Kanunun açık hükmü dikkate alındığında, tapu sicilinden malikin kim olduğunun anlaşılamaması hali; taşınmaz malın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak, kimliğini ortaya koyacak gerekli bilgi ve belgelerin tapu sicilinden (kütüğünden) çıkarılmasının imkansız olmasıdır. (Yargıtay HGK'nın 10.04.1991 tarih 1991/8-51 Esas, 194 Karar ve 15.04.2011 tarih 2011/8-111 Esas, 2011/180 Karar sayılı ilamları). Genel olarak, gerekli dikkati gösteren herkesin kayıtlarda malikin kim olduğunu anlayamayacağı hallerde tapu sicilinde yazılı olan malikin bilinmediğinin kabulü gerekir. Ayrıca "tapu kütüğünde malik sütununun boş bırakılması, silinmesi ve yeniden yazılmaması, soyut ve nam-ı mevhum adına (mevcut olmayan hayali kişi) yazılması, hiç yaşamamış ve kaydının herhangi bir yerde bulunmamış olması, malik adının müphem, yetersiz ve soyut gösterilmiş olması'' gibi durumlarda malikin kim olduğunun anlaşılamadığı kabul edilir....
Ne var ki, Kanun’da ölü kişiye karşı dava açılması hâlinde nasıl davranılacağı gösterilmemiştir. Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması durumunda davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Esasen dava açarken davacıdan davalının bu ehliyet durumunu araştırması beklenir. Ne var ki davacının, davalının ölü olduğunu bilmemesi kimi zaman hataya dayalı olabilir. Nitekim HMK’nın 124’üncü maddesinde; “ Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir....
Somut olaya gelince; dava konusu parsellerde kayden paydaş olan ...’un dosya kapsamından ölü mü sağ mı, ölü ise mirasçılarının kimler olduğu anlaşılamamaktadır. Her ne kadar davacı tarafından mirasçılık belgesi verilmesi istemiyle dava açılmış ise de bu dava sonucunda ... hakkında karar verildiği görülmektedir. O halde öncelikle tapu kayıt maliki...’un ölmüş olup olmadığı ve ölmüş ise mirasçılarının tespiti ile davada yer almalarının gerektiği açıktır. Adı geçen bulunamıyor ise kayyım tayini suretiyle davanın görülebilirlik koşulunun yerine getirilmesi gerekir. Diğer taraftan eğer tapu kaydındaki ismi ile nüfus kaydındaki isim arasında farklılık mevcutsa bu durumda tapu kaydının nüfus kayıtlarına uygun hale getirilmesi gerektiği tartışmasızdır. Yine, tapu maliklerinden ... kızı ...’nın tapu kaydında soyadının yer almadığı görülmüş, adı geçenin bir kısım davalıların murisi ... ile aynı kişi olup olmadığı anlaşılamamıştır....
Ne var ki, Kanunda ölü kişiye karşı dava açılması halinde nasıl davranılacağı gösterilmemiştir. Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması halinde davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Esasen dava açarken davacının davalının bu ehliyet durumunu araştırması beklenir. Ne var ki davacının davalının ölü olduğunu bilmemesi kimi zaman hataya dayalı olabilir. Nitekim HMK’nin 124. maddesinde; “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir....
Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin takip yetkisi vardır. HMK'nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir. Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır....
in mirasçılarının sağ olduğu gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, karar Dairenin 17/01/2018 tarihli ve 2017/7658 E. 2018/707 K. sayılı ilamı ile, '...Dosyadaki bilgi ve belgelerden; Kadastro Mahkemesi'nin talep yazısı ile kadastro komisyon kararında adı geçen 10/60 pay maliki olarak görünen ... oğlu ...'e kayyım atanmasının talep edildiği ancak taşınmazların parsel numaralarının belirtilmediği, mahkemece ... oğlu ... hakkında kolluk araştırmalarının yapıldığı, dosyada bulunan nüfus kaydına göre ... ve ... oğlu ...'in kim olduğunun belirlendiği gerekçesiyle mahkemece davanın reddine karar verildiği anlaşılmakta ise de; yapılan inceleme ve araştırmayla komisyon kararında adı geçen kişinin nüfus kaydındaki kişi ile aynı olup-olmadığı duraksamaya yer vermeksizin belirlenememiştir. Kaldi ki; nüfus kaydındaki kişinin baba adı ... olarak geçmekte iken kadastro komisyon tutanağında ...'...
in vekile verilmiş vekaletnamesine dosya içindeki belgeler arasında rastlanmamıştır. 1) Varsa vekaletnamesi eklendikten, 2)Vekaletname ibraz edilemediği takdirde davalının sağ olup olmadığı araştırılarak; sağ ise davalıya, ölü ise veraset ilamı temin ettirilerek mirasçılarına mahkemenin gerekçeli kararı ve davalı idarenin temyiz dilekçesinin tebliği sağlanıp, temyiz süresi de beklendikten, Sonra, birlikte gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 09.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davaya konu taşınmazların evveliyatı olarak gönderilen kayıtlardan yalnızca 5756 parsel sayılı taşınmaza ait kadastro tutanağında,19.10.1970 tarihli ve 1394 sayılı tapu ile malik ... adına tespit yapıldığı belirtilerek ...’un ölü olduğu belirtilmiş, dosya arasındaki diğer tapulama tutanaklarını da ise vergi kaydı mükellefi ... oğlu ..., ..., ..., Süllü zilyet oldukları taşınmazı 4 parçaya ifraz ederek 5758 ve 5765parsel sayılı taşınmazların ... ’a isabet ettiği, ölümü ile eşi ... ve çocuklarını terk ettiği,5764parsel sayılı taşınmazın da ... ’a isabet ettiği bildirilmiştir.5756parsel sayılı taşınmazın tapulama tutanağı dışında diğer geldi kayıtlarında ...’un ölü olduğuna dair bir belirtme bulunmamaktadır. Mahkemece yapılan keşifte dinlenen mahallibilirkişi köyde ... eşi ... adında birinin var olup bu kişinin daha evvel öldüğünü söylemiş, duruşmada dinlenen tespit bilirkişileri ise ... kızı ... adında birinin mevcut iken bu kişinin daha evvel öldüğünü beyan etmişlerdir....
a ölü veya sağ olarak ulaşılamadığı, ATK yazı cevabına göre ...'ın anne babası veya kardeşlerinden alınacak kan veya doku örnekleri ile davacının kan ve doku örnekleri karşılaştırılarak soybağının tespitinin mümkün olmayacağının açıklandığı, davanın tanıkla ispatı da mümkün olmadığı, ... hakkında gaiplik kararı alınmasının da davanın sonucuna etki etmeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, babalığın tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı ...'ın bulunamaması nedeni ile davanın reddine karar verilmiş ise de, bu husus davanın reddine gerekçe olarak kabul edilemez. Davalı ... nüfus kaydında sağ olarak görünmektedir. Taraflarca bulunamadığı ve bulunduğu yer bildirilmese bile mahkemece kolluk vasıtası ile gerekli araştırma yapılmalı, iddia ile ilgili olarak DNA incelemesi yapılması sağlanmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi _K A R A R_ Dava, tapu kaydında malik görünen kişinin davacıların murisi olduğunun tespiti isteğine ilişkin olduğundan, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 4.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 15.01.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....