davacıda bırakılması talebinin TMK ve ilgili kanunlara aykırılıktan reddine, müşterek çocuk Esma'nın velayetinin anneye verilmesinin reddine, dava süresince tedbiren ve Boşanma halinde Müvekkil babaya verilmesine, bu konuda çocuğun mahkeme nezdinde görüşünün alınmasına, davacıya ait ziynet eşyalarının davacı tarafından rıza ile satılarak Davacı adına ev alınması sebebiyle reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Aile Mahkemesinin 2011/878 esas, 2011/850 karar sayılı dosyada boşanma ile 87 adet çeyrek altın ve 5 bileziğin aynen, olmadığı taktirde bedelinin iadesi amacıyla ziynet alacağı davası açıldığı, tarafların barışmaları üzerine kadın tarafından 15.11.2011 tarihinde boşanma ve ziynet alacağı davasından feragat edildiği anlaşılmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 311. maddesi uyarınca feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Feragatten dönülemez, yeniden talepte bulunulamaz. O halde davalı-davacı kadının ziynet alacağı davasının tümden reddi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabulu doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki "boşanma ve ziynet alacağı" davalarının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı (...) tarafından, her iki dava ve feri' ileri ile ziynet alacağının red edilen bölümüne yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Mahkemece, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı-davacı(nın) tamamen kusurlu kabul edilerek, kocanın boşanma davasının kabulüne, davalı-davacının birleşen davasının reddine karar verilmiş ise de, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, mahkemece davalı-davacıya atfedilen kusurlu davranışlar yanında; davalı-davacının açtığı boşanma davasından 25.10.2011 tarihinde feragat etmesinden sonra, davacı-davalının eşiyle birlikte yaşamaktan kaçındığı, eşinin hamilelik süreciyle ve müşterek çocuğun doğumu...
Davalı duruşmada alınan beyanında özetle; Açılan boşanma davasını kabul ettiğini, davacı ile boşanma hususunda karşılıklı olarak anlaştıklarını, müşterek çocukların velayetinin tarafıma verilmesini, müşterek çocuklar için nafaka talebi olmadığını, davacıdan herhangi bir maddi manevi tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası, çeyiz eşyası, ziynet eşyası, ev eşyası, özel eşya ve edinilmiş mallara katılma alacağı talebinin bulunmadığını, bu haklarımdan ileriye dönük feragat ettiğini, protokol altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, protokol doğrultusunda boşanmaya karar verilmesini, protokolü herhangi bir baskı ve tehdit altında kalmadan hür irademle imzaladığını beyan etmiştir....
Davalı duruşmada alınan beyanında özetle; Açılan boşanma davasını kabul ettiğini, davacı ile boşanma hususunda karşılıklı olarak anlaştıklarını, müşterek çocukların velayetinin tarafıma verilmesini, müşterek çocuklar için nafaka talebi olmadığını, davacıdan herhangi bir maddi manevi tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası, çeyiz eşyası, ziynet eşyası, ev eşyası, özel eşya ve edinilmiş mallara katılma alacağı talebinin bulunmadığını, bu haklarımdan ileriye dönük feragat ettiğini, protokol altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, protokol doğrultusunda boşanmaya karar verilmesini, protokolü herhangi bir baskı ve tehdit altında kalmadan hür irademle imzaladığını beyan etmiştir....
Davalı- karşı davacının ziynet alacağına yönelik gerekçede ziynet eşyaları yönünden taraf vekillerince eşya teslim tutanağı ibraz edildiği ve taraflarca anlaşma sağlandığı anlaşılmakla hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verildiği belirtildiği halde hükümde ziynet eşyalarının iadesi talebinin kabulüne karar verilerek bu hususta gerekçe-hüküm çelişkisi oluşturulduğu, öte yandan hükmün 2- d) maddesinde ziynet eşyalarının iadesi talebinin kabulüne denildiği halde hükmün devamında çeyiz eşyalarının kadına iadesi veya bedelinin kadına verilmesine karar verildiği görülmekle, ziynet alacağı veya çeyiz alacağından hangisinin kabul edildiğinin ve hangi ziynet veya çeyiz eşyası yönünden kabul edildiği ve hangi eşyaların iadesine karar verildiğinin açık bir şekilde yazılmadığı, bu yönüyle infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar verildiği, bu husustaki çelişki ve karışıklığın da giderilmediği görülmüştür....
Davada, davacı kadına takılan ziynet eşyaları ile çeyiz eşyalarının aynen, olmadığında bedeli talep edilmektedir. Ziynet eşyalarının davalı tarafından ev almak için bozdurulduğu, 4.500 TL'lik altının davalının kardeşine olan borcunu ödemek için bozdurulduğu anlaşılmaktadır. Ancak, bozdurulup harcanan ziynet eşyalarının iade edilmemek kaydıyla davalı kocaya verildiğini, kadının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup harcandığını davalının ispatlaması gerekir. Başka bir deyişle, davalının ispatlaması halinde davalı koca ziynet eşyalarını iade etmekten kurtulur....
Aile Mahkemesi'nin 2011/755 Esas sayılı dosyası ile boşanma davası açtığını ileri sürerek; düğün alışverişi sırasında müvekkili tarafından ziynet, şahsi ve ev eşyası için yapılan harcamalar karşılığında toplam 8.245,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının kusurlu olduğunu, zararının söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, dosya kapsamına göre; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava; ziynet ve diğer eşyalarının bedellerinin tahsili istemine ilişkindir. Kişisel malların iadesi Türk Medeni Kanununun 2.kitabında yer almakta olan 226.maddesinde düzenlenmiş olup, davanın bu madde hükümlerine göre çözümlenmesi icap eder....
Bu itibarla; dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, dolayısıyla kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Taraf vekillerinin gerek boşanma gerekse ziynet eşyasının iadesi yönünden istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- a)Boşanma yönünden alınan istinaf harçlarının hazineye gelir kaydına, b)Erkeğin istinafı nedeniyle ziynet eşyası yönünden alınması gereken 1.634,32.-TL harçtan peşin alınan 408,50....
Davalı-karşı davacı erkek istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu edilen ziynet eşyalarının herhangi bir iade beklentisi olmadan müşterek gayrimenkul alımı için birlikte karar verilerek taraflarca bozdurulduğunu, satın alınan gayrimenkulden birlikte yararlanıldığını, davacının aksi iddialarını ispat etmek zorunda olduğunu ayrıca vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini tüm bu nedenler ile birlikte yerel mahkemece haksız ve hukuka aykırı olarak verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Asıl dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanma ve fer'ileri ile ziynet eşyası alacağı, karşı dava evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanma ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, aleyhe istinaf bulunmadığından boşanma ve ferileri yönünden hüküm kesinleşmiştir....