Mahkemesi'nin 08.10.2015 günlü, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan kısmi iptal kararı uyarınca, 5237 Sayılı TCK 53.madde 1.fıkra b. bendinde düzenlenen “seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına” hükmünün iptal edilmesi nedeniyle uygulanamayacağının gözetilmesi zorunluluğu ve kasten işlemiş olduğu suç dolayısıyla hapis cezasıyla mahkûmiyetin yasal sonucu olarak sanıkların, 5237 sayılı TCK’nın 53/1.maddesinin (a), (c), (d) ve (e) bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ... müdafiinin temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş...
nın atılı suça irade birliği içinde iştirak ettiklerine dair mahkumiyetlerine yeter delil dosya kapsamında bulunmaması karşısında; sanık ...'...
Ancak öncelikle davacının gelenek baskısı sebebiyle devir yaptığı iddiasının irade fesadı olarak kabul edilip edilemeyeceği üzerinde durulmalıdır. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 1. (mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 1.) maddesinde sözleşmenin, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirlerine uygun olarak açıklamalarıyla kurulacağı hüküm altına alınmıştır. Sözleşmenin kurulması sırasındaki irade açıklaması (beyanı) açık veya örtülü olabilir. Ancak kişilerin işlem (sözleşme) iradelerinin sağlıklı olması ve gerçek iradelerini yansıtması büyük bir önem taşımaktadır. Çünkü irade açıklaması, bir hukukî işlemin temel kurucu unsurudur. Bu nedenle hukukî işlemin geçerli ve amacına uygun bir hukukî sonuç doğurabilmesi için o hukukî işlemi yapan kişi veya kişilerin sağlıklı bir şekilde oluşmuş iradelerinin bulunması ve yine bu iradelerinin istenilen hukukî sonuca uygun şekilde açıklanması gerekmektedir. Bazı durumlarda irade ile beyan birbiriyle uyumlu olmayabilir....
Davacılar ... ve ... miras yoluyla gelen hakka dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davalı ..., cevap dilekçesinde ve katıldığı 08.09.2011 tarihli celsede davayı kabul ettiğini, taşınmazların kendisine ait olmadığını beyan etmiş ve beyanını imzası ile tasdik etmiştir. Davalı ...'ın bu beyanı HMK'nın 308 vd. maddeleri uyarınca davayı kabul anlamına gelmekte olup ancak irade sakatlığı hallerinden birinin varlığının ispatı halinde kabul beyanından dönmek mümkündür. Davaya son veren taraf işlemi olan kabulünün hata, hile ya da gabin hallerinden biri sebebiyle geçersiz olduğunu da öne sürmemiştir. Hal böyle olunca, davalı ...'...
Yasal düzenlemeler dikkate alındığında ve davalı vekilinin vekaletnamesinde davayı kabul yetkisi bulunduğu görülmekle davalı tarafın kabul beyanı nedeniyle davanın kabul nedeniyle kabulüne karar vermek gerektiği kanaati ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....
Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir”. Bu madde hükmü gereğince, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasadaki bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir....
TAPU KANUNU [ Madde 26 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, miras bırakanları A… ………'ın kayden malik olduğu 689 ve 699 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarının vekili aracılığıyla davalıya bedelsiz temlik edildiğini, vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını ve yapılan işlemlerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapularının payları oranında iptal ve tescilini istemişlerdir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacılar iddiasının zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar tarafından süresinde duruşmalı temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği dava değeri yönünden reddedildi.gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, muris muvazaası ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın zaman aşımı geçtiğinden bahisle reddine karar verilmiştir....
, sözleşmede planların iptal edilmesi ve 24 ay içinde plan tadili yapılamaması halinde kooperatifin tek taraflı fesih hakkı olup, bu halde yüklenicinin müspet zarar talebinde bulunmayacağına yönelik hüküm varsa da planlar iptal edilmediği ve halen davalar derdest olduğu için davalının tek taraflı fesih hakkı olmadığı gibi müvekkilinin de aynen ifayı talep ve aynen ifadan dönerek yoksun kaldığı kar kaybını istemesine engel bir durumun olmadığını belirterek, taraflar arasındaki muarazanın giderilmesine, davalı tarafından yapılan feshin geçersiz olduğunun tespiti ile sözleşmenin devamı ve aynen ifasına karar verilmesini, aynen ifanın mümkün olmaması ve sözleşmenin feshine karar verilmesi halinde ise TBK’nun 125.maddesi gereğince davalının temerrüdü ve haksız fesih nedeniyle aynen ifa yerine geçen ve olumlu zarar kapsamında olan müvekkili şirketin uğradığı kar mahrumiyeti nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000.000,00 TL’nın davalı kooperatiften fesih tarihinden...
Birleştirilen davada davacılar, mirasbırakan ... tarafından yapılan 18/01/1974 tarihli ve 53 yevmiye numaralı resmi senedin irade yokluğu nedeniyle batıl olduğunu, ayrıca muvazaa nedeniyle geçeriz olduğunu ileri sürerek resmi senede dayalı temliklerin iptali ve miras payları oranında adlarına tescile, 515 ve 556 parsel sayılı taşınmazlardaki paylar üçüncü kişilere devredildiğinden tazminata karar verilmesini istemişlerdir. Dava konusu 271 parsel sayılı taşınmaza yönelik istek tefrik edilerek eldeki dosya esasına kaydedilmiştir. Davalılardan ..., ..., ..., ... ve ... davayı kabul etmiş, diğer davalılar ise davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, irade yokluğu nedeniyle açılan davanın reddine, temliğin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....
Hukuk Dairesinin 2017/3860 Esas 2019/461 Kararı) "Davacı kadın vekili irade sakatlığı nedeniyle feragatin iptali isteminde bulunmuşsa da, irade sakatlığı yönündeki iddiası soyut olduğu gibi, yeterli delil ve belgelerle kanıtlanamamıştır. Mahkemece, davacı kadının davasından feragati nedeniyle ret hükmü kurulması gerekirken, bu husus gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir." (Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2018/2408 Esas 2018/13621 Kararı) Davacı vekilinin istinaf dilekçesi içeriği incelendiğinde; "davacının feragat dilekçesi kandırılarak irade sakatlığı sonucu verdiği" yönündeki iddiası ispata yarar herhangi bir delil sunmaksızın verildiği, haliyle irade sakatlığı yönündeki iddiası soyut olduğu gibi, yeterli delil ve belgelerle kanıtlanamadığından; feragattan feragat mümkün olamayacağından; ilk derece mahkemesince verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır....