında 3116 sayılı Yasaya göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 3302 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan 14/07/1987 tarihinde ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır....
Mahkemece kesinleşen orman sınırları içerisinde bulunan bir yerin orman sınırları dışına çıkartılması için dava açmakta davacı kişinin aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gibi, bu konuda orman yönetimini zorlayacı biçimde davada açılamayacağından davanın REDDİNE, karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1985 yılında ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 6831 Sayılı Yasanını 2896 Sayılı Yasa ile değişik 2/B maddesi uygulaması ile 18/02/2008 tarihinde ilan edilen ancak dava nedeniyle kesinleşmeyen 6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesi uygulaması bulunmaktadır....
Mahkemece kesinleşen orman sınırları içerisinde bulunan bir yerin orman sınırları dışına çıkartılması için dava açmakta davacı kişinin aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gibi, bu konuda orman yönetimini zorlayacı biçimde davada açılamayacağından davanın REDDİNE, karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1985 yılında ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 6831 Sayılı Yasanın 2896 Sayılı Yasa ile değişik 2/B maddesi uygulaması ile 18/02/2008 tarihinde ilan edilen ancak dava nedeniyle kesinleşmeyen 6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesi uygulaması bulunmaktadır....
O halde mahkemece; tapu iptali ve tescil davası elde tutulup, orman kadastrosuna ve 2/B madde uygulamasına itiraz yönünden kadastro mahkemesi görevli olduğundan tefrik edilerek görevsizlik kararı verilmesi, orman kadastrosuna ve 2/B madde uygulamasına itiraz davasının HMK'nın 165. maddesi uyarınca bekletici mesele yapılıp kesinleşmesinden sonra sonucuna göre iptal ve tescil isteği yönünden esas hakkında karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. Kabule göre de çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesinde ".... lehine 4.537 m2 alanda daimi irtifak hakkı" şerhi bulunduğu halde lehine şerh konulan kurumun davada yeralması sağlanmadan yokluğunda yargılama yapılarak sonuca gidilmesi de doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 26.05.2015 günü oy birliğiyle karar verildi....
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle, yargılama devam ederken ... köyünde ... kadastro çalışmasına başlanmış olması nedeniyle tescil davasının aynı zamanda ... kadastrosuna itiraz davasına dönüştüğü, tescil davasında asliye hukuk mahkemesinin, ... kadastrosuna itiraz davasında ise kadastro mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek ... kadastrosuna itiraz davasının ayrılıp ... kadastrosuna itiraz davası yönünden görevsizlik kararı verilmesi ve tescil davasının elde tutulup ... kadastrosuna itiraz davasının sonucunun beklenmesi gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile ... ilçesi, ... köyünde bulunan 18.04.2007 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1915,40 m2'lik taşınmazın ev ve bahçe vasfıyla davacı ... adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava Medeni Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir....
getirtilmeli, bundan sonra; bir orman ve bir ... elemanı aracılığı ile yeniden yapılacak keşifte asliye hukuk mahkemesinin 20.02.1976 gün 1972/348-33 sayılı kararında ... sınırlar okunarak yerel bilirkişi yardımıyla devlet ormanı içinde kalan ve itiraza konu olan ... ..., keza orman sınırı içinde kalan ... ... ile orman sınırı dışında kalan ve dava konusu yerin güney sınırını oluşturan ... ... vereseleri yerleri saptanmalı ve buna göre 15.09.1972 tarihli krokide turuncu renk ile taralı yerin orman kadastrosuna itiraz davasına konu yer olduğu düşünülerek buna göre kesinleşen mahkeme kararının kapsamı tayin edilmeli ve bu kapsama göre orman kadastrosuna itiraz davasına konu olan yerin ne kadarlık kısmının 172 ada 40 nolu orman parseli içinde kaldığı belirlenerek ancak o bölüm yönünden davanın kabulüne karar verilebileceği, 41 nolu orman parseli içinde kalan bölümler yönünden dava açılmamış olması nedeniyle o bölümlerin kesinleşmiş olacağı düşünülmeli, yargılama sırasında Hazinenin davaya...