- K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin, dava dışı asıl borçlu şirketin, davalı bankaya olan borcu için teminat verdiğini, ipoteğe ilişkin resmi senetteki kefalet kaydının geçersiz olduğunu müvekkilinin okuma yazma bilmediğini, kefaletin müvekkilinden gizlendiğini, ipotek senedinin yalnızca ilk sayfasında tanıkların imzasının bulunduğunu belirterek, müvekkilinin, davalıya ... İcra Müdürlüğü'nün 2012/874 sayılı takip dosyasından borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili , davanın reddini istemiştir. Mahkemece, dava konusu ipotek akit tablosunda, müteveffa davacının imzasının bulunduğu, 14.02.2011 tarihinde 6098 sayılı ... Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce yapılan ipotek senedinin 2.maddesindeki kefaletin geçerli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılardan ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....
verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükmün nakdi kefaletin iadesine ilişkin 8. bendinin hükümden çıkartılarak yerine “Sanığın yatırmış olduğu 10.000 TL nakdi kefalet parasının CMK'nın 113. ve 115. maddeleri gereğince sanığa iadesine” ibaresi yazılmak suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
K A R A R - Davacı vekili, dava dışı... isimli şahıs ile davalı arasındaki bireysel kredi kartı sözleşmesinde müvekkilinin kefil olduğundan bahisle davalı tarafından müvekkili aleyhine icra takibi yapıldığını, sözleşmede kefilin sorumlu olduğu miktarın yazmaması sebebiyle kefaletin geçersiz olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, yapılan yargılama uyarınca, sözleşmede kredi ve kefalet limitinin boş olması sebebiyle sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 818 sayılı BK'nın 484. maddesi uyarınca geçerli bir kefaletin bulunmadığı gerekçesiyle davacının borçlu olmadığının tespitine, tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiştir....
Her ne kadar mahkemece tek taraflı kişisel güvence veren sözleşmelerin TBK.nun 603.maddesi gereğince kefaletin azami miktarının gösterilmemesi, eşin rızası ve el yazısı ile kefaletin kabul edildiğinin yazılmaması nedeni ile geçerli olmadığı ileri sürülmüş ise de sözleşmenin imzalandığı tarihte henüz TBK nu yürürlüğe girmemiş olup sözleşme hükümleri geçerlidir. Bu durumda mahkemece işin esasının incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin davalının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 21/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Vergi Mahkemesi … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; kefilin malvarlığının diğer unsurlar gibi hemen nakte çevrilmesinin ve alacaklının uhdesine geçmesinin söz konusu olmadığı, kambiyo usulüne göre takip gerektirdiği, dolayısıyla şahsi kefaletin teminat olmadığı ve risk faktörü taşıdığı, nitekim 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'da da teminatlar 10 uncu maddede sayılmasına rağmen şahsi kefaletin 11 inci maddede düzenlendiği, davalı İdarece aciz vesikası alınmadan karşılık ayrılamayacağı yolundaki iddianın da Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesi hükmü karşısında geçersiz olduğu, hem borçlu hem de kefil hakkındaki takibin sonuçsuz kalması halinde alacağın şüpheli halden çıkıp, değersiz alacak haline geleceği, Kanunun 323 üncü maddesinde dava veya icra safhasında bulunan alacakların şüpheli alacak sayılacağının açıkça belirtildiği, bu durumda ihtirazi kayıt kabul edilmeyerek yapılan tahakkukta isabet bulunmadığı gerekçesiyle tahakkuk eden vergi ve fon payının kaldırılmasına...
Gıda Turizm A.Ş.’nin borcundan dolayı icra memuru tarafından müşterilerin en yoğun olduğu saatte işyerine hacze gelinmesi nedeniyle şirketin müşteri kaybına ve haciz esnasında adreste bulunan müşterilerin mağdur olmasına sebebiyet vermemek amacıyla haciz ve muhafaza işlemi uygulanmaması için kefalet vermek zorunda kaldığını, kefaletin TBK’nun 583. maddesinde yazılı koşulları taşımadığını ileri sürerek, İzmir 13. İcra Müdürlüğünün 2013/12619 esas sayılı icra dosyasında verilen kefaletin iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. İlk Derece Mahkemesince, İzmir 13....
in temyiz itirazlarına gelince; Borçlar Kanununun 484.maddesi uyarınca kefaletin geçerliliği, kefilin sorumlu olacağı belli bir miktarın gösterilmesi koşuluna bağlıdır. Başka bir deyişle kefilin sorumluluğundan söz edilebilmesi için belirli bir sürenin ve kefilin sorumlu olacağı azami miktarın sözleşmede belirlenmiş olması gerekir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.03.2006 gün ve 2006 / 6-78-88 sayılı kararı da bu yöndedir. Yasanın bu hükmü kefaletin geçerlilik koşullarındandır. Olayımıza gelince; davaya dayanak yapılan ve hükme esas alınan 25/07/2008 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli kira sözleşmesini davalılardan M.. Ö.. kefil olarak imzalamıştır....
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; davalıların genel kredi sözleşmesinde müşterek borçlu müteselsil kefil olarak yer aldıkları, sözleşme limiti ile sınırlı kalmak kaydıyla kefaletin tüm kredileri kapsadığı ve süreyle sınırlı olmadığı, talep edilen faizin sözleşmeye uygun olarak belirlendiği, davalıların takibe itirazlarında haksız olduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne davalıların itirazlarının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 15.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, banka kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalılar vekili, müvekkili şirketin, davacı bankaya kredi kartı borcu ile ilgili olarak 5915 sayılı Yasa gereğince başvurduğunu, bu başvuruya cevap verilmeden icra takibine girişildiğini, davalı kefil ... yönünden ise asıl borçluya başvurulmadan kefile müracaat edilemeyeceğini bildirerek, davanın reddini istemiştir....
Mahkemece, 5464 sayılı Kanunun 24/son hükmüne göre kredi kartı kullanımına ilişkin kefaletin Borçlar Kanununun adi kefalet hükümlerine tabi olduğu, asıl borçluya başvurulup, bütün yollar denenmeden kefilden borcun ifasının istenemeyeceğinin hükme bağlandığı, bu nedenle davacının davalı kefilden henüz alacağı talep hakkının doğmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir Taraflar arasındaki kredi kartı sözleşmesi 19.11.1996 tarihli olup, davacı tarafından 24.9.2001 günü takip yapılmış, itirazın iptali davası ise takibe yapılan itiraz üzerine 1.4.2003 tarihinde açılmıştır. Bu nedenle 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe girmesi nedeniyle somut olaya uygulanma imkânı bulunmayan 5464 sayılı Kanun hükümlerine dayanılarak davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....