Bu halde dava konusu olayda olduğu üzere, genel hükümler kapsamında açılan davanın talep gereği olayda hizmet kusuru, kusursuz sorumluluk hali de olmadığı tespit edilirse sosyal riskten incelenmesi hukuka uygundur. Ancak maddi tazminatın hesaplanması noktasında; idare mahkemelerince genel hükümler sosyal riske dayanılması halinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve aktüerya hesabı ile idarenin tam kusurlu kabul edilerek maddi tazminatların hesaplandığı görülmüştür. Bu durumda terör olaylarında, sosyal riske dayalı olarak incelenen dosyalarda, tazminat hesabının hizmet kusuru hukuki gerekçesinin hesaplama yöntemiyle karşılanması hali ortaya çıkmaktadır. Sosyal risk ilkesinin idarenin herhangi bir kusuru bulunmayan, davacınında toplumun bir ferdi olarak zararlarının karşılandığı dosyalarda uygulanmasına rağmen tazminatın hizmet kusuru hesaplama yöntemiyle karşılanmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu açıktır....
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, yani zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir. İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir. İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır....
yapılacak ödemeler'' başlıklı 21. maddesinde anılan hallerde maddi zararların nasıl hesaplanıp karşılanacağının özel olarak düzenlendiği, bu düzenlemeyle, idarenin hizmet kusuru ya da kusursuz sorumluluğu bulunmayan terör olaylarında ödenebilecek maddi tazminat tutarının gösterildiği, genel hükümlere dayalı maddi tazminat isteminde bulunulmuş olsa dahi maddi tazminat hesabında 5233 sayılı Kanun'un uygulanması gerektiği açıktır....
İdare, kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup, idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir. İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru, hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Tazminat hukukunda asıl olan, ortaya çıkan zarar ile idari faaliyet arasında nedensellik bağının bulunması olup, hizmet kusuru nedeniyle idarenin sorumluluğuna gidebilmek için ortaya çıkan zarar ile idari faaliyet arasında nedensellik bağının bulunması şarttır....
, İdare Mahkemesi kararının manevi tazminata ilişkin kısmının incelenmesinde; 10/10/2015 tarihinde Ankara Tren Garı önünde meydana gelen patlama neticesinde …'in hayatını kaybetmesi nedeniyle, olay nedeniyle duyulan acı, üzüntü ve ruhsal sıkıntının giderilmesi için anne … için 30.000,00 TL, baba … için 30.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir....
yapılacak ödemeler'' başlıklı 21. maddesinde anılan hallerde maddi zararların nasıl hesaplanıp karşılanacağının özel olarak düzenlendiği, bu düzenlemeyle, idarenin hizmet kusuru ya da kusursuz sorumluluğu bulunmayan terör olaylarında ödenebilecek maddi tazminat tutarının gösterildiği, genel hükümlere dayalı maddi tazminat isteminde bulunulmuş olsa dahi maddi tazminat hesabında 5233 sayılı Kanun'un uygulanması gerektiği açıktır....
Davacı, davalı Sivas Belediye Başkanlığını hizmet kusuru nedeniyle dava etmiştir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan belediyeler, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu tüzelkişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re'sen) dikkate alınması zorunludur. (Yargıtay 17. H.D.'nin 30/05/2019 tarih, 2016/14255 Esas, 2019/7052 Karar sayılı ilamı) Yine; davacı, davalı belediyeyi hizmet kusuru nedeniyle dava etmiştir....
kaynaklanan hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının ortaya konulması ve var ise hasım mevkiine alınması suretiyle DSİ Genel Müdürlüğüne ise; baraj kapaklarının açılması nedeniyle hizmet kusurunun araştırılması sonrasında, davalı idarelerin hizmet kusuru ile davacının iskan ve yapı ruhsatı ile işyeri açma ve çalışma ruhsatının mevcut olup olmamasına göre belirlenecek kusur durumlarının birlikte değerlendirilerek bulunacak kusur oranları çerçevesinde ve gerçek zararın tespitinden, (sigorta primlerinin zarar miktarından mahsubundan) sonra bir karar verilmesi gerekmektedir....
TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, olayda hizmet kusuru bulunduğu, hükmedilen manevi tazminat tutarının yetersiz olduğu, hükmedilen maddi ve manevi tazminatın yasal faiz başlangıç tarihlerinin hatalı olduğu iddialarıyla kararın aleyhe olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir. Davalı İçişleri Bakanlığı tarafından, maddi tazminat hesabında muhtemel yaşam sürelerinin belirlenmesinde PMF 1931 tablosunun esas alınması gerektiği, maddi tazminat hesabında Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından olay nedeniyle davacıya bağlanan gelirlerin yarar olarak indirilmediği, davacıya geçici iş göremezlik ödemesi yapılıp yapılmadığı araştırılmadan karar verildiği, olayda hizmet kusuru bulunmadığı, hükmedilen manevi tazminat tutarının yüksek olduğu, ilk derece mahkemesince nihai karar verildikten sonra Bölge İdare Mahkemesinde miktar artırım talebinde bulunulamayacağı iddialarıyla kararın aleyhlerine olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir....
Açılan bu dava sonucunda, İdare Mahkemesi tarafından, olayda, davalı idareye yüklenebilecek bir hizmet kusuru bulunmamakla birlikte, uğranılan zararın kusursuz sorumluluk esasları uyarınca tazmini gerektiği, davalı idarece 2330 sayılı Kanun uyarınca ödenen nakti tazminat ile T.C. Emekli Sandığı Kanunu uyarınca bağlanan vazife malullüğü aylığı ile maddi zararın karşılanmış olduğu, davacıların eş ve babası olan murislerinin ölümü nedeniyle duydukları acı ve üzüntünün kısmen de olsa giderilmesi için manevi tazminat isteminin yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın maddi tazminat istemine yönelik bölümünün reddi, davacılardan eş için 20.000.000 lira, çocuk için 10.000.000 lira manevi tazminatın davalıdan alınarak davacılara verilmesine ve fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir. Taraflar, anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedirler....