Evlilik ve nişan sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır. Kadının ziynet eşyalarının varlığını ve evde kaldığını ya da erkek tarafından elinden alındığını kanıtlaması halinde ziynetlerin kadına iadesi gerekir. Ancak, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile iade edilmemek üzere bozdurulup ihtiyaçlar için harcandığının erkek tarafından kanıtlanması halinde, erkek ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Davacı - karşı davalı kadın, ziynetlerin varlığını ve davalı - karşı davacı erkek tarafından rızası dışında alınıp iade edilmediğini ispat yükü altındadır....
Mahkemece; "Dinlenen tanıklar, tüm dosya içeriği, taraf beyanları, bilirkişi raporu dikkate alındığında; tarafların mahkememizin 2020/718 Esas, 2022/146 karar sayılı kararı ile boşanmalarına karar verildiği ve bu dosyadaki ziynet eşyası talebi yönünden tefrik kararı verildiği, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2015 / 17417 Karar sayılı kararında “Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır denilmektedir. Türk Medeni Kanunu 220/1 maddesinde "Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya kişisel maldır" denilmektedir. Ziynet eşyalarının da kişisel mal olduğu açıktır. Dinlenen yeminli tanık beyanları ile sabit olduğu üzere davalı tarafından alınarak harcandığı tespit edilen ziynet eşyalarının davacıya iadesi, aynen iadesi mümkün olmaz ise maddi karşılığının davacıya iadesi gerekmektedir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde; ziynet eşyası ve çeyiz eşyalarının davacı tarafından müşterek haneden alındığını, davacının evi terk ederken tüm takı ve ev eşyalarını da götürdüğünü belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; ziynet eşyalarına ilişkin talebin reddine, çeyiz eşyalarına ilişkin talebin kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, ziynet eşyaları ve çeyiz eşyalarının talebine ilişkindir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. Türk Medeni Kanunu'nun 6.maddesi hükmü uyarınca, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ziynet eşya bedelinin iadesi K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık ev ve ziynet eşyalarının aynen olmadığı takdirde bedelinin iadesi isteğine ilişkin olduğuna ve davada mal rejiminden kaynaklanan herhangi bir talepte bulunulmadığına göre, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 27.12.2013 tarih 38 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 24.01.2014 tarih 1 nolu Kararı ile kabul edilen ve 29.01.2014 tarih 28897 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (3.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 09.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır. Ziynet eşyaları yönünden olağan olan, bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Ziynet eşyalarının davalı kocanın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağana ters düşer. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bu bağlamda, somut olayda, davacı tatil amacıyla evden ayrıldığını, ziynet eşyalarını müşterek evde bulunan kasada bıraktığını ileri sürmüş, davalı ise davacının takıları alarak evden ayrıldığını belirtmiştir. Davacı, evden ayrılırken ziynet eşyalarının evde kaldığını yasal delillerle ispatlayamamıştır....
Dava ziynet eşyalarının aynen olmadığı takdirde bedelinin davalıdan tahsili ve mal rejimi tasfiyesi istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma" davasının davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalı(nın) tüm, davalı-karşı davacı(nın) ise, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı-karşı davalı, eşine ait ziynet eşyalarının evlilik birliği içinde evin ihtiyaçları için birlikte harcandığını kabul etmiştir. Bunların eşi tarafından geri istenmemek üzere verildiğini ispat yükümlülüğü karşı davalı (koca)'ya aittir. Karşı davalı bu yönde bir delil getirememiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, tarafların yaklaşık 2 yıllık evli olduklarını, aralarında halen devam eden bir boşanma davası olduğunu, Yağmurca köyündeki anne ve babası ile birlikte yaşadığını, evden hiçbir ziynetini alamadan ayrıldığını, söz, nişan ve düğünde takılan toplam 23.550,00TL değerindeki ziynet eşyalarının davalı uhdesinde kaldığını, müvekkilinin eşyalarını rızaen almak için aile efradı ve köy muhtarı ile birlikte gittiklerinde, müvekkiline dava konusu edilen yukarıda belirtilen ziynet eşyalarının geri verilmediğini, ancak ziynet eşyalarının halen davalıda bulunduğunu belirterek, ziynetlerin aynen...
Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, kadının ispatlaması gerekir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı kadının davasını ispat edemediğini, davacı kadının tanıklarının beyanlarına üstünlük tanımasının kabul edilemeyeceğini, davacı tanıklarının beyanlarına üstünlük tanınmasının gerekçelendirilmediğini belirterek, davacının kabul edilen ziynet eşyası davası yönünden istinaf yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; ziynet eşyası ve ev eşyasına yöneliktir. Davacı kadın dava dilekçesinde 11 adet bilezik, 3 adet Cumhuriyet altını, 29 adet çeyrek altın, 2 adet yarım altın ve 2.250,00 TL'yi davalıdan talep etmiştir. Dava dilekçesinde ziynet eşyalarının aynen iadesine, olmaz ise 5.000,00 TL bedelin tahsilini talep etmiştir. Yanı sıra 5.000,00 TL de ev eşyası talebinde bulunmuştur. Toplam 10.000,00 TL üzerinden harç yatırmıştır....