Çocuk ile anne arasındaki soybağı doğum ile kendiliğinden kurulacağından, anne yönünden soybağı tesisi amacıyla değil, sadece, çocuğu doğuran kadının kim olduğunun tespiti amacıyla dava açılabilir. Nüfusta kayıtlı anne ve baba adının gerçeği yansıtmadığı ve bu nedenle gerçek anne ve baba adının yazılması istemiyle açılacak ve nüfusa kayıtlı bulunan hanenin de değiştirilmesi sonucunu doğuracak davalarda, esasen iki iddia bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi, çocuğun kayden anne olan kadından değil, başka bir anneden doğduğu; ikincisi ise kayden baba olarak gözüken kişinin genetik baba olmadığı iddiasıdır. Bu davada, kayden anne gözüken kişinin çocuğu doğurmadığı, genetik annenin başka bir kadın olduğunun tespit edilmesi halinde, yukarıda sözü edilen babalık karinesi aksi yönde işleyecek ve “Genetik annenin kocası olmayan” kayden babanın babalık sıfatı, aksine bir iddia bulunmadığı takdirde, ortadan kalkacaktır....
Medeni haklardan yararlanma, yani hak ehliyeti tam ve sağ doğum koşuluyla ana rahmine düşme anında başlayıp, kişinin ölümüne kadar devam eder (TMK m. 28). Bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar davanın erteleneceği; bununla beraber hâkimin, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebileceği öngörülmüştür (HMK m. 55; HUMK m. 41). Ne var ki, Kanun’da ölü kişiye karşı dava açılması halinde nasıl davranılacağı gösterilmemiştir. Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması halinde davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır....
Sanığın, kardeşi olan...in sağlık güvencesi bulunmaması nedeniyle kendi kimliği ile tedavi gördüğü hastanede vefat etmesi neticesinde sanığın gerçek kimliği üzerinden ölü kaydı düşülmesi üzerine sanığın da kendisini kardeşi ... olarak tanıtarak gerçekte eşi olan ... adına olan suça konu 6.500 TL bedelli çeki keşide ederek ...isimli şirkete alışveriş karşılığında verdiği, daha sonra çekin bankaya ibrazında karşılığının bulunmadığı, sanığın bu şekilde atılı suçları işlediği iddia olunan olayda; ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.06.2010 tarih ve 2010/217-334 sayılı kararından, davalı ...'nun halen sağ olduğu, kardeşi ...'in rahatsızlığı nedeniyle hastaneye yattığı ve ...'in sosyal güvencesinden yararlandığı, ...'in tedavi gördüğü sırada ölmesi üzerine hastane görevlileri tarafından belgelere göre ...'in ölüm raporunun düzenlendiği ve ...'in nüfus kaydına ölü şerhinin verildiği anlaşıldığından, sanık ...'...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, mütevelliliğe ehil olduğunun tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı, vakfın galleye müstehak evladı olduğunu, vakfın mütevellisinin öldüğünü belirterek mütevelli olabileceğinin tespitini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Tevliyete ehil vakıf evladı olduğunun tespitine karar verilebilmesi için, öncelikle vakfeden ile kan bağının ispatlanması sonra da tevliyet için vakfiyede öngörülen şartların gerçekleşmesi gerekir. Davaya konu Esseyid Elhac ...ve Esseyid ...İbni Esseyid ......
Nüfus kaydında ölü olduğunun tespiti istemine ilişkin davada, ölenin adrese dayalı nüfus kayıt sistemi bilgilerine göre, adresinin bulunmadığı, müteveffaya ait ölüm kağıdına göre oturduğu yerin belirtildiği, bu durumda uyuşmazlığın, oturduğu yer mahkemesinde sonuçlandırılması gerektiği sonucuna varılacaktır. (Yargıtay 17. H.D. 23/10/2014 gün 2014/11408 E. 2014/14026 K.) TMK'nun 19. maddesine göre; yerleşim yeri, bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir....
in sağ olduğunun tespiti ile mirasçılık belgesinin iptali talebi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; kişinin sağ olduğunun tespitine ilişkin açılan davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 27.09.2013 günlü ek kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Yapılan yargılamaya ve dosya içeriğine göre mahkeme kararı ve dayanılan gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 11.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Mahkemece davacının davalı işyerinde çalıştığını iddia ettiği ancak kayıtlarda farklı bir işyerinde çalışma yapıldığı görünen dönem bakımından, kayıtlarda görünen işverenlerin kim olduğu belirlenerek davalı ile bir bağlantısı olup olmadığı araştırılıp davalının sorumlu tutulmasını gerektiren bir bağ tespiti halinde buna göre çalışma süresi belirlenmelidir. Aksi halde kayıtlarda görünen süreye itibar edilmelidir. Diğer taraftan gerekçede davacının 4 yıl 4 ay çalıştığı yazılmış olup bu süre kayıtlarda davalı nezdinde geçen çalışmaya tekabül etmektedir. Ancak hükümde, davalı nezdindeki kayıtların dışındaki sürenin dikkate alındığı hesaplamaya itibar edilmesi, kendi içinde çelişki oluşturmakla hatalıdır. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 27/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı, dava dilekçesinde 20.7.2000 doğumlu oğlu ... nüfustaki ölü kaydının sağ olarak düzeltilmesini, 30.06.1988 doğumlu oğlu ... ise nüfus kaydına ölü şerhinin işlenmesi sağ kaydının kaldırılımasını istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I 1- Mahkemece davacı ...'ye gerekçeli kararın ve temyiz dilekçesinin tebliği Tebligat Yasası ve Tüzüğü hükümlerine uygun değildir. Şöyle ki; Tebligat Yasasının 21. maddesi hükmü uyarınca muhatabın adreste bulunmama nedeninin tespiti için herhangi bir işlem yapılmamış sadece muhatabın köyde bulunmadığı tutanağa yazılmış, ancak bu bilgiyi veren kişi ve kişilerin ad ve imzaları alınmadığı gibi durumun haber verildiği komşunun adı yazılmışsa da imzası alınmamış olmakla yapılan tebligat geçersizdir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Mahkumiyet Sanık hakkında resmi kayıtlarda ... ...... adına kayıtlı ...... plakalı aracın şase numarasını, resmi kayıtlarda ......'...
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, hastane doğumlu olup, resmi bildirim üzerine 01.12.1978 doğumlu olarak ... ismiyle 23.06.1981 tarihinde nüfusa tescil edildikten sonra adı geçenin bir kez de 20.07.1979 doğum tarihi ile 27.07.1981 tarihinde beyana dayalı olarak ... ismiyle nüfusa tescil edildiği iddia edildiğine göre, nüfusta sağ görünen ancak öldüğü belirtilen Saime Gündüz'ün nüfus kaydı getirtilerek ölü olması halinde tüm mirasçılarının, sağ ise kendisinin davaya dahil edilip, kanıtlar toplanıp dava ispat edildiği takdirde (bu davaların kamu düzeni ile de yakından ilgili olduğu mahkeme hakiminin taleple bağlı olmaksızın doğru kayıt oluşturması gerektiği de dikkate alınarak) nüfusta kayıtlı ... ile ...'in aynı kişi olduklarının tespitine ve ...'in kaydındaki işlem gören tüm bilgilerin ...'in kaydına işlenmesine karar verilmesi gerekirken mükerrer bir kaydın olduğu gözardı edilerek yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....