Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir. İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur....
tazminat istemi yönünden; Dava konusu olay nedeniyle duyulan acı ve üzüntü ile orantılı olarak takdiren, davacılardan … için 5.000,00-TL, …için ise 15.000,00-TL manevi tazminatın davalı idarelerce davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin ise reddine karar verilmiştir....
, manevi tazminatın ise 5233 sayılı Kanun kapsamında yer almadığı gerekçesiyle reddi üzerine olay nedeniyle meydana gelen zararlarının hizmet kusuru, kusursuz sorumluluk ve sosyal risk ilkeleri uyarınca davalı idareler tarafından tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır....
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Dosyanın ve aynı olaya ilişkin diğer temyiz dosyalarının birlikte incelenmesinden; 13/03/2016 tarihinde Ankara Güvenpark’ta meydana gelen patlama nedeniyle zarara uğrayan davacı/davacılar tarafından, olayda davalı idarenin/idarelerin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülmüş, ancak İdare Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemesi tarafından olayda davalı idarenin/idarelerin hizmet kusuru bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Kurulumuzca, dava konusu olay öncelikle mezkur iddialar doğrultusunda değerlendirilmiştir. Dava konusu olayın bir terör olayı olduğu açık olmasına rağmen, bu terör olayında idarenin hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluğunun bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir....
C) Bölge İdare Mahkemesi Kararının, Davacının Manevi Tazminat İsteminin Kısmen Reddine İlişkin Kısmının İncelenmesi: Manevi tazminat, kişinin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlamaktadır....
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları doğrudan zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davaları olup, idarenin hukuki (mali/tazmin) sorumluluğunun yargı aracılığıyla belirlenip hüküm altına alınmasını sağlamaktadır. İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir. Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetimi yapılacağından, mahkemece, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat .... tarafından, davalı ... aleyhine 30/05/2012 gününde verilen dilekçe ile hizmet kusuru nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın yargı yolu nedeniyle reddine dair verilen 27/09/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 30/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Dosyanın ve aynı olaya ilişkin temyiz dosyalarının birlikte incelenmesinden; 10/10/2015 tarihinde Ankara Tren Garı’nda meydana gelen patlamalar nedeniyle zarara uğrayan davacılar tarafından, olayın engellenememesi ve sonrasında zararın büyümesi, kayıpların artması sonucunu doğuracak şekilde davalı idarenin/idarelerin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülmüş, ancak İdare Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemesi tarafından olayda davalı idarenin/idarelerin hizmet kusuru bulunmadığı sonucuna varılmış, davacılar tarafından dosyalarda bulunan olaya ilişkin bilgi ve belgelerin değerlendirilmediği iddiaları doğrultusunda olay öncesi, esnası ve sonrası süreç değerlendirilmiştir. Dava konusu olayın bir terör olayı olduğu açık olmasına rağmen, bu terör olayında idarenin hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluğunun bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir....
Kanun kapsamında değil, idarenin hizmet kusuru esasına göre genel hükümler çerçevesinde karşılanması gerektiği sonucuna varılmaktadır....
İdarenin hizmet kusuru oluşturacak hukuka aykırı işlemlerinden ilgililer için doğan zararların işlemi tesis eden idare tarafından karşılanması, Anayasa'nın 125. maddesinde yer alan kuralın ve hukuk devleti ilkesinin gereğidir. Nitekim idarenin hukuka aykırı işlem ve eylemlerinin hizmet kusuru oluşturacağı ve bu işlem ve eylemlerden doğan zararların, idare tarafından kusurlu sorumluluk esaslarına göre tazmin edileceği, Danıştay'ın öteden beri istikrarlı biçimde uygulanagelen içtihadıdır. Bu bağlamda, bir olayda idarenin kusurlu sorumluluğundan bahsedilebilmesi için, öncelikle ortada hizmet kusuru teşkil eden bir durumun varlığı gerekmektedir. İdari işlemlerden doğan zararların tazmin edilmesi amacıyla açılan tam yargı davalarında, idari işlemin hukuka aykırı olması ve bundan dolayı idari yargı yerince iptal edilmesi, idarenin hizmet kusurunun varlığını ortaya koymaktadır....