İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: Kefaletin oluştuğu tarihin 19/04/2000 olduğu, başka bir ifade ile TBK'nın 598. maddesindeki 10 yıllık sürenin, TBK'nın yürürlüğü girmesinden önce dolduğu, yasanın düzenleniş şekli ve öğretideki görüşler dikkate alındığında, 10 yıllık sürenin zamanaşımı süresi olmadığı, 10 yıllık sürenin geçmesi ile kefaletin kendiliğinden ortadan kalktığının kabul edildiği, bu sürenin hak düşürücü süre mi yoksa kefaletten kaynaklanan talep hakkının, süreye bağlı bir hak mı olduğu hususunun tartışmalı ise de her iki halde de sonucun değişmeyeceği, zira kefaletteki 10 yıllık sürenin, hak düşürücü süre olduğu kabul edildiğinde 6101 sayılı kanunun 5. maddesinin doğrudan, süreye bağlı hak olduğunun kabulü halinde ise aynı kanunun 6. maddesi yollamasıyla dolaylı olarak uygulanması gerektiğinin açık olduğu, somut uyuşmazlıkta icra takibinin 12/10/2015 tarihinde başlatıldığı, TBK'nın yürürlüğe girmesinden önce 10 yıllık sürenin geçmesi sebebiyle kefaletin TBK'nin 598/3. maddesi...
Davalı vekili her ne kadar kefaletin geçerliliği için gerekli şekil koşullarına uyulmadığını belirtmişse de; kefaletin, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar kanunundaki düzenlemelere uygun olup geçerli olduğu görülmekle ,bu hususa yönelik itirazlar dikkate alınmamıştır. ... tarihli bankacı bilirkişinin raporunda; davacı banka ile dava dışı asıl borçlu ... arasında imzalanan ... tarihli, 45.000,00....
Evet." ibaresinin kendisine ait olmadığının iddia edildiğini, bunun dışındaki unsurlar bakımından hiçbir itiraz öne sürülmediğini, kefaletin inkar edilmediğini, belirtilen ibare de kefaletin geçerlilik şartlarından olmadığından, mahkeme tarafından resen kefaretin geçersiz kabul edilmesinin kanunun getirdiği şekil şartının amacına uymadığını, davacının kefaletin daha önceki borçları kapsamadığı hususundaki itirazının kabul edilemez olduğunu, imzanın kendisine ait olduğunun davacı beyanları ile sabit olduğunu, davacının kendi el yazısı ile müşterek müteselsil borçlu olduğunu ikrar etmiş ve diğer bilgileri kendi yazdığını ifade etmiş iken evet ibaresini kendisinin yazmadığını iddia ederek sorumluluktan kurtulmaya çalışmasının kötü niyetli olduğunu, davacının haksız ve kötüniyetli olduğundan hareketle davanın reddi ile %20'den az olmamak kaydı ile tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. DELİLLER: 1-)...Mahkemesinin 2015/296 Esas, ... Dairesinin 2018/9105 Esas, ......
Kefaletin fer’iliği, bir anlaşmazlık halinde alacaklının sadece kefaletin değil fakat asıl borcun da varlığını ispat etmesini zorunlu kılmaktadır. Fer’ilik prensibinin yasalarla düzenlenmiş bazı istisnaları bulunmaktadır. Bu istisnalar şu şekilde sıralanabilir. Konkordatoya muvafakat etmeyen alacaklı, konkordato tasdik edilse bile kefile karşı alacağın tamamını talep etme hakkını muhafaza eder (İİK. md. 295/1). Borçlu konkordatoda tespit edilen oranda yükümlü olurken, kefilin asıl borcu aşan nispette ödeme ile yükümlü olduğu görülmektedir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 20/11/2018 NUMARASI : 2017/9 ESAS, 2018/464 KARAR DAVA KONUSU : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) KARAR : Bilecik 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 20/11/2018 tarih 2017/9 Esas 2018/464 sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde; TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı Cyes Kozmetik Teks. Turz. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile imzalanan kredi sözleşmesine istinaden krediler kullandırıldığını, davalıların müşterek borçlu müteselsil kefil olduklarını, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle asıl borçlu ve kefiller hakkında icra takibi başlatıldığını, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek takibe itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep etmiştir....
Bu husus kefaletin fer'iliği ilkesinin bir sonucudur. Somut olayda dava konusu faktoring sözleşmesinin 6. maddesinin kenar başlığı “ Faktoring Gayri Kabili Rücu Faktoring” olup; bu durumda anılan sözleşme hükmü çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak müşteriye rücu imkanı bulunup bulunmadığı hususu üzerinde durulup rücu edilemeyeceği sonucuna varılması halinde kefaletin fer'iliği ilkesi gereğince kefilin sorumluluğundan da söz edilemeyeceği gözetilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken bu yönler üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.480,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 25/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda davalı kefiller, işbu davada genel kredi sözleşmesindeki kefaletin geçersiz olduğunu savunmuştur. Davacı banka vekili ise, davalıların kefaletin geçersiz olduğu yönündeki iddiasını ileri sürmesinin TMK'nun 2. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olduğunu öne sürmüştür. Yukarıda açıklandığı üzere şekil noksanlığını sonradan ileri sürmek davalılar yönünden hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilemez. Meğer ki davacı banka dürüstlük kaidelerine aykırılığı açıkça ortaya koyan bir halin varlığını ileri sürüp ispatlamasın. Davacı banka ilk derece yargılaması sırasında sunmuş olduğu delillerle davalı kefillerin şekil şartı yokluğunu bilerek davacının kredi kullandırma iradesini sakatlamak kastı ile şekil noksanlığını yarattığını ispatlayamamıştır....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 22/01/2020 NUMARASI : 2017/423 ESAS 2020/21 KARAR DAVA KONUSU : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) KARAR : Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
ATM'nin .... sayılı itirazın iptali davası açıldığını ve müvekkilinin lehine sonuçlandığını, icra dosyasında bir çok hukuk ve ceza davasının söz konusu olduğunu, takip ve davalar ile de zamanaşımının kesildiğini belirterek, davacının davasının reddi ile masraf ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Eldeki dava, kefalet sözleşmesinin feshi talebine ilişkindir. Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 16/11/2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacının, ... Sanayi ve Ticaret A.Ş. ...ve Tic AŞ. ve ... Mal.Tic.Ltd.Şti'nin Banka'nın ... Şubesi'nden kullandığı kredilerine kefil olduğunu, kefaletinin TBK md 598 uyarınca sona erdiğini, davalı bankanın ise, on yıllık sürenin 12.03.2018 tarihli protokol (protokolün 12.03.2008 olduğu, beyanın maddi yanılgıya dayandığı anlaşıldığı) ve ....ATM'nin ... E. sayılı itirazın iptali davası ile ....İcra Müdürlüğü'nün ......
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; dosyada 27.02.2017 Tarihli ve 11.10.2017 Tarihli bilirkişi raporlarında EBK 484 maddesine uygun kefaletin bulunmadığı ve kefilin sorumlu tutulamayacağının belirtildiğini, uzmanlık gerektiren konularda mahkemenin kendini bilirkişi yerine koyamayacağını, Müvekkilinin sadece sözleşmenin son sayfasında imzası olduğunu, bu sayfada kefalet miktarı ve kefaletin neye ilişkin olduğunun yazılı olmadığını, mahkemenin kefaletin geçersizliğine ilişkin raporu dikkate almadan karar verdiğini, gerekçeli kararda " bu konuda bir belirsizlik oluştuğu durumlarda sözleşmelerin hukuki sonuç doğuracak şekilde yorumlanması esastır" şeklindeki gerekçesinin usul ve yasaya aykırı olup gerekçeli kararın içeriği itibarı ile çelişkili olduğunu, Yetersiz gerekçe ile ve bilirkişi raporuna aykırı olarak verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK'nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır....