5233 sayılı Kanun ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılmış olan Yönetmelik hükümleri kapsamında değil, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedeni olan hizmet kusuru ilkesi gereğince davalı idarelerce karşılanması gerektiği; davacının, davalı idarelerin hizmet kusuru sonucu gerçekleşen patlamalarda yaralanarak sürekli engelli hale geldiği sağlık raporuyla ortaya konulduğundan, bu doğrultuda davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak talep etmiş olduğu maddi tazminatın hangi zararlara ilişkin olduğu, bu zararlar yönünden davacıya yapılmış ödemeler bulunup bulunmadığı tespit edilerek, tazminat hukukunun genel ilkelerine göre bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle belirlenmesi ve olayda hizmet kusuru bulunan davalı idarelerce tazmin edilmesi gerektiği, bu nedenle davacının maddi tazminat isteminin reddi yolundaki kararda hukuka uyarlık bulunmadığı; İdare Mahkemesince malüliyet oranı %28 olan davacı lehine 25.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği, Danıştay Onuncu Dairesince,...
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir. İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur....
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir. Ayrıca, zarara uğrayanın zararın doğumuna veya zararın artmasına yardım (etki) etmesi olarak tanımlanan müterafik (ortak) kusurun bulunduğu hallerde hükmedilecek tazminat miktarı, müterafik kusur oranında azaltılmalıdır....
nın Manevi Tazminat İsteminin Kısmen Kabulü, Kısmen Reddi Yolundaki Kısmına Yönelik Tarafların İstinaf Başvurularının Reddine İlişkin Kısmının İncelenmesi: Terör eylemi sonucu maddi bir zararın ortaya çıkması durumunda, öncelikle söz konusu olayın meydana gelmesinde idarelere atfı kabil bir hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk hallerinin bulunup bulunmadığının araştırılması, idarenin gerek hizmet kusuru gerekse kusursuz sorumluluk hallerinin olayda bulunmaması durumunda 5233 sayılı Kanun kapsamında gerekli inceleme ve araştırma yapılarak karar verilmesi gerekmektedir....
5233 sayılı Kanun'un uygulanacağı ve Kanun'un 9. maddesi ile Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmeliğin, ''Yaralanma, engelli hale gelme ve ölüm hallerinde yapılacak ödemeler'' başlıklı 21. maddesinde anılan hallerde maddi zararların nasıl hesaplanıp karşılanacağının özel olarak düzenlendiği, bu düzenlemeyle, idarenin hizmet kusuru ya da kusursuz sorumluluğu bulunmayan terör olaylarında ödenebilecek maddi tazminat tutarının gösterildiği, genel hükümlere dayalı maddi tazminat isteminde bulunulmuş olsa dahi maddi tazminat hesabında 5233 sayılı Kanun'un uygulanması gerektiği açıktır....
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir....
İdare Mahkemesince; somut olayda, idare ajanı için açılan ceza davasının basit yaralama olarak nitelendirildiği, davacılar için 3 gün iş göremezlik raporu alındığı; olayın davacıların ve eşlerinin manevi dünyası üzerinde olumsuz bir etki yarattığı; davacıların fizik dünyası ve vücut tamlığına yönelik olarak da kasıtlı bir eylemle tecavüz edildiği; bu tecavüzün suç düzeyinde olan bir eylem niteliğinde olduğu, dolayısıyla idarenin bir ajanının suç düzeyindeki bir eyleminden hizmet kusuru nedeniyle sorumlu olduğu, olayın güvenlik kamu hizmeti sırasında meydana geldiği de düşünüldüğünde idarenin hizmet kusuru işlediği sonucuna ulaşıldığı, tazminat miktarı belirlenirken idari eylem ve bu eylemin kişi üzerinde meydana getirdiği sonuç ile tazminat miktarı arasında ölçülü bir oranın kurulması gerektiğinden davacılar tarafından talep edilen manevi tazminat miktarının kısmen kabul edilmesi gerektiği, davacıların maddi tazminat...
, davacı tarafın maddi tazminat isteminin yerinde bulunmadığı, manevi tazminat istemleri yönünden; terör olayları nedeniyle meydana gelen ve sosyal risk ilkesi kapsamında bulunup 5233 sayılı Kanun uyarınca karşılanmayan ilgililerin ileri sürdükleri manevi zarara bağlı tazminat taleplerine ilişkin uyuşmazlıklarda, idare hukukunun tazminata ilişkin ilke ve kuralları çerçevesinde 2577 sayılı Kanun'un öngördüğü usullere tabi olarak manevi tazminat ödenip ödenmeyeceğine ilişkin yargısal incelemenin yapılması gerektiği, dava konusu uyuşmazlıkta, tazminat istemine konu olan terör olayının meydana geliş şekli ve davacılardan … 'ın bu olay sebebiyle genç yaşta malul olması göz önüne alındığında, davacılardan … 'a 50.000,00 TL, kızlarının yaşadığı elem ve ızdıraba tanık olan ve aynı üzüntüyü paylaşan davacılardan anne … 'a 10.000,00 TL, baba … 'a 10.000,00 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne, kısmen reddine, maddi tazminat...
Bu halde dava konusu olayda olduğu üzere, genel hükümler kapsamında açılan davanın talep gereği olayda hizmet kusuru, kusursuz sorumluluk hali de olmadığı tespit edilirse sosyal riskten incelenmesi hukuka uygundur. İdare mahkemesi kararında maddi tazminata ilişkin hesaplamanın 5233 sayılı Kanun kapsamında yapıldığı ifade edilse de bilirkişi raporunda idarenin kusurlu olduğundan hareketle davacının maddi tazminat talebi hakkında hesaplama yapılmıştır. Bu durumda terör olaylarında, sosyal riske dayalı olarak incelenen dosyalarda, tazminat hesabının hizmet kusuru hukuki gerekçesinin hesaplama yöntemiyle karşılanması hali ortaya çıkmaktadır. Sosyal risk ilkesinin idarenin herhangi bir kusuru bulunmayan, davacınında toplumun bir ferdi olarak zararlarının karşılandığı dosyalarda uygulanmasına rağmen tazminatın hizmet kusuru hesaplama yöntemiyle karşılanmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu açıktır....
hali olan 5233 sayılı Kanun'un uygulanacağı ve Kanun'un 9. maddesi ile Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmeliğin, ''Yaralanma, engelli hale gelme ve ölüm hallerinde yapılacak ödemeler'' başlıklı 21. maddesinde anılan hallerde maddi zararların nasıl hesaplanıp karşılanacağının özel olarak düzenlendiği, bu düzenlemeyle, idarenin hizmet kusuru ya da kusursuz sorumluluğu bulunmayan terör olaylarında ödenebilecek maddi tazminat tutarının gösterildiği, genel hükümlere dayalı maddi tazminat isteminde bulunulmuş olsa dahi maddi tazminat hesabında 5233 sayılı Kanun'un uygulanması gerektiği açıktır....