GEREKÇE: Dava, 6502 sayılı Kanun'dan kaynaklanan hizmetin ayıplı olması nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı Yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı Yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez....
Malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 4822 sayılı Kanun’la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesinde düzenlenmiş; ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir....
Davacı, davalı ile yaptığı 15.11.1998 tarihli ve 40 yıl süreli devre tatil sözleşmesi gereğince, tatil hakkını 2002 yılına kadar kullandığını, 2002 yılından itibaren davalının edimlerini sözleşmeye uygun olarak yerine getirmediğini, ayıplı hizmet vermeye başladığını belirterek, sözleşmenin feshi ve bundan sonraki süreye isabet eden sözleşme bedelinin tahsili talepli bu davayı açmıştır. 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı TKHK’nun 4/A maddesi gereğince, tüketici hizmetin ifa edildiği tarihten itibaren otuz gün içerisinde bu ayıbı sağlayıcıya bildirmekle yükümlüdür. Davacının bu sözleşme gereğince 2002 yılından sonra da tatil hakkını kullanmaya devam ettiği ve yasal süresi içinde ayıplı hizmet nedeniyle ihbarda bulunmadığı anlaşıldığından, davanın reddi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin hiçbir bilgilendirme yapılmaksızın yanıltılarak ipotekli tapu sahibi yapıldığını ve gerçek mülkiyet hakkına kavuşamadığını, müvekkilinin tapusunu 26/03/2019 tarihinde vekaleten aldığını, müvekkiline Garanti Koza tarafından tapu üzerinde ipotek ve haciz olduğu yönünde her hangi bir bilgi verilmediğini, davanın Tüketiciyi Koruma Kanununa dayalı olarak ve hizmetin ayıplı olması nedeniyle dava açıldığını, davanın ipoteğin terkini davası olarak nitelendirilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkilinin hizmetin ayıplı olması sebebiyle mağdur edilmiş olup, gerçek mülkiyet hakkına takyidatlarından ari bir biçimde kavuşturulması (ipoteğin fekki) istemi de kendisine 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ("TKHK") ile tanınan, hizmetin ayıplı olması halinde başvurabileceği tüketicinin seçimlik haklarının bir yansıması olduğunu, hukuka ve hakkaniyete aykırı ilk derece kararı...
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; sözleşme koşullarındaki değişikliğe uygun olarak taşıma hizmetinin ifası bekleneceğinden business class yolcularına verilen tüm hizmetin bu bağlamda verilen ikramların davacı için de diğer bu sınıfta seyahat eden yolcularla aynı olması gerektiği, tarafların irade uyuşması ile sözleşme koşullarında yapılan değişiklikten sonra verilen hizmetin bir parçası olan ikramlarda, değişiklikten önceki koşullara göre hareket edilmesinin davalı yönünden sözleşmeye aykırılık teşkil ettiği, zira upgrade uygulaması gibi durumların varılığı karşısında davalı yanın her uçuş sınıfı yönünden gereksinimi karşılayacak yeterlilikte yolcu ikramlarının teminini sağlaması bir gereklilik olup, dinlenen davalı tanığı ...'...
Davalı cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacının davayı açmadan önce zorunlu Arabuluculuk yoluna başvurmadığını, bu sebeple davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinde belirttiği üzere davacının ayıplı hizmet verdiğini, tüketicinin seçimlik hakları arasında tüketicinin sözleşmeden dönme hakkının düzenlendiğini ve bu durum karşısında tüketiciye hizmeti iade yükümlülüğü getirmediğini, davaya konu hizmetin ayıplı olarak yapılan protezin mal olarak kabulü halinde aynı Yasa'nın 10....
Travel tarafından kesin olarak kabul edilmiş sayılacağı anlamına gelmeyeceği, 3.12 maddesinde taşıyıcı firmanın hizmeti eksik veya ayıplı olarak yerine getirmesi, transferini yaptığı kişiler tarafından şikayet edilmesi ve bu şikayetin gerçekle doğrulanmış olması, araçların ve şoförlerin belirtilen niteliklere haiz olmaması vs. durumlarda ...Travel'in taşıyıcı firmaya yazılı bir uyarı göndereceği, bu uyarı akabinde sözleşmeye aykırılığın devam etmesi halinde ......
aksamaması amacıyla sözleşmede ismi belirtilen doktor yada -- şirket bünyesinde bulunan başka uzmanlarında görevlendirilebileceği bunun sözleşmeye aykırılık taşımadığı, davacı tarafından verilen hizmete ilişkin karinelerin oluştuğu, aksinin ispat yükünün davalı tarafa geçtiği, davalı davacı tarafından verilen hizmetin eksik veya ayıplı yapıldığına yönelik davacı şirkete göndermiş olduğu, ihtar, ihbar, usulüne uygun başkaca somut bir delil bilgi ve belge sunamadığından yapılan işin eksik / ayıplı yapıldığının dosya kapsamında ispata muhtaç kaldığı, takip konusu tutarın ödendiğine ilişkin dava dosyasında sabit olan dekont vb. ödeme belgesi de bulunmadığı hususları topluca değerlendirildiğinde ---hesap alacasını talep edebileceği, Faiz: davacı tarafından sözleşme kapsamında verilen hizmete ilişkin olarak tanzim edilen faturaların tebliğine ilişkin isim imza bulunmasa da faturaların her ay düzenli olarak tanzim edilmiş olması nedeniyle, faturanın tanzim tarihindeki ayın son günü muaccel olacağının...
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı ile davalı arasındaki ticari ilişki kapsamında faturalara konu mal ve hizmetin davalıya teslim edilip edilmediği, teslim edilen mal ve hizmetin ayıplı olup olmadığı, fatura bedelinin davalı tarafından ifa edilip edilmediği, ifa edilen tutarın ne olduğu, davacının cari hesaptan kaynaklanan bakiye alacağı bulunup bulunmadığı, bu itibarla----dosyasına yapılan itirazın yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. 6100 sayılı HMK m. 166 maddesinde “(1) Aynı mahkemede görülmekte olan davalar, aralarında bağlantı bulunması halinde, davanın her safhasında, istek üzerine veya kendiliğinden mahkemece birleştirilebilir. (2) Davalar ayrı mahkemelerde açılmış ise, -----ile birleştirme talebi ikinci davanın açıldığı mahkeme önünde ilk itiraz olarak ileri sürülebilir....
Bu tespit doğrultusunda, cari hesap dayanağı faturalar konusu mal ve hizmetlerin davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekmektedir.Davalı vekili cevap ve istinaf başvuru dilekçesinde ;davacının eksik ve kusursuz olarak hizmet verdiğini veya mal teslim ettiğini ispatlaması gerektiğini ileri sürmüş ise de ; mal veya hizmetin ayıplı veya eksik verildiğini ispat yükü davalı üzerindedir.Davalı ticari defter kayıtlarına aldığı fatura muhteviyatı malların ayıplı olduğunu veya ayıp ihbarında bulunduğunu kanıtlayacak hiç bir delil sunmamıştır....