HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Dosyanın ve aynı olaya ilişkin temyiz dosyalarının birlikte incelenmesinden; 10/10/2015 tarihinde Ankara Tren Garı’nda meydana gelen patlamalar nedeniyle zarara uğrayan davacılar tarafından, olayın engellenememesi ve sonrasında zararın büyümesi, kayıpların artması sonucunu doğuracak şekilde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülmüş, ancak İdare Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemesi tarafından olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunmadığı sonucuna varılmış, davacıların dosyalarda bulunan olaya ilişkin bilgi ve belgelerin değerlendirilmediği, temyiz aşamasında da hizmet kusuruna ilişkin iddiaları devam ettiğinden Dairemizce öncelikle bu hususa ilişkin ve davacıların temyiz iddiaları doğrultusunda olay öncesi, olay esnası ve olay sonrası olarak süreç değerlendirilmiştir....
Dava, trafik kazası nedeniyle ödenen araç hasar bedelinin kusurlu taraftan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Dosyada mevcut kaza tespit tutanağından, davacıya kasko sigortası ile sigortalı aracın karayolunda gitmekte iken, yolda bulunan çukur nedeniyle hasarlandığı anlaşılmaktadır. Dava konusu olay, davalı ...'nün hizmet kusurundan kaynaklanmakta olup, Hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden, idare aleyhine tam yargı davasının idari yargı yerinde açılması gereklidir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınacağından, mahkemece, idari yargının görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek, yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir. Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir....
çalışan sosyal hizmet çalışanı maaşının birbirine yakın olduğundan 2015 yılı sosyal hizmet uzmanının maaşının tazminat hesabında esas alındığı belirtilmiştir....
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Dosyanın ve aynı olaya ilişkin temyiz dosyalarının birlikte incelenmesinden; 13/03/2016 tarihinde Ankara ili, Çankaya ilçesi, Kızılay semti, Güvenpark’ta meydana gelen patlama nedeniyle zarara uğrayan davacı/davacılar tarafından, olayda davalı idarenin / idarelerin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülmüş, ancak İdare Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemesi tarafından olayda davalı idarenin / idarelerin hizmet kusuru bulunmadığı sonucuna varılmış, davacılar tarafından dosyalarda bulunan olaya ilişkin bilgi ve belgelerin değerlendirilmediği ileri sürülerek temyiz aşamasında da hizmet kusuruna ilişkin iddialar tekrarlandığından, Dairemizce öncelikle bu hususa ilişkin olarak davacıların temyiz iddiaları doğrultusunda dava konusu olay değerlendirilmiştir. Dava konusu olayın bir terör olayı olduğu açık olmasına rağmen, bu terör olayında idarenin hizmet kusuru / kusursuz sorumluluğunun bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir....
Kabule göre de; Olayda kusuru bulunan ve Uyuşmazlık Mahkemesi kararı ile hizmet kusuru nedeniyle hakkında İdari Yargıda dava açılması gerekçesine dayalı tefrik kararı verilen davalı T.. M.. aleyhinde İdari Yargıda dava açıldığı takdirde dayanışmalı olarak sorumlu bulunan davalılar hakkında verilen hükmün tahsilde tekerrüre ve davacı yönünden sebepsiz zenginleşmeye yol açmaması için bu dava da verilen hükmün bu yön belirtilerek oluşturulması gerekirken bu konuda karar verilmemesi de kabul şekli bakımından doğru görülmemiştir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmektedir. O halde,davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan P.. B..na iadesine, 28/02/2012 günü oybirliği ile karar verildi....
Zarar ile idari eylem arasında nedensellik bağının kurulabildiği hallerde idare hukuku kuralları çerçevesinde öncelikle hizmet kusurunun bulunup, bulunmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkesine göre zararın tazmin edilip edilemiyeceğinin belirlenmesi gerekmektedir....
Dava dilekçesinde; davalı DMO’nde güvenlik görevlisi olan diğer davalı Cemal Metin’in davalı idareye ait ve nöbet süresinin bitiminde teslim edilmesi gereken silahla davacıların murisini öldürdüğü, davalı kurumun nöbet bitiminde silahın teslimini sağlamadığı, silahlı güvenlik görevlisi seçiminde kusurlu davrandığını beyan ederek tazminat isteminde bulunulmuştur. Davalı DMO bir kamu tüzel kişisidir. İşlem ve eylemleri kural olarak kamusal nitelik taşır. Davacılar da dava dilekçesinde idarenin hizmet kusurunun bulunduğunu iddia etmişlerdir. Bu açıklamalar karşısında, tazminat istemine konu olayın idarenin hizmet kusuru sonucu doğduğu ve hizmet ile ilgili bulunduğu kabul edilmelidir. İdare’nin hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince İdare’ye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir....
Davalı vekili, davacı tarafça hasar bedelinin tahsili talepli olarak açılan davanın hizmet kusuru sebebiyle meydana geldiği iddia edilen zararın tazminine yönelik olduğunu, idarelerin hizmet kusurlarından dolayı meydana gelecek maddi hasarların tam yargı davalarının konusu içerisine girdiğini ve tam yargı davalarının görülüp çözüme bağlandığı mercinin idare Mahkemeleri olduğunu, bu sebeple idari yargıda görülmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, adli yargının yargı yolu yönünden görevsiz bulunması nedeniyle dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
yapılacak ödemeler'' başlıklı 21. maddesinde anılan hallerde maddi zararların nasıl hesaplanıp karşılanacağının özel olarak düzenlendiği, bu düzenlemeyle, idarenin hizmet kusuru ya da kusursuz sorumluluğu bulunmayan terör olaylarında ödenebilecek maddi tazminat tutarının gösterildiği, genel hükümlere dayalı maddi tazminat isteminde bulunulmuş olsa dahi maddi tazminat hesabında 5233 sayılı Kanun'un uygulanması gerektiği açıktır....
Olayda hizmet kusuru bulunmamaktadır. Aracın işleteni, kusursuz sorumluluk ilkelerine göre, sürücünün kusuru oranında sorumludur. Araç sürücüsü de haksız fiil hükümlerine göre kusuru oranında zarardan sorumlu olacaktır. Bu durumda mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle sürücü hakkındaki davanın husumet, ... hakkındaki davanın yargı yolu nedeniyle reddine karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 07/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....