Ölü olduğunun tespiti ve buna göre nüfus kaydının düzeltilmesi davaları şahısvarlığına ilişkin davalardandır. 6100 sayılı HMK'nın 2. maddesinde dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığına ve şahısvarlığına ilişkin davalarda asliye hukuk mahkemelerinin görevli olacağı düzenlenmiştir. Dava tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK'nın 2. maddesi uyarınca uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince; ... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 06/10/2015 gününde oy birliği ile karar verildi....
Ölüm ile kişilik hakları son bulduğundan, ölü kişi aleyhine dava açılamayacağı gibi, 4.5.1978 gün, 4/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere; ölü kişinin mirasçılarına davayı yöneltmek suretiyle davanın yürütülmesi veya ıslah yolu ile davaya devam edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Mahkemece davanın bu sebeple reddine karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 15,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,55 TL’nın temyiz eden davacıdan alınmasına 15.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Ne var ki, Kanun’da ölü kişiye karşı dava açılması halinde nasıl davranılacağı gösterilmemiştir. Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması halinde davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Esasen dava açarken davacının davalının bu ehliyet durumunu araştırması beklenir. Davacı kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının sağ olup olmadığını tespit edememiş ise ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyorsa, bu dava ilişkisinde, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara, yani gerçek taraflara karşı davaya devam edilmesi mümkün olmalıdır (HGK 11.09.2013 tarih 2013/14- 612 E. 2013/1297 K.)....
Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki kayyımlık (kayyım atanması) davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm davalı ... vd. tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü: _ K A R A R _ 101 ada 113 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından .....ın davada taraf sıfatı olmadığı anlaşılmakla; adı geçenlerin sağ ya da ölü olup olmadıklarının tespiti ile ölü iseler taraf teşkilinin denetlenmesi için mirasçılık belgelerinin dosyaya eklenmesi,Yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten ve yasal temyiz süresi beklenildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHKEMESİNE İADESİNE, 02/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Nişancı'nın sağ iseler kendilerinin ölü iseler bütün mirasçılarının davalı sıfatı ile davaya katılmaları gerekirken, mahkemece re'sen gözetilmesi gereken bu durum nazara alınmadan ve taraf teşkili de sağlanmadan davanın esası hakkında karar verilmesi, 2. Kamu düzeni ile yakından ilgili olan nüfus kayıtlarındaki düzeltme istemine ilişkin davalarda, mahkemelerin hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunmaktadır. Bu davalarda Türk Medeni Kanunu'nun 284. maddesinde belirtilen koşullar saklı kalmak kaydıyla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu uygulanır....
Hal böyle olunca; 9/8/1973 tarihli kadastro tespiti, istinsah varakası, 11/02/1944 tarihli resmi senet içeriklerine göre kayıt m...ki ... ... kızı ...’nin var olduğunun, ... ... ve ...’dan olma ... ve ... ile ana baba bir, ... ile de baba bir kardeş olduğunun anlaşılması karşısında davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Davalının temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
mirasçılarından ...’a, 1959’da ölen ...’ın mirasçılarına, 2014’te ölen ...’ın mirasçılarına, aynı zamanda tespit maliki olan Cafer oğlu ...’ün mirasçılarından Türkan kızı ...’a; 1993’te ölü tespit maliki ...’nın mirasçılarına, 1998’de ölü tespit maliki ...’nın mirasçılarına; Tespit maliki Mehmet ...’ın nüfus kaydı dosya içerisine alınarak sağ ise kendisine, ölü ise mirasçılarına, 2005’te ölü tespit maliki ... mirasçılarından ...’ya; 1980’de ölü tespit maliki Abdullah oğlu ...’ın mirasçılarına; 1960’ta ölü tespit maliki ...’ın mirasçılarına; 1979’da ölü tespit maliki ...’ın ... dışındaki mirasçılarına; 2005’te ölü tespit maliki M. ... ’nın ölü oğlu ...’nın mirasçılarına; Tespit maliki Yusuf oğlu ...’nın nüfus kaydı dosya içerisine alınarak sağ ise kendisine, ölü ise mirasçılarına; 2001’de ölü tespit maliki ... oğlu ...’un ... ve ... dışındaki mirasçılarına Tespit maliki Mehmet Taş’ın nüfus kaydı dosya içerisine alınarak sağ ise kendisine, ölü ise mirasçılarına 7201 sayılı Tebligat...
Köyü ... ada ... parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu ancak kadastro tespit tutanaklarında ölü olarak yazıldığını, ayrıca doğum tarihinin de bulunmadığını, kadastro çalışmaları sırasında her nasılsa bu şekilde yanlış yazıldığını belirterek ... ilçesi, ... Köyü ... ada ... parselin malikinin sağ olan ... oğlu ... doğumlu ... olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Yerel mahkemece; ... İli, ... İlçesi, ... Köyü, Cilt No:..., Hane No: ...' da nüfusa kayıtlı ... ve ...' dan olma, Pazarcık 01.07.1973 doğumlu davacı ... adına kayıtlı bulunan ... İli, ... İlçesi, ... Köyü ... ada ... parsel sayılı taşınmazın malik hanesinde ... oğlu, ... yazılı olduğu ve ekindeki kadastro tutanağında ise ölü olarak geçtiği anlaşılmakla parsel malikinin gerçekte ve nüfus kaydında olduğu gibi ... oğlu 01.07.1973 doğumlu ......
ın nüfus kaydı getirtilerek ölü mü sağ mı olduğu tespit edilmeli, sağ ise bu davalının dosya içerisinde bulunan vekaletnameden Avukat Özgür Kitapçı'ya vekalet verdiği, davalının yargılamada vekil ile temsil edildiği ve avukata da karar ve temyiz dilekçesi tebliğ edildiğinden başkaca bir işlem yapılmasına gerek olmadığı, ölü ise vekalet ilişkisi ölümle sona ereceğinden davalının mirasçılarıyla diğer davalı ...'in mirasçıları tespit edilip adresleri araştırılarak her iki davalının mirasçılarına gerekçeli karar ve temyiz dilekçesi tebliğ edilerek temyiz ve cevap sürelerinin beklenmesinden, Sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 19.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Yapılan incelemede; davalı tapu maliki Saliha'ya ölü ya da sağ olduğunun bilinemediği belirtilerek, dava dilekçesi tebliğ edilmeden işin esasına girilip karar verildiği anlaşılmıştır. Bu nedenle, mahkemece; tapu kayıt maliki olan davalı ...'nın kimliği ve adresi 7201 sayılı Tebligat Yasasının 28/3, 4650 sayılı Yasa ile değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 7. maddesinde sayılan yerlerden araştırılıp, dava dilekçesinin tebliğinin sağlanması, meçhul ya da gaip kişilerden olduğunun tespit edilmesi halinde ise; kayyım tayini yoluna gidilerek usulüne uygun taraf teşkili sağlandıktan sonra, sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru görülmemiştir. Davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U....nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 01.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....