nün müvekkili ile irtibata geçerek yeni elamanın işten ayrılmak istediğini belirttiğini ve tekrar eleman arayışına geçilmesini talep ettiğini, daha sonra her ne oldu ise ... çeşitli bahaneler ileri sürerek yeni eleman istemediklerini, para iadesini istediklerini bildirdiğini, sözleşmede müvekkili tarafından alınan danışmanlık hizmet bedelinin iade edilmeyeceği, işi terk eden ya da işine son verilen işçinin yerine altı ay boyunca firmanın işverene uygun nitelikte iki yeni elaman sunmayı taahhüt ettiği hususlarının açık biçimde kararlaştırıldığını ve bu hükmün müşteriye hatırlatıldığını, davacı tarafından müvekkiline iade faturası bulunan ihtarname gönderilmiş ise de bedel iadesini gerektirecek bir durum olmaması, danışmanlık hizmeti hizmet bedeli faturasına süresinde itiraz edilmemiş olması, verilmiş ve tamamlanmış olan bir hizmetin iadesi söz konusu olmayacağından müvekkili tarafından gönderilen ihtarname ekinde iade edildiğini, bunun üzerine davacı yanca haksız olarak icra takibine geçildiğini...
Davalılar, aracın ayıplı olmadığını, imalat hatası bulunmadığını, bedel iadesi koşullarının oluşmadığını ve manevi tazminat talebinin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemenin, bilirkişi raporuna göre söz konusu ayıp nedeniyle, araçta 2.500-TL tutarında değer kaybı meydana geldiği, davacı vekilinin bedel indirimi talep etmediği gerekçesiyle davanın reddine dair 09.04.2013 tarihli kararının davacı tarafça temyizi üzerine kararın bozulmasına karar verilmiş; mahkemece bozma ilamına uyularak dava konusu aracın davalılara iadesi ile 20.585,99 TL'nin aracın iade tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı .......
Limited Şirketi'ne satışı için görüşmelere başlandığını, satış bedelinin tarafımızca tahsil edilmesi sonrasında taşınmazın alıcıya devri için ...Tapu Müdürlüğü’ne başvuruda bulunulduğunu, satış bedeli olarak 130.000,00 TL kararlaştırıldığını, tahsil edilmiş ve alıcıya bu bedel 04.10.2021 tarihli fatura edildiğini ancak davacı tarafından müvekkili şirketçe düzenlenen faturada KDV bulunmadığı gerekçesiyle doğması gereken 19.830,50 TL KDV bedelinin iadesi amacıyla huzurdaki dava ikame edildiğini, davacının talebi her ne kadar 19.830,50 TL'nin iadesi olarak belirtilmişse de talep edilen bedel vergi uyuşmazlığından kaynaklandığını, bu sebeple davanın vergi mahkemesinde açılması gerektiğini, taşınmaz Katma Değer Vergisi Kanunu m. 17/4-r'ye göre katma değer vergisinden istisna olarak 13.02.2017 tarihinde şirketi adına tescil edildiğini, taşınmazın fatura bedelinin 130.000,00 TL olduğu konusunda davacı ile müvekkili şirket arasında uyuşmazlık bulunmadığını, Kanunda taşınmazın 3. şahıslara satışı...
Hizmetin ve bu kapsamda kalan eserin ayıplı olması halinde tüketicinin seçimlik haklarının düzenlendiği 15. maddede; hizmetin ayıplı ifa edildiği durumlarda tüketicinin, hizmetin yeniden görülmesi, hizmet sonucu ortaya çıkan eserin ücretsiz onarımı, ayıp oranında bedelden indirim veya sözleşmeden dönme haklarından birini sağlayıcıya karşı kullanmakta serbest olduğu, sağlayıcının, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlü olduğu, seçimlik hakların kullanılması nedeniyle ortaya çıkan tüm masrafların sağlayıcı tarafından karşılanacağı, tüketicinin bu seçimlik haklarından biri ile birlikte Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminat da talep edebileceği (15/1), ücretsiz onarım veya hizmetin yeniden görülmesinin sağlayıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketicinin bu hakları kullanamayacağı, orantısızlığın tayininde hizmetin ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği...
Yukarıdaki mevzuat hükümlerine göre, alt firmanın ana firmaya vermiş olduğu ve ciro primi uygulamasına neden olan hizmetin Katma Değer Vergisi’nin konusuna girdiği, alt firmanın bu işlem karşılığında ana firmaya fatura düzenleyerek, Katma Değer Vergisi hesaplaması gerektiği açık olup, olayda da ciro primleri için fatura düzenlendiği ve katma değer vergisi hesaplandığı ihtilafsız bulunmakla birlikte, uyuşmazlık bu ciro primlerinin iade hesabına dahil edilip edilmeyeceğine ilişkindir. Katma Değer Vergisi Kanununun 29 uncu maddesi uyarınca, indirimli orana tabi işlemin bünyesine giren ve işlemin gerçekleştiği vergilendirilme döneminde indirilemeyen verginin iadesi mümkün olmakla birlikte, işlem gerçekleştikten sonra işlemle ilgili olarak ortaya çıkan giderler üzerinden hesaplanan Katma Değer Vergisi tutarlarının iade hesabına dahil edilmesi söz konusu olamaz....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptal Ve Tescil (Olmadığı Takdirde), Bedel İadesi İstemi DOSYANIN DAİREYE GELİŞ TARİHİ: 07.10.2021 K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, harici satışa dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedel iadesi istemine ilişkin olup, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 02.07.2021 tarihli ve 211 sayılı kararı ile hazırlanan, 09.07.2021 tarihli ve 31536 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi görevi Yargıtay (7.) Hukuk Dairesinin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 19.10.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Elekt.Bilgi.İşlem Sis.San ve Tic.A.Ş.ürünün bedel iadesini 09.04.2008 tarihinde müvekkil şirket yetkilisine gönderdiği e-posta ile kabul etmiştir. Bu kabulden sonra müvekkil şirket davacıyı bedel iadesini gerçekleştirmek üzere mağazaya davet etmiştir. Davacı bu davete rağmen müvekkili şirketin mağazasına gelmemiş ve bedel iadesi kabulünü sonuçsuz bırakmıştır." demiş, devamla "...bedel iadesini kabul etmeyen ....." şeklinde sonlandırmıştır. Davalı vekilinin bu dilekçesi kapsamı ile davacının iddiasının davalıca kabul edildiği anlaşıldığından, iddiaya göre değerlendirme yapılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ve eksik inceleme ile yargılama gideri ve bilirkişi ücretinin yatırılmadığından bahisle davanın reddi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 21.09.2010 gününde oybirliğiyle kara verildi. Aslı gibidir....
Ancak; 1-El atmadan arta kalan kısmın geometrik durumu ve alanı gözetilerek bu bölüme % 5 oranında değer kaybı verilmesi gerektiği düşünülmeden, daha fazla oranda değer kaybı verilmek suretiyle yüksek bedel tespiti, 2-Davalı idare harçtan muaf olduğundan davacılardan alınan harçların iadesi yerine davası kabul edilen davacılardan tahsiline karar verilmesi, 3-2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinde değişiklik yapan ve 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasanın 21.maddesi ile "kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davalarında mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespit davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir. ... açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır." hükmünün getirilmiş olduğu gözetildiğinde, harç ve vekalet ücretinin maktu olarak hüküm altına alınması gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru görülmemiştir....
İdarenin olanaklarının yetersiz kaldığı ve hizmeti bizzat yerine getirmediği durumlarda, bu ... için uygun teknik donanıma sahip gerçek veya tüzel kişilere ruhsatname verilmek suretiyle hizmetin kısmen bunlara gördürülmesi, yasadan kaynaklanan hak ve yetki tekelinin ortadan kalktığı anlamına gelmez. Diğer taraftan idarenin hizmeti hiç yerine getirmemesi, idare hukukunun "hizmet kusuru" kavramı çerçevesinde sorumluluğunun doğmasına yol açabilirse de bu durum herhangi bir şekilde su kullanan ve bu nedenle de zorunlu olarak atıksu üreten abonelerin izin almaksızın ve sözleşme imzalamaya yanaşmaksızın gelişi güzel atıksu boşaltmalarına ve hizmetin yerine getirilmediği gerekçesine dayanarak atıksu bedeli ödemekten kaçınmalarına hak vermez. O nedenle davalı idarenin anılan yerde kanalizasyon şebekesinin bulunmadığından bahisle davacının davasının tümden 2012/16956-23601 kabulüne karar verilmesi yanlıştır....
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, eğitim sözleşmesinden kaynaklı ücret iadesi talebine ilişkin olup, davacı, eldeki davayla davalı ile dört kurluk yabancı dil eğitimi için anlaştığını ancak ikinci kurun altı ay boyunca açılmadığını, hizmetin ayıplı şekilde ifa edildiğini iddia ederek sözleşmenin iptaliyle ödenen ücretin iadesini istemiş, davalı davanın reddini dilemiş, mahkemece, dvacının ücret iadesi talebinde haklı olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece, 25.10.2013 tarihli celsede taraflara esas hakkında beyanda bulunmak üzere iki haftalık kesin süre verilmiş ancak gerekli ihtarat yapılmamıştır. Bir sonraki 04.12.2013 tarihli celsede ise davalı vekilinin mazeretinin kabulüne karar verilmiş ancak aynı celse davanın kabulüne de karar verilmiştir....