HMK'nin 124/4. maddesi gereğince taraf değişikliği sağlanarak ölen kişinin mirasçılarının davalı olarak gösterilip gösterilemeyeceği sorunudur. Yargıtay HGK’nin 11.04.2018 gün ve ... E. ... K. sayılı emsal içtihadına göre, "Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması durumunda davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Esasen dava açarken davacıdan davalının bu ehliyet durumunu araştırması beklenir. Ne var ki davacının, davalının ölü olduğunu bilmemesi kimi zaman hataya dayalı olabilir. Nitekim HMK’nın 124’üncü maddesinde; “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır....
K A R A R Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı ...'ın ölü olduğu, nüfus kayıt örneğine göre davalının 06/10/1993 tarihinde ölmüş olduğu, davanın açıldığı tarihte davalının ölü olduğu anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle her iki davanın da usulden reddine karar verilmiştir. Somut olayda, davacının, davalı ...'a ait işyeri bünyesinde 01/07/1983 ila 23/09/1983 tarihleri arasında geçen hizmetlerinin tespiti istemiyle 14/03/2013 tarihinde dava açtığı, davalı ...'...
Medeni haklardan yararlanma ise kişinin sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düşme anında başlayıp ölümüne kadar devam eder. Taraflardan birisinin dava açıldıktan sonra ölmesi halinde mirasçılarının davaya katılımı ile yargılamaya devam olunur. Ancak kişi daha önce ölmüşse ölü kişiye karşı dava açılması mümkün değildir. Ölü kişiye karşı dava açılmasının mümkün olmadığı halde ölü kişi hakkında dava açılması durumunda açılmış davanın mirasçılarına yöneltilerek dinlenilme olanağı da bulunmamaktadır. Zira ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Böyle bir durumda ölü kişi hakkında açılan davanın reddine karar vermek ve mirasçıları hakkında ayrıca dava açılıp, dosya ile birleştirilmesi için davacıya süre verilip dava açıldığında yargılamanın bu şekilde sürdürülmesi gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Özel belgede sahtecilik HÜKÜM : Beraat Şikayetçinin kimlik bilgileri kullanılarak adına bir adet sahte GSM abonelik sözleşmesi düzenlediği iddia olunan olayda; sanığın savunmasında, bahse konu hattın yetkilisi olduğu işyerinde düzenlendiğini ikrar etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi bakımından, dosya içerisinde mevcut HTS kayıtlarının incelenmesi suretiyle suça konu hatla belirli bir sıklıkta görüşme yapan kişilerin tespiti, özellikle kayıtlarda „... “ olarak görünen kişinin sanıkla soyisim benzerliği bulunduğu hususu da dikkate alınarak bu kişi de dahil olmak üzere, tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulmak suretiyle, hattın gerçek kullanıcısının belirlenmesine çalışılması ile sözleşme düzenlenirken sahte kimlik kullanılıp kullanılmadığının ortaya konulmasından sonra, suçun sübutu halinde; hükümden sonra 19.02.2014 tarih ve 28918 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe...
nin halk arasında ... olarak bilindiği, bu sonuca göre tescilin ölü ... adına yapılmayıp o tarihte sağ olan ... (...) adına yapıldığı anlaşılmaktadır. Dava Medeni Kanunun 1027.maddesi gereğince tapuda isim düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Kamu düzenine ilişkin kayıt düzeltme davalarında mülkiyet nakline meydan vermemek için tapu maliki ile adının düzeltilmesi istenen kişinin aynı şahıs olup olmadığının saptanması amaçlandığından kayıt malikinin adında ki yanlışlığın düzeltilmesi yerine malikin tamamen değişmesi ve dolayısıyla mülkiyet nakli sonucunu doğuracak şekilde hüküm kurulması ve nihayet sorunun tapu kaydında isim düzeltilmesi davası ile değil ancak tapu iptal tescil davası ile çözülebileceği gözetilmeksizin kayıt maliki "..." yönünden istemin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile tüm malikler için davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş bozulması gerekmiştir....
Davacılar, 323 ada 26 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinde kendi mirasbırakanları ..." adına tespit ve tescil edilmişken bir kısım davalılar tarafından sadece ...Müdürlüğü hasım gösterilerek açılan "tapuda isim düzeltilmesi" davası sonucu malikinin değiştirilerek ".. oğlu . . olarak düzeltilmesine karar verildiğini, anılan kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiğini, davalıların murisi olan bu kişinin dava konusu taşınmazla hiçbir ilgisinin bulunmadığını ileri sürerek davalıların murisi adına olan tapu kaydının iptali ile bu taşınmazın "...a'ya" ait olduğunun tespiti ile adlarına tescilini istemişlerdir. Davalı , tapu kaydının hukuka uygun şekilde tesis edildiğini bildirip davanın reddini savunmuş, diğer davalıların bir kısmı da, taşınmazın başlangıçtan bu yana kök murislerine ait olduğunu, davalı gösterilen kişiler arasında ölü kişiler bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır....
B)DAVALININ CEVABININ ÖZETİ: Davalı T2 temsilcisi, ölen kişinin doğum tarihi değiştirilemeyeceğinden davanın reddini talep etmiştir. C)İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İzmir 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11/12/2019 Tarih 2019/328 Esas 2019/104 Karar sayılı kararı ile, "...davacının babası Ahmet Nazende 'nin dava tarihinden önce ölü bulunduğu anlaşılmakla, ölü kişinin kişisel nüfus kayıt bilgilerinin düzeltilmesi istemiyle dava açılamayacağından davanın reddine" karar verilmiştir....
Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır. 2010/9140 - 9254 Tapu Sicil Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır....
Kütükteki bilgi ve belgelerden, gerekli dikkati gösteren herkesin malikin kim olduğunu anlayamayacağı haller ile malik adının müphem ve yetersiz gösterilmesi, malik adının silinmiş ve yenisinin yazılmamış olması gibi hallerde malikin tapu kütüğünden anlaşılmadığı sonucuna varılabilir Somut olayda; davacılar vekili dava konusu 72 parsel sayılı taşınmazda 1/20 pay sahibi görünen kayıt maliki "ölü ..."nin tapu kütüğünden kim olduğunun anlaşılamadığını açıklayarak TMK.nun 713/2.maddesi gereğince iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur....
ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tapu kayıt maliki ile mirasbırakanın aynı kişi olduğunun tespiti isteğine ilişkindir. Davacı, çekişmeye konu 3 ada 6 parsel sayılı taşınmazın maliki '' (Koca) Ali: Mustafa'nın'' mirabırakanı ''Mustafa ve Ümmügül oğlu, 1837 doğumlu, 1907 tarihinde ölen Ali'' olduğunu, köyde Koca Ali lakabı ile tanındığını ileri sürerek, taşınmaz malikinin mirasbırakanı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı idare vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının iddiasının sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur....