Somut olayda dava, nikahlı oldukları ve nişan sırasında takılan ziynet eşyalarının, davacının boşanmada hiçbir kusuru bulunmadığı iddiasıyla davalıdan iadesi istemine ilişkindir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun, 5133 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi; 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (m.118-395) kaynaklanan bütün davaların, aile mahkemeleri kurulan yerlerde bu mahkemelerce bakılacağını; aynı Kanunun 2. maddesi de, aile mahkemesi kurulmayan yerlerde bu kanun kapsamına giren dava ve işlerin asliye hukuk (aile) mahkemelerinde bakılacağını hükme bağlamıştır. Taraflar arasında TMK uyarınca kurulmuş bir evlilik birliği bulunduğu, iadesi istenen ziynet eşyası, para, hediye ve masrafların nişan için yapıldığı anlaşılmakla, TMK'nın aile ve mal rejimine ilişkin hükümlerinin tatbiki gerektiğinden, davada görevli mahkeme Aile Mahkemesidir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça düğünde takılan altınların hem ayarı hem de gramajı fahiş gösterildiğini, davacı tarafın iddia edildiği şekilde kendisine ziynet eşyasının takılmadığını, müvekkilinin ziynet eşyalarını alıp kullandığı yönündeki iddianın gerçeğe aykırı olduğunu, davacının müşterek konuttan kovulmadığını evi terk ettiğini, anlaşmalı olarak ayrıldıkları boşanma dava dosyası içerisinde yer alan protokolde kişisel eşyası bulunmadığını beyan ettiğini, boşanma kesinleştikten sonra ziynet talebinde bulunması TMK 166/3 maddesi ve hakkaniyet ilkesine aykırı olduğunu belirterek, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; " Açılan dava; boşanma sonrasında talep edilen ziynet eşyalarının iadesi istemine ilişkindir. Genel kaide düğünde takılan ziynet eşyalarının kadının olduğu ve kadın tarafından muhafaza edildiğidir. Aksinin iddiası ise ispata tabidir....
Aile Mahkemesinin 13.10.2016 tarihli ve 2016/412 E., 2016/691 K. sayılı kararı ile; tam, yarım ve çeyrek altın gibi altınların günümüz ekonomik koşulları, gelenek ve göreneklerde meydana gelen değişiklikler nedeniyle ziynet eşyası olarak kullanılmasının söz konusu olmadığı, bunların özellikle yatırım aracı olarak kullanıldıkları, yatırım aracına dönüşen bu altınların ziynet sayılamayacağı, dolayısıyla kadına bağışlanmış sayılmasının da mümkün olmayacağı, takı törenlerinde kadına ziynet olarak takılan ve kullanılanların dışında kalan altın ve paraların bir keseye konulduğu ve katılımcıların maksadının bu eşyaları taraflardan birisine bağışlamak olmadığı, bu yatırım araçları ile amaçlananın düğün masraflarına katkı, kalan olur ise yeni çiftlerin otomobil veya konut almasına destek mahiyetinde olduğu, takı töreninde takı takanların bunları kadına bağışlama iradelerinin var olduğunun kabul edilemeyeceği gerekçesiyle 5 adet tam altın, 32 adet yarım altın, 136 adet çeyrek altın ve 1 adet gremse...
Çeşitli sebeplerle (ev veya araç alımı, evin ihtiyaçları, düğün borçları, balayı vs) koca tarafından bozdurulan bu altınların karşılığının hibe edilmediği müddetçe kadına iadesi zorunludur. Somut olayda; davalı taraf, davacı kadına takılan ziynet eşyalarının, evlilik birliği içerinde kendisine iş yeri açmak üzere bozdurulduğunu kabul etmiş, nitekim dinlenen davalı tanıkları da (davalının anne ve babası) altınların davalı tarafça iş yeri açarken kullanıldığını, ancak davalının iflas etmesi üzerine altınların gittiğini beyan etmişlerdir. Şu durumda; davalı tarafın ikrarı ve tanık beyanları ile kadına ait düğünde takılan altınların davalı koca tarafından bozdurulduğu anlaşılmaktadır. Ancak, bozdurulup harcanan ziynet eşyalarının bir daha iade edilmemek kaydıyla davalı kocaya verildiğini, kadının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup harcandığını davalının ispatlaması gerekir....
Somut olayda; her ne kadar mahkemece tarafların düğün anında çektirdikleri fotoğrafta davacının her iki kolunda da sayısı tam tespit edilemeyen birden çok bilezik ve bileklik olduğu, bu şekilde davacıya ait ziynet eşyalarının bulunduğunun anlaşıldığı, tanık ifadelerinde davacıya takı takıldığının tespit edildiği, davacının ziynetlerini davalıya koşulsuz olarak bağışladığına dair herhangi bir belge ibraz edilmediği ve davacıya ait ziynetlerin davalı tarafından kullanıldığı kanaatine varılarak ziynet eşyaları yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de; dosya kapsamında alınan tüm tanık beyanları birarada değerlendirildiğinde davacının ziynet eşyalarına yönelik talebi bakımından tüm ziynet eşyalarının davalıda kaldığını ispat edemediği, ancak, davalı tanıklarından davalının kardeşi olan ...’ün’’... ziynet eşyalarının bir kısmının bozdurulup araç alındığı,bir kısmının ise davacının kendisinde kaldığı, hatta araç alındıktan baya bir süre sonra seti yine davacının boynunda gördüğü...’...
Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili olan davacı ile davalının boşandıklarını, düğünde takılan ziynet eşyalarının davalı tarafta kaldığını, yine taraflar evlenirken, müşterek eve alınan eşyalarının bedellerinin yarı yarıya tarafların babaları tarafından ödenmesine rağmen, ev eşyalarının da davalı tarafda bulunduğunu ileri sürerek; belirtilen ziynet eşyaları ile müvekkiline ait olan eşyaların tamamının ve diğer ortak alınan eşyalarının ise yarısının aynen iadesi; mümkün olmadığı takdirde, fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere, nakden kanuni faiziyle beraber tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2.Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 18.06.2015 tarih ve 2014/18146 Esas 2015/11355 Karar sayılı ilamıyla kararın onanmasına karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur. 3.Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 14.12.2015 tarih ve 2015/13236 Esas, 2015/20152 Karar sayılı ilamıyla tarafların kesinleşen boşanma davasında verilen hüküm ve bu hükme esas alınan tanık beyanları ile iş bu davada dinlenilen tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde; davacı kadının, davalı kocadan gördüğü şiddet nedeniyle ziynet eşyalarını alamadan gece yarısı müşterek evden ayrılarak ailesinin yanına sığındığı, mahkemece davacı kadın tarafından davaya konu ziynet eşyalarının davalı kocada kaldığının ispat edildiği gözetilerek ziynet eşyalarının değerinin belirlenmesi suretiyle ulaşılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi ile davanın...
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, müvekkili Adil Yıldırım adına açmış oldukları nişanın bozulmasına dayalı ziynet eşyalarının iadesi davasını n Manisa 2. Aile Mahkemesi’nin 2019/548 E. ve 2021/348 K. Sayılı kararı ile lehlerine sonuçlandığını, ziynet talebinin müstakil bir dava ile talep edilmesi halinde tipik bir alacak istemi hüküm altına alınmış olduğu için hükmün icrasının kesinleşmeye bağlı olmayacağını, ayrıca ziynet talebinin boşanma davası ile beraber görülmesi ve karara bağlanmasının söz konusu olabileceğini, bu halde hükmün ziynete ilişkin kısmının şahsın hukukunu etkilemeyen bir alacak istemi barındırdığından kesinleşmeden icra edilebileceğini beyanla, istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasını istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesine dayalı takibe konu ilamın icrası için kesinleşmesi gerektiğine yönelik şikayettir. Manisa 2. İcra Müdürlüğünün 2021/6845 Esas sayılı dosyası ile Manisa 2....
Mahkemece, davacının 10.08.2011 tarihli ibranamede nafaka, tazminat, menkul ve gayrimenkul alacağının olmadığını ibra ettiğinin imzalı ibra belgesi olduğu, bundan sonra davacının boşandığı eşine tazminat ve alacak davası açma durumu olamayacağı gerekçesiyle edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi ve katılma alacağı ve değer artış payı ve atık değerin 1/2 sinin ödenmesi, düğün takıları, ziynet eşyalarının ve kişisel malların değerlerinin ödenmesi bu konuda şimdilik 2.000.00 TL.sının ödenmesine ilişkin davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Tarafların boşanmasına ilişkin karar 14.09.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Eşler arasındaki mal rejimi de evliliğin sona ermesi koşuluyla, boşanma dava tarihinden geçerli olarak sona ermiştir ( TMK 225/2 md.)....
yine müvekkilinin kardeşi Metin Şimşek'in de davacının kendisine katkı yapmasını gerektirecek şekilde bir borcunun olmadığını, davacının boşanma aşamasında müşterek konutu terk ederek Zeytinburnu'nda bulunan ailesinin yanına taşındığını, evi terk ederken her ne şekilde elde edilmiş olursa olsun kendisine ait mevcut tüm takı, ziynet eşyaları, para, kişisel kullanım eşyaları gibi şahsi eşyalarını alarak müşterek konuttan ayrıldığını, müşterek konutta kalan hiçbir eşyasının olmadığını, davacının konuttan ayrılırken aldığı eşyaların tam miktarını müvekkilinin bilemediğini, ziynet eşyalarının taşınabilir nitelikte olup evden ayrılmayı tasarlayan kadının bu tür eşyaları yanında götürmesinin olağan olduğunu, müvekkilinin davacıya ne kadar takı takıldığını ve varsa evlilik birliğinde ne kadar takı biriktirdiğini bilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....