Başkanlığının temyizine gelince: Davacı, davalı ... başkanlığını yaya kaldırımının esnaf tarafından işgaline göz yumup yayaların taşıt yolunu kullanmak zorunda bırakılmaları nedeniyle hizmet kusuru bulunduğu iddiasıyla davalı göstermiştir. Hizmet kusuru nedeniyle uğranılan zararların giderimi için açılan davaların incelenme yeri idari yargı olup dava dilekçesinin davalı ... yönünden yargı yolu bakımından reddine karar verilmelidir. Mahkemenin bu yönü gözetmeden belediye başkanlığı yönünden işin esasını incelemesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenle davalı ... yararına ve (3) nolu bentte gösterilen nedenle davalı ... yararına BOZULMASINA; davacının tüm ve davalı ...'...
Zarar gören kişinin hizmetten yararlanan durumunda olduğu ve hizmetin riskli bir nitelik taşıdığı sağlık hizmetinde, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için; zararın, idarenin hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir. Öte yandan, manevi zararın varlığı, sadece şeref, haysiyet ve onur kırıcı işlem ve eylemlere maruz kalmış ya da kişilerin vücut bütünlüğünün ihlal edilmiş olmasına, ölüm nedeniyle ağır bir elem, üzüntü duyulması şartına bağlı olmayıp; idarenin yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetini gereği gibi eksiksiz olarak sunamaması nedeniyle ilgililerin yeterli hizmet alamamalarından dolayı üzüntü ve sıkıntı duymaları da manevi zararın varlığı ve manevi tazminatın hükmedilmesi için yeterli bulunmaktadır. Manevi tazminat, mal varlığında meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı değil, manevi tatmin aracıdır. Olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar....
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Dosyanın ve aynı olaya ilişkin temyiz dosyalarının birlikte incelenmesinden; 10/10/2015 tarihinde Ankara Tren Garı’nda meydana gelen patlamalar nedeniyle zarara uğrayan davacı tarafından, olayın engellenememesi ve sonrasında zararın büyümesi, kayıpların artması sonucunu doğuracak şekilde davalı idarenin/idarelerin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülmüş, ancak İdare Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemesi tarafından olayda davalı idarenin/idarelerin hizmet kusuru bulunmadığı sonucuna varıldığından, Kurulumuzca öncelikle olay öncesi, esnası ve sonrası süreç değerlendirilmiştir. Dava konusu olayın bir terör olayı olduğu açık olmasına rağmen, bu terör olayında idarenin hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluğunun bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir....
Davalı vekili, davanın hizmet kusurundan kaynaklandığını ileri sürerek yargı yolu itirazında bulunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 285.708 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, trafik kazasında zarar gören üçüncü kişilere ödeme yapan davacı ... şirketinin, ödediği tazminatın olayda hizmet kusuru olduğunu iddia ettiği davalı idareden rücuen tahsili istemine ilişkindir. Bir kamu hizmeti görmekle yükümlü davalı idareye 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasası’nın 7/a maddesinde karayollarında mal ve can güvenliği yönünden gerekli önlemleri almak ve aldırma görevleri verilmiş bulunmaktadır. Bu görevin 2918 sayılı Yasada verilmiş olması bunun ihlali nedeniyle oluşacak zarardan dolayı idarenin özel hukuk hükümlerine tabi olacağı sonucunu doğuramaz....
bu istemin yerinde görülmediği, manevi tazminat istemi yönünden ise, davacı küçüğün asli kusuru idarenin tali kusuruyla meydana gelen yaralanmada müterafik kusur bulunsa da davalı idarenin yürüttüğü hizmet sebebiyle diğer davacıların oğlu olan davacı ...'...
yapılacak ödemeler'' başlıklı 21. maddesinde anılan hallerde maddi zararların nasıl hesaplanıp karşılanacağının özel olarak düzenlendiği, bu düzenlemeyle, idarenin hizmet kusuru ya da kusursuz sorumluluğu bulunmayan terör olaylarında ödenebilecek maddi tazminat tutarının gösterildiği, genel hükümlere dayalı maddi tazminat isteminde bulunulmuş olsa dahi maddi tazminat hesabında 5233 sayılı Kanun'un uygulanması gerektiği açıktır....
< Emniyet Müdürlüğü atış poligonunda poligon amiri olan davacının, atış poligonunda çıkan yangında yanarak yaralandığını, yüzü ve ellerinin doğal görünümünün bozulduğunu ileri sürerek duyduğu acı ve üzüntü nedeniyle 10.000.000 lira manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsili istemiyle açtığı dava sonucunda; İdare Mahkemesince davacının yanarak yaralanmasına neden olan Yangın olayın da idarenin hizmet kusuru ve tazmin sorumluluğu bulunduğu bundan dolayı davacının yanarak yaralanması sonucu duyduğu acı ve elemin ömür boyu duyacağı sıkıntının karşılığı olarak manevi tazminat ödenmesi gerektiği gerekçeleriyle 500.000 lira manevi tazminata hükmedilmiş, tazminata faiz yürütülmesine yer olmadığına karar verilmiştir....
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Dosyanın ve aynı olaya ilişkin temyiz dosyalarının birlikte incelenmesinden; 10/10/2015 tarihinde Ankara Tren Garı’nda meydana gelen patlamalar nedeniyle zarara uğrayan davacı tarafından, olayın engellenememesi ve sonrasında zararın büyümesi, kayıpların artması sonucunu doğuracak şekilde davalı idarenin/idarelerin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülmüş, ancak İdare Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemesi tarafından olayda davalı idarenin/idarelerin hizmet kusuru bulunmadığı sonucuna varıldığından, Kurulumuzca öncelikle olay öncesi, esnası ve sonrası süreç değerlendirilmiştir. Dava konusu olayın bir terör olayı olduğu açık olmasına rağmen, bu terör olayında idarenin hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluğunun bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir....
Bununla birlikte, tanı, teşhis ve tedavide hizmet kusuru olup olmadığı hususu tıbbi kayıt eksikliği sebebiyle kesin olarak denetlenemediğinden, bu yöndeki hizmet kusuru iddiasının net olarak ortaya konulamadığı, hastadan kaynaklı bir nedenle de teşhisin konulması aşamasında eksiklik yapılmış olabileceği (tahlili beklemeden hastaneyi terk iddiası) ihtimali de söz konusu olduğundan bu durumun hükmedilecek manevi tazminat miktarını etkileyeceği göz önüne alınarak olayın şekli, ifadeler arası çelişki, çelişkinin tıbbi kayıt eksikliği nedeniyle giderilememesi dikkate alınmak suretiyle hakkaniyetli ve makul bir manevi tazminatın ödenmesine hükmedilmesi suretiyle manevi zararın karşılanması gerekmektedir. Bu itibarla, manevi tazminatın amaç ve niteliği dikkate alınarak hükmedilecek manevi tazminat miktarının yeniden belirlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. KARAR SONUCU : Açıklanan nedenlerle; 1....
Mahkemece, davanın hizmet kusuruna dayalı olduğu, idari yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle yargı yolu bakımından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....