Fiili bir durumun tespiti yolundaki bu tutanak, idarenin bir irade açıklaması niteliğinde olmadığından, Vergi Usul Kanununun 353.maddesi uyarınca, yükümlü adına özel usulsuzlük cezası kesilmesini gerektirirse de, idari davaya konu olabilecek bir idari işlem niteliğinde kabul edilemez. Bu tutanağın usule aykırı olarak düzenlendiği ya da gerçeği ifade etmediği yolundaki iddialar, ancak bu tutanak üzerine kesilen ceza hakkında açılacak davada incelenir ve bu davanın sonucunu etkileyebilir. Buna rağmen, söz konusu tutanağın iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü ile, tutanak hakkındaki iddia ve davanın süreaşımı noktasından reddine karar verilmesinde isabet yoktur. Dosyada bir örneği bulunan 6.5.1993 günlü tutanakta, … Plaka Nolu aracın davacıya ait ve müşterilere satılmak üzere "500 adet ekmekle servise çıkmış olup bir adet muhtelif müşteriler adına sevk irsaliyesi düzenlemediği" tespit edilmektedir....
Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur. Bu koşulların varlığı h...nde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK'nin 35. (BK'nin 25.) ve TMK'nin 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın. Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin ipt...ne engel değildir....
Davanın konusunu oluşturan vasiyetnamenin şekil, ehliyet ve irade sakatlığı sebebiyle iptaline karar verilmesi istenilmiş olup yerel mahkeme tarafından vasiyetnamenin iptaline ilişkin verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine “vasiyetnamedeki tarih çelişkisinden söz edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davanın diğer iptal sebeplerine hasren incelenmesi “ gerekçesiyle verilen bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamına uyulmuş olmakla mahkemece yapılacak iş; vasiyetnamenin ehliyet ve irade sakatlığı sebebiyle iptaline yönelik olarak gösterilen tanıkların dinlenmesi, dava konusu vasiyetnamenin müstenidatında yer alan Adalar İlçesi ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, murisleri ...’in ölmeden önce alzheimer hastası olduğunu, oğlu olan davalı ...’nin yanında kaldığı dönemde iradesinin fesada uğratılarak vekil ...aracılığıyla malik olduğu 5 parsel sayılı taşınmazdaki payının ...’e, 1007 parsel sayılı taşınmazın tamamının ise diğer davalı ...’e temlikinin sağlandığını, irade fesadı halinin kabul edilmemesi halinde muvazaa nedeniyle miras payları oranında tapu kaydının iptali ve adlarına tescilini istemişlerdir. Davalılar, satışın gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır....
Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK'nun 35. ve TMK'nun 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın....
nin 5237 sayılı Kanunun 157/1, 52, 53 maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis, 2.400 TL adli para cezası, Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanıkları fikir ve irade birliği içinde hareket ederek aldatma kabiliyetini haiz, gerçek görünümlü altınları satmaya çalıştıkları, bu irade ile ...'a geldikleri, iştirak iradelerine göre sanık ...'nın sahte altınları tedavüle sürmeye çalıştığı, bu kapsamda sanık ...'nın katılana ait kuyumculuk faaliyetini yürüttüğü işyerine gelip, 1 adet künye bozdurmak istediği, künyeyi verip bedelini nakit para olmaması nedeniyle 3 adet cumhuriyet altını ve 500,00TL para olarak aldığı, sanığın uzaklaşmasından olay yerine gelen polislerin sahte altın satıldığını katılana da böyle bir satışın yapılıp yapılmadığını sormaları üzerine katılan tekrar kontrol ettiğinde durumu anladığı ve kendisine altın satan kişinin... olduğunu teşhis ettiği anlaşıldığından dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Yargıtay'ın yerleşik uygulamasına göre hata, hile, ikrah her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Sözleşmeyle bağlı olmadığı bildirimi (iptal hakkı), irade bozukluğunun öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. (1.Hukuk Dairesinin 2014/11612E, 2014/ 14462K, 18.9.2014 tarihli-, 2013/21405E, 2014/50K, 13.1.2014 t.li, 2016/11701E, 22.12.2016 t.li, 2003/52E, 2003/762 K, 22.1.2003 t.li v.d.birçok karar). Hemen belirtilmelidir ki, korkutma iddiası her türlü delille ispat edilebileceği gibi, iptal hakkının kullanılması da hiçbir şekle bağlı olmayıp korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih veya zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir (TBK'nin 39. m.)....
Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesinde yer alan düzenlemeye göre; evliliğin en az bir yıl sürmüş olması koşuluyla, davalının “davayı kabul” beyanı, “evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılması” için gerekli ise de, boşanma kararı verilmesi için, yalın “kabul” yeterli değildir. Bunun yanında, hakimin tarafları bizzat dinlemesi, irade beyanlarının serbetçe açıklandığına ilişkin kanaate ulaşmış olması ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca yapılan düzenlemeyi uygun bulması da şarttır. Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesinde yer alan düzenlemeye göre, boşanma davalarında yalın “kabul”, boşanma kararı verilmesi için yeterli değildir. Bunun yanında, hakimin tarafları bizzat dinlemesi, boşanma konusundaki irade beyanlarının serbetçe açıklandığına kanaat getirmiş olması ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca yapılan düzenlemeyi uygun bulması şarttır....
ilişkin söz konusu köy muhtarı tanık sıfatıyla dinlenerek irade fesadı bulunmadığına ilişkin kanaat getirilmesi halinde, sanığa hakkındaki şikayetten vazgeçmeyi 5237 sayılı Kanun'un 73/4-6. maddesi gereğince kabul edip etmediği sorularak kabul etmesi halinde hakkındaki ceza davalarının düşürülmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde sanık aleyhine sonuç doğuracak şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir....
KARAR Davacı, su abonesi olan davalının sözleşmesi borçtan iptal edildikten sonra, kaçak su kullandığını ve bu bedelleri ödemediğini ileri sürerek, 9.527.23 TL.nin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, görevsizlik kararı verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı İSKİ, su abonesi olan davalının kaçak su bedelini ödemediğini belirterek, tahsil talepli bu davayı açmıştır. Mahkeme kaçak su bedelinin tahsilinde Tüketici Mahkemesinin değil, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle, görevsizlik kararı vermiştir. Davacının talep ettiği alacağın içinde, sadece kaçak su bedeli değil, sözleşmeden kaynaklanan su bedelinin de bulunduğu, dosyadaki delillerden anlaşılmış olup, ayrıca abone sözleşmesinin davacını tek taraflı irade beyanı ile iptali mümkün değildir ve taraflar arasındaki sözleşmenin borç nedeniyle iptal edildiği de netlik kazanmamıştır....