WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yukarıda belirtilen hükümler dışında HMK da ölü kişiye dava açılması halinde nasıl bir yol izleneceğine dair hükümler mevcut değildir. Şu durumda kural olarak ölü kişiye karşı dava açılması olanağı mevcut olmadığı gibi ölü kişi aleyhine dava açılması halinde, davanın miraçlarına yönetilmesine de imkan yoktur. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler dikkate alındığında ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Davacı, davasını açarken gerekli özeni göstermeli, davalının ehliyet durumuna ilişkin tüm araştırmayı yaparak davasını açmalıdır. Genel kural bu olmakla birlikte HMK ‘nın 124. maddesi ile bazı hallerde tarafın değiştirilebileceği düzenlemesi getirilmiştir. HMK m.124 de : “ Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir....

    Somut olayda, uyuşmazlık konusu taşınmazın 3402 sayılı yasanın EK-4.maddesi gereğince, 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, taşınmazın davacının kullanımda olmasına rağmen kadastro tespit çalışmaları sırasında davacının ölü olarak gösterildiği, zilyetlik hanesinin davacının mirasçıları adına kaydedildiği ... davacının sağ olduğu iddiasıyla yapılan zilyetlik kaydının iptali ile davacının kullanımında olduğunun tespiti istemine ilişkindir. 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 03.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Davada, tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişinin davacının kök murisi ile aynı kişi olduğunun tespiti istendiğinden, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 4.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 16.05.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, tapu kaydında malik görünen kişinin davacının murisi olduğunun tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece tespit hükmü kurulduğundan, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 4.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 08.03.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Davalılardan ...'e çıkartılan tebligat parçasında adı geçen davalının ölü olduğunun bildirilmesi, buna karşılık nüfus kaydında sağ olarak görülmesi üzerine mahkemece yaptırılan zabıta araştırması sonucu düzenlenen tutanakta, adı geçen davalının 15-16 sene önce teknesinin alabora olması sebebiyle boğularak öldüğünün, cesedinin hala bulunamadığının, 1997 yılında eşinin de vefat ettiğinin, tek mirasçı olarak o tarihlerde 3-4 yaşlarında olan oğlu ...'...

            ün kadastro tespit tutanağında 07.08.1934 tarih 23 nolu revizyon gören tapu kayıtlarında isimlerine verilmiş olduğu, yukarıda açıklandığı üzere kayıt maliklerinin tanınmıyor olması onun bilinmeyen bir kişi olduğu anlamına gelmediği gibi tapu kaydına esas belge ve kayıtlarda maliklere ilişkin bilgilere yer verilmesi halinde kayıt maliklerinin bilinen bir kişiler olduğunun kabulünün gerekeceği açıktır. Bu sebeple maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan sebebine dayalı açılan davanın reddi gerekir. Davalı temsilcisinin, dayandığı ikinci hukuki sebep olan maliki yirmi yıl önce ölmüş hukuki sebebine gelince; tapu iptali ve tescil davalarında dava kural olarak kayıt malikine, kayıt maliki ölü ise mirasçılarına yöneltilerek açılır. Somut olayda, tapuda kayıt maliki görünen ... karısı ..., ... kızı ..., ... karısı ...’ün mirasçılarının bulunup bulunmadığının araştırılmadığı ve kayıt malikine ait veraset belgesinin temin edilmediği belirlenmiştir....

              Medeni haklardan yararlanma, yani hak ehliyeti tam ve sağ doğum koşuluyla ana rahmine düşme anında başlayıp, kişinin ölümüne kadar devam eder (TMK m. 28). Bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar davanın erteleneceği; bununla beraber hâkimin, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebileceği öngörülmüştür (HMK m. 55; HUMK m. 41). Ne var ki, Kanun’da ölü kişiye karşı dava açılması halinde nasıl davranılacağı gösterilmemiştir. Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması halinde davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır....

                e ait olduğu,adıgeçenin 1990 yılında öldüğü bildirilmiş, nüfus müdürlüğünden bu kişinin nüfus kaydı getirtilerek mirasçılarının bulunduğu görülüp, buna göre karar verilmiş ise de bu bilgi yeterli değildir. Adına kadastro tespiti yapılan kişinin İsmail oğlu... olduğu,kolluk araştırmasında ise İsmail oğlu ... adlı kişinin bildirilmesi karşısında bu iki kişinin kimlik bilgilerinin farklılığı dikkate alınıp, kadastro tespitinin zilyetliğe ve taksime dayalı olduğu gözetilerek, gerektiğinde mahallinde keşif yapılarak kadastro tespit tutanağında yazılı muhtar ve bilirkişilerin tanık olarak dinlenmesi suretiyle toplanan deliller birlikte değerlendirilip , hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir....

                  DAVA TÜRÜ : Aynı Kişi Olduğunun Tespiti Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R AR Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin babaannesi ...'ın, eşi ...'ın vefatı üzerine ...ile evlendiğini, ...'ın kayıtlarda karışıklık sonucu ayrı kişilermiş gibi nüfusa kayıtlarının yapıldığını, müvekkilinin bu nedenle mağdur olduğunu ileri sürerek, "..." ile "..."in aynı kişi olduğunun tespitini istemiş, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava; nüfusta iki farklı kayıttaki kişilerin aynı kişi olduğunun tespitine ilişkin olup, sonuç itibari ile nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır....

                    Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Tapu maliki ...’in mirasçılarından ...’in sağ olup olmadığının nüfus müdürlüğünden sorularak, sağ ise nüfus kaydının, ölü ise mirasçılarını gösterir mirasçılık belgesinin dosya içerisine getirtilip, mirasçılarına mahkemenin gerekçeli kararı ile davacı tarafın temyiz dilekçesinin tebliğ edilerek temyiz ve cevap sürelerinin dolmasının da beklenmesinden sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 06.07.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu