Buna göre, davacıların manevi olarak uğradıkları zararın sosyal risk ilkesi uyarınca tazmini gerekmekte ise de, hizmet kusuru ilkesi uyarınca manevi tazminata hükmedilmesine ilşkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurularının reddi yolundaki Bölge İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir. Temyize konu kararın, maddi tazminat isteminin kabulü yolundaki İdare Mahkemesi kararına karşı idarece yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin kısmının incelenmesi: Yukarıda belirtildiği üzere, zarara neden olan olayın terör eylemi olması, olayda idarenin kusuru ya da kusursuz sorumluluğunu gerektirecek bir neden olmaması sebebiyle maddi tazminat istemlerinin, sosyal risk ilkesinin kanunlaşmış hali olan 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirelerek tazmin edilmesi gerekmektedir....
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, el konulan aracın Devlet kayıtlarına güvenilerek alındığı, tasfiyesinin de Devlet tarafından yapılacağı, dolayısıyla araca el konulması nedeniyle ortaya çıkan zararın da Devlet tarafından karşılanması gerektiği, idarenin denetim eksikliği ve hareketsizliğinin de hizmet kusuru oluşturduğu, bundan kaynaklanan zararların da Anayasa’nın 125. maddesi uyarınca tazmin sorumluluğunun idareye ait olduğu, dava konusu olayda, davalı idarelerin hizmet kusuru sebebiyle sorumlu olduğu, ancak aksi düşünülse bile kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca zararlarının tazmini gerektiği ileri sürülerek İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir....
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı idarenin yol bakım ve onarım çalışmaları sırasında kepçe ile davacıya ait kabloların hasarlanmasına sebebiyet vermesi nedeniyle 4.347,14 TL zarar bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı cevabında, hizmet kusuru nedeniyle açılan davaların idari yargıda görülmesi gerektiğini beyan etmiştir. Mahkemece; davalı idarenin yol bakım ve onarımı görevini ifa ettiği sırada hizmet kusuru sonucu meydana gelen zararın tazmini davasının idari yargıda görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiştir. Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir....
Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmeliğin, ''Yaralanma, engelli hale gelme ve ölüm hallerinde yapılacak ödemeler'' başlıklı 21. maddesinde anılan hallerde maddi zararların nasıl hesaplanıp karşılanacağının özel olarak düzenlendiği, bu düzenlemeyle, idarenin hizmet kusuru ya da kusursuz sorumluluğu bulunmayan terör olaylarında ödenebilecek maddi tazminat tutarının gösterildiği, genel hükümlere dayalı maddi tazminat isteminde bulunulmuş olsa dahi maddi tazminat hesabında 5233 sayılı Kanun'un uygulanması gerektiği açıktır....
Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır. Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davacının kasko poliçesi ile sigortaladığı aracın, davalının bakım ve onarımından sorumlu olduğu yol üzerinde bulunan çukur nedeniyle kaza yapıp hasar gördüğünü, davalının hizmet, bakım ve onarım kusuru nedeniyle zarardan sorumlu olduğunu, sigortalılarına 10.000,00 TL. hasar bedeli ödediklerini belirterek bu bedelin ödeme tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir....
Davacı dava dilekçesinde, davalı Alanyurt Belediye Başkanlığı’nın hatalı imar uygulaması nedeniyle zarar oluştuğunu ileri sürdüğüne göre davalı idarenin hizmet kusuruna dayanmaktadır. İmar uygulaması yapmak, belediyelere verilen kamu görevleri arasında olup bu görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi hizmet kusuru niteliğindedir. İdarenin hizmet kusuru nedeniyle uğranılan zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince ilgili idareye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup açıkça veya hiç ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddedilmesi gerekirken, işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir....
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir. İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır....
yapılacak ödemeler'' başlıklı 21. maddesinde anılan hallerde maddi zararların nasıl hesaplanıp karşılanacağının özel olarak düzenlendiği, bu düzenlemeyle, idarenin hizmet kusuru ya da kusursuz sorumluluğu bulunmayan terör olaylarında ödenebilecek maddi tazminat tutarının gösterildiği, genel hükümlere dayalı maddi tazminat isteminde bulunulmuş olsa dahi maddi tazminat hesabında 5233 sayılı Kanun'un uygulanması gerektiği açıktır....
Bu durumda, isnat edilen eylemi gerçekleştirdiği iddia edilen kişinin (davalının) kamu görevlisi olup olmadığı, eylemin kişisel kusur mu veya görevden kaynaklanan hizmet kusuru mu olduğu tartışılmalıdır. Eylemin kamu görevlilerinin görevlerini yaparlarken işledikleri kusurlardan kaynaklandığı anlaşılır ise dava husumet nedeniyle reddedilmelidir. Nitekim idari yargıda gerçek kişiler aleyhine dava açılamaz. Somut olayda davacıların, davalının BİMER’e yaptığı şikâyet başvurusunda kişilik haklarına saldırı oluşturacak ifadeler kullandığını iddia ettikleri, davalının dava konusu şikâyet dilekçesinin sonunda Uşak İl Defterdarı olduğunu yazdığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, gerekçe kısmında davacıların kamu görevlisi oldukları hususu tartışılarak, davanın yargı yolu nedeniyle reddedilmesi doğru değildir. Bu davada tartışılması gereken, davalının kamu görevlisi olup olmadığı, iddia edilen eylemin hizmet kusurundan kaynaklanıp kaynaklanmadığı konularıdır....