WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, taraflar rasında imzalanan 19/02/2013 tarihli ibraname ile meydana gelen kaza nedeniyle davacının, kendisine ödenen 3.329,00 TL den başka davalıdan maddi tazminat alacağının kalmadığını kesin ve dönüşümsüz olarak kalmadığını kabul ettiği gereçesiyle davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan kalıcı iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir. ...'nun 111. maddesi uyarınca tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir....

    Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK'nin 35. (BK'nin 25.) ve TMK'nin 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın. Sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK'nin 35....

      Davacı, maliki olduğu 313, 305, 124 ada 1, 523 ada 2, 522 ada 1, 521 ada 1, 105 ada 61, 523 ada 10 parsel sayılı taşınmazlarını sağlığında mirasçıları arasında paylaştırmak istediğini ancak yaşlılığı nedeniyle yanılması sonucu dava dışı mirasçısı olan eşine temlik yapılmadığını, irade bozukluğu nedeniyle temliklerin geçersiz olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının 1/4’er payının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı ..., davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, bağıştan dönme koşullarının oluşmadığını, davacının kendisine olan kızgınlığı nedeniyle eldeki davayı açtığını, davacı ile diğer davalılar anlaştıklarını, muhtemelen davayı kabul edeceklerini belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalılar ise davayı kabul etmişlerdir. Mahkemece, temliklerde davacının hataya düştüğü gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....

        Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Somut olayda, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Hâl böyle olunca, yukarıdaki ilkeler uyarınca öncelikle davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığının açıklığa kavuşturulması, süresinde açılmış ise tarafların tüm delillerinin eksiksiz bir biçimde toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir....

          edildiği, iptal kararının, 12/7/2013 tarihli 28705 sayılı Resmi Gazete'de yayımlandığı, iptal kararı Resmi Gazete’de yayımlandığı 12/7/2013 tarihinden başlayarak altı ay sonra yani 13.01.2014 tarihinde yürürlüğe girdiği, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarından sonra, 14/02/2018 tarihinde açılan evlatlık ilişkisinin kaldırılması davasında artık her hâlde evlât edinme işleminin üzerinden beş yıl geçmiş olmasına dair hak düşürücü sürenin sözkonusu olmayacağı, somut olayda Hasan Kant ın evlat edinildiği tarih itibariyle yaşının ilerlemiş olduğu, iradesinin sıhhatli kabul edilmemesi gerektiğinin iddia edildiği, evlat edinilen 1993 tarihi itibariyle Hasan Kant'ın miladi takvime göre 83 yaşında olduğu, davalı vekili tarafından dosyaya sunulan Pazar Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen raporda; Hasan Kant ın 07/09/2001 tarihinde yapılan muayenesinde "bilinç açık, mental durumunun sağlıklı" olduğunun tespit edildiği, tanık anlatımlarından evlat edinmenin iptal edilmesini gerektirir herhangi...

          Bu durum dava dilekçesinde açıklanıp anlaşma tutanağının iptali istendikten sonra anlaşmaya varılamadığına dair tutanağa bağlı olarak talepte bulunulmuş olması hâlinde ise iptal istemi tefrik edilip ayrı bir esasa kayıtla davaya devam olunmalı, diğer dava ise yine aynı şekilde yukarıdaki gerekçeyle usulden reddolunmalıdır. Usulüne uygun şekilde bağımsız olarak açılacak iptal davasının görülmesi süresince zamanaşımı süresinin durduğu kabul edilmelidir. Şeklindeki hukuki ve vicdani kanaatim nedeniyle, somut olay bakınmından arabuluculuk anlaşma tutanağının iptalinin alacak istemli davada ön sorun olarak ele alınabileceğini kabul eden sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum....

            Bu durum dava dilekçesinde açıklanıp anlaşma tutanağının iptali istendikten sonra anlaşmaya varılamadığına dair tutanağa bağlı olarak talepte bulunulmuş olması hâlinde ise iptal istemi tefrik edilip ayrı bir esasa kayıtla davaya devam olunmalı, diğer dava ise yine aynı şekilde yukarıdaki gerekçeyle usulden reddolunmalıdır. Usulüne uygun şekilde bağımsız olarak açılacak iptal davasının görülmesi süresince zamanaşımı süresinin durduğu kabul edilmelidir. Şeklindeki hukuki ve vicdani kanaatim nedeniyle, somut olay bakınmından arabuluculuk anlaşma tutanağının iptalinin alacak istemli davada ön sorun olarak ele alınabileceğini kabul eden sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum....

              Bu durum dava dilekçesinde açıklanıp anlaşma tutanağının iptali istendikten sonra anlaşmaya varılamadığına dair tutanağa bağlı olarak talepte bulunulmuş olması hâlinde ise iptal istemi tefrik edilip ayrı bir esasa kayıtla davaya devam olunmalı, diğer dava ise yine aynı şekilde yukarıdaki gerekçeyle usulden reddolunmalıdır. Usulüne uygun şekilde bağımsız olarak açılacak iptal davasının görülmesi süresince zamanaşımı süresinin durduğu kabul edilmelidir. Şeklindeki hukuki ve vicdani kanaatim nedeniyle, somut olay bakınmından arabuluculuk anlaşma tutanağının iptalinin alacak istemli davada ön sorun olarak ele alınabileceğini kabul eden sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum....

                Bu durum dava dilekçesinde açıklanıp anlaşma tutanağının iptali istendikten sonra anlaşmaya varılamadığına dair tutanağa bağlı olarak talepte bulunulmuş olması hâlinde ise iptal istemi tefrik edilip ayrı bir esasa kayıtla davaya devam olunmalı, diğer dava ise yine aynı şekilde yukarıdaki gerekçeyle usulden reddolunmalıdır. Usulüne uygun şekilde bağımsız olarak açılacak iptal davasının görülmesi süresince zamanaşımı süresinin durduğu kabul edilmelidir. Şeklindeki hukuki ve vicdani kanaatim nedeniyle, somut olay bakınmından arabuluculuk anlaşma tutanağının iptalinin alacak istemli davada ön sorun olarak ele alınabileceğini kabul eden sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum....

                  Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 1999/179 E 1999/221 K sayılı ilamı ile davalılara vasiyet ettiğini, vasiyetname tarihinde mirasbırakanın 80 yaşında olup, akıl sağlığının yerinde olmadığını, sağlık raporu alınmaksızın işlemin yapıldığını ileri sürerek, muvazaa ve irade fesadı sebebi ile dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının miras payları oranında iptali ile adına tescilini, mümkün olmazsa saklı payları oranında iptal ve tescilini, bunun da mümkün olmaması halinde miras payına isabet edecek bedelin tahsilini istemiştir. Yargılama sırasında davacı, 17.04.2015 tarihli dilekçesi ile; açtığı davayı 4721 sayılı TMK’nın 557. ve 558. maddeleri uyarınca ıslah ettiğini, mirasbırakan tarafından düzenlenen vasiyetnamenin irade fesadı altında yapıldığını, muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek, vasiyetnamenin iptalini, olmazsa saklı payları oranında iptalini, yoksa da miras payına isabet eden bedelin faizi ile birlikte ödenmesini talep etmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu