Yargıtay’a göre, bir eşin diğer eş tarafından satın alınan mala yaptığı katkı; 01.01.2002 tarihinden önce ise “katkı payı alacağı” kavramı, 01.01.2002 tarihinden sonra ise yapılan katkılar için “değer artış payı” kavramı kullanılmalıdır, yürürlükteki mal ayrılığı rejiminde “değer artış payı alacağı” talep edilememekte, bunun yerine sadece bu rejime özgü olan “katkı payı alacağı” talep edilebileceğini Değer Artışa Payı ile Katkı Payı Alacağı Arasındaki Fark ise Katkı payı alacağı 743 sayılı eski Medeni Kanun döneminde düzenlendiğinden hesaplama yapılırken katkı sunulan malın dava tarihindeki sürüm (rayiç) değeri dikkate alınarak hesaplama yapılıp, faiz de dava tarihinden itibaren yürütüleceğinden talepte bulunan tarafın yaptığı katkının taşınmazın alım tarihindeki değerine oranı tespit edilerek, bu oranın dava tarihi itibariyle dava konusu malın tespit edilecek sürüm (rayiç) değeri ile çarpılması suretiyle katkı payı alacağı bulunucağını, değer artış payı ise 4721 sayılı yeni Medeni Kanun...
Dava dilekçesindeki açıklamalar, dosya kapsamı HUMK.nun 76.maddesi karşısında davacının isteğinin 1.1.2002 tarihinden önce edinilen taşınmazlar ve araçlarla ilgili katkı payı alacağı, 1.1.2002 tarihinden sonra edinilen taşınmazlar ve araçla ilgili ise değer artış payı ve katılma alacağı isteğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacağı ve artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir. Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK m. 229) ve denkleştirmeden (TMK m. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK m. 219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK m. 231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK m. 236/1). Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur....
Dava, mal rejiminin tasfiyesine dayalı katkı payı alacağı, katılma alacağı ve değer artış payı alacağı isteğine ilişkindir. Taraflar 25/03/1995 tarihinde evlenmiş, 28/08/2012 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın 13/07/2016 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır....
GEREKÇE: Dava; değer artış payı ve katılma alacağı isteğine ilişkindir. HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Yargıtay 8.Hukuk Dairesi'nin yerleşik içtihatlarına göre; mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK mad.229) ve denkleştirmeden (TMK mad.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK mad.219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK mad.231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK mad.236/1). Katılma alacağı, Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur....
talep etme haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 20.000,00- TL alacağın (katkı payı alacağı için dava tarihinden, değer artış payı ve katılma alacağı için karar tarihinden itibaren hesaplanacak faizi ile birlikte) davalıdan alınarak davacıya verilmesini istemiştir....
Değer artış payı alacağı ise; eşlerden birinin diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun karşılık almaksızın esaslı katkıda bulunması durumunda, tasfiye sırasında bu malda meydana gelebilecek değer artışı için katkısı oranında sahip olduğu alacak hakkıdır (4721 sayılı TMK m.227). Denkleştirme (TMK m.230) hariç, tasfiyeye konu mal varlığında katkı tarihine göre değer kaybı söz konusu ise, katkının başlangıçtaki değeri esas alınır (TMK m.227/1). Böyle bir malın daha önceden elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler (TMK m.227/2). Değer artış payı alacağı talep edebilmek için, parasal ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunulmalıdır....
Tüm bu açıklamalar nedeni ile, Mahkemece, öncelikle dava konusu 1555 parselin ve gitti kayıtlarının ve son malikleri gösterir güncel tapu kayıtlarının duraksamaya yer verilmeksizin belirlenmesine çalışılması, bundan sonra taşınmazın ilk edinme tarihinin 743 sayılı TKM döneminde olması durumunda davanın katkı payı alacağı, 4721 sayılı TMK döneminde taşınmazın edinildiğinin anlaşılması durumunda ise talep gözetilerek davanın değer artış payı alacağı (TMK m. 227) ve artık değere katılma alacağı (TMK m. 231 ve devamı) maddelerine göre uyuşmazlığın çözülmesine çalışılması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava asıl dava artık değere katılma alacağı isteğine, birleşen Adana 5. Aile Mahkemesi'nin 2012/898 esas sayılı dosyadaki dava, katılma alacağı, değer artış payı alacağı ve katkı payı alacağı isteğine, birleşen Adana 2. Aile Mahkemesinin 2009/1247 esas sayılı dosyasındaki dava katılma alacağı ve değer artış payı alacağı isteğine ilişkindir. Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK mad.229) ve denkleştirmeden (TMK mad.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK mad.219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK mad.231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK mad.236/1)....
Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur. Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu malın satın alma bedeli, bunun krediyle ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir....