Kadastro Mahkemesi ve Ergani Asliye Hukuk Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, kadastro tespitine itiraz istemine ilişkindir. Ergani 1. Kadastro Mahkemesi, kadastro paftasında yol olarak bırakılan yerler için kadastro tutanağı düzenlenmediği, kadastro tutanağı düzenlenmeyen yerler hakkında kadastro mahkemesinin görevli olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise; davacının dava konusu ettiği yerin yol değil, davalılar adına tespit edilen 147 ada 4 parsel sayılı taşınmaz olduğu ve askı ilân süresi içinde açılan davanın kadastro mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. 3402 sayılı Kadastro kanununun 26. maddesinin son fıkrasında “Kadastro Mahkemesinin yetkisi her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar.” şeklinde düzenlenmiştir....
Yargılama sırasında (D) işareti ile belirlenen çekişmeli taşınmaza ilişkin olarak 102 ada 1 parsel sayısı ile kadastro tespit tutanağı düzenlendiğinden 3402 sayılı Yasanın 26 ve 27. maddeleri gereğince görevsizlik kararı verilerek dava dosyası kadastro mahkemesine aktarılmıştır. Davacılar tarafından genel mahkemede açılan dava, orman kadastrosuna itiraz davası olup 6831 sayılı Yasanın 11. maddesine göre tapu kaydına dayanılarak 10 yıllık süre içerisinde dava açıldığına göre, kadastro tutanağı düzenlenmeyen (A), (B) ve (C) işaretli bölümlere ilişkin olarak orman kadastrosuna itiraza ilişkin uyuşmazlığın çözüm yeri genel mahkemelerdir. Hakkında 102 ada 1 parsel olarak kadastro tespit tutanağı düzenlenen (D) bölümüne ilişkin ise 3402 sayıl Yasanın 5 ve 27. maddeleri gereğince görevli mahkeme kadastro mahkemesidir....
yapıldığı tarihde kadastro tespit tutanağı düzenlenmeyen yer hakkında orman kadastrosuna itiraz davası açılabilir....
Yukarıda belirtildiği gibi dosya kapsamından davacı vekilinin asıl talebinin, kullanım kadastrosu sırasında, hakkında kullanım kadastrosu tutanağı düzenlenmeyen yerin vekil eden adına tespit edilmesi (kullanıcı şerhi verilmesi) istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, kadastro mahkemesinin görevi, kadastro tutanağının tanzimi tarihinden tutanağın kesinleşmesine kadar geçecek zaman içindeki itiraz ve davalar için söz konusudur. Başka bir anlatımla, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26. maddesinin dördüncü fıkrasına göre, kadastro mahkemesinin yetkisi, kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Hakkında tutanak düzenlenmeyen veya düzenlenmiş olup kesinleşen taşınmazlarla ilgili iddiaların (davaların) genel mahkemede görülmesi gerekir. Tutanak kesinleştikten sonra kadastro mahkemesinin görevi sona erer. Görev hususu, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi de zorunludur....
Yukarıda belirtildiği gibi dosya kapsamından davacı vekilinin asıl talebinin, kullanım kadastrosu sırasında, hakkında kullanım kadastrosu tutanağı düzenlenmeyen yerin vekil eden adına tespit edilmesi (kullanıcı şerhi verilmesi) istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, kadastro mahkemesinin görevi, kadastro tutanağının tanzimi tarihinden tutanağın kesinleşmesine kadar geçecek zaman içindeki itiraz ve davalar için söz konusudur. Başka bir anlatımla, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26. maddesinin dördüncü fıkrasına göre, kadastro mahkemesinin yetkisi, kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Hakkında tutanak düzenlenmeyen veya düzenlenmiş olup kesinleşen taşınmazlarla ilgili iddiaların (davaların) genel mahkemede görülmesi gerekir. Tutanak kesinleştikten sonra kadastro mahkemesinin görevi sona erer. Görev hususu, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi de zorunludur....
Mahkemece kadastro tespitine itiraz davalarının tespit maliklerine karşı açılması gerektiği, davacı tarafından doğru hasıma yönelik bir davanın açılmadığı gerekçesi ile 124 ada 2, 169 ada 6, 194 ada 30, 133 ada 8, 143 ada 4 ve 155 ada 79 parsellere karşı açılan davaların husumet nedeniyle reddine, bu parsellere ait tutanaklar ile eklerinin onaylı birer örneğinin dosyada alıkonularak asıllarının kütüklerin devri halinde tapu sicil müdürlüğü, aksi halde kadastro müdürlüğüne gönderilmesine, kadastro mahkemesinin görevi kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlayacağından bir kısım kadastro tutanağı düzenlenmeyen alanlara yönelik davasının ise görev yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından doğru hasımlara husumet yöneltmek üzere kendisine mahkemece süre verilmediği gerekçesi ile temyiz edilmiştir. Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir....
Kadastro Mahkemesi ise "...Birleşen 2014/1, 2014/3 ve 2014/6 esas sayılı davaları tefrik ettikten sonra anılan davalarda kadastro tespit tutanağı düzenlenmeyen kadastro dışı alan dava edildiğinden davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu..." gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Kadastro mahkemesinin genel olarak görevi, 3402 sayılı Kanunun 25. maddesinde; zaman bakımından görev ve yetkisi, aynı Kanunun 27. maddesinde düzenlenmiş, kadastro mahkemesinde bakılacak dava türleri de aynı Kanunun 26. maddesinde sayılmıştır. 3402 sayılı Kanunun 26/son maddesi uyarınca kadastro mahkemesinin görev ve yetkisi her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Ayrıca 6831 sayılı Orman Kanununun 11. maddesi uyarınca askı süresi içinde açılan orman kadastrosuna ve 2/B madde uygulamasına itiraz davalarıda kadastro mahkemesinde görülüp sonuçlandırılır....
Mahkemece; dava, arazi kadastrosuna itiraz olarak nitelendirilerek davanın açıldığı tarihte çekişmeli yer hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmişse de, dava 3402 sayılı yasanın 5304 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi uyarınca yapılan orman kadastrosuna itiraz davası olup, sözü edilen yasa gereği dava süresinde kadastro mahkemesinde açıldığından taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenip düzenlenmemesinin sonuca etkisi olmadığı gibi orman kadastrosuna itiraz davasının devamı sırasında orman yönetiminin dava ettiği taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanakları düzenlenmiş olup Kadastro Müdürlüğünün 3.6.2009 gün 1686 sayılı yazısı ekinde taşınmazların tutanakları temyize konu dosyada dava bulunduğundan söz edilerek 3402 sayılı yasanın 5. maddesi uyarınca ... haneleri açık olarak mahkemeye gönderilmiştir.Bu durumda dava orman kadastrosuna itiraz iken aynı zamanda kadastro tespitine itiraz davasına da dönüşmüştür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, kadastro sırasında ... köyü 3293 parsel sayılı taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereği Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğundan zilyedinin kendisi olduğunun tespit edildiğini ancak fiili kullanım durumuna göre yüzölçümünün daha fazla olması gerektiğini, ileri sürerek,3293 parsel sayılı taşınmazın dışında bırakılan bölümün de kendisinin kullanımında olduğunun tespiti istemiyle dava açmıştır....
Yukarıda belirtildiği gibi dosya kapsamından davacı vekilinin asıl talebinin, kullanım kadastrosu sırasında, hakkında kullanım kadastrosu tutanağı düzenlenmeyen yerin vekil eden adına tespit edilmesi (kullanıcı şerhi verilmesi) istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, kadastro mahkemesinin görevi, kadastro tutanağının tanzimi tarihinden tutanağın kesinleşmesine kadar geçecek zaman içindeki itiraz ve davalar için söz konusudur. Başka bir anlatımla, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26. maddesinin dördüncü fıkrasına göre, kadastro mahkemesinin yetkisi, kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Hakkında tutanak düzenlenmeyen veya düzenlenmiş olup kesinleşen taşınmazlarla ilgili iddiaların (davaların) genel mahkemede görülmesi gerekir. Tutanak kesinleştikten sonra kadastro mahkemesinin görevi sona erer. Görev hususu, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi de zorunludur....