Sosyal risk ilkesinin idarenin herhangi bir kusuru bulunmayan, davacınında toplumun bir ferdi olarak zararlarının karşılandığı dosyalarda uygulanmasına rağmen tazminatın hizmet kusuru hesaplama yöntemiyle karşılanmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu açıktır. Bu dosyalarda maddi tazminat hesaplamasında; sosyal risk ilkesine uygun olarak tazminat ve sorumluluk dengesi sağlanması açısından hesabın % 50'sinin kabul edilmesinin hem davacı ve davalı yönünden adil, hem de hukuki gerekçeye uygun bir çözüm olduğu düşünülmektedir. Bu nedenlerle Bölge İdare Mahkemesi kararının maddi tazminatın hukuki gerekçesi ve hesaplaması açısından; hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu bozulması gerektiği, manevi tazminat yönünden onanması gerektiği düşünülmektedir....
Bu durumda toplumsal güvenlik yönünden gerekli olduğu saptanmasına rağmen akıl hastası ilgilinin tıbbi kontrol altında tutulmasını sağlayamayan davalı idarelerin, akıl hastası kişinin tabancayla rasgeleateş etmesi sonucu davacının yaralanması olayında, ağır hizmet kusurları bulunmaktadır. Dolayısıyla olayda, temyizen incelenen kararda belirtildiği gibi kusursuz sorumluluk esasına göre değil, fakat ağır hizmet kusuru nedeniyle davalı idarelerin tazmin sorumluluğu bulunduğunun kabulü gerekir. Olay nedeniyle davacı, maddi bir tazminat isteminde bulunmayıp, manevi tazminat istemektedir. Manevi tazminatın manevi tatmin aracı olma niteliği itibariyle, temyizen incelenen kararda, davacının olaydan dolayı duyduğu elem ve ızdırabın kısmen de olsa giderilmesi amacıyla 1.000.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi, manevi tazminata yasal faiz işletilmemesi yerinde görülmektedir....
YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Garı önünde meydana gelen patlamada yaralanan davacı tarafından, patlamanın yaşanmasında idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek yaşadığı manevi yıkım ve oluşan zararının karşılığı olarak maddi ve manevi tazminat talebi ile yapılan başvurunun zımnen reddine yönelik işlemin iptali ile 500.000,00 TL manevi tazminat ile 35.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesine karar verilmesi istenilmiştir....
Olayda, zimmetli silahıyla birlikte bağlı olduğu Komutanlıktan firar eden piyade er ...üzerinde denetim ve gözetim yükümlülüğü olan davalı idarenin bu yükümlülüğünü yerine getirmeyerek hizmet kusuru işlediği ve bu nedenle davacıların uğradığı zarardan sorumlu olduğu açık ise de; davacılar tarafından 50.000,00 TL manevi tazminat istemiyle olayın faili ... ile hasım gösterilerek Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dava sonucunda ...yönünden davanın kabul edildiği, yönünden ise davanın görev yönünden reddi üzerine husumetiyle yine 50.000,00 TL manevi tazminat istemiyle bakılan davanın açıldığı görülmektedir. Bu durumda, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davada davacıların manevi tazminat talebinin tamamının kabul edilmesi karşısında, yönünden davanın görev yönünden reddi üzerine aynı taleple İdare Mahkemesinde açılan işbu davanın kabulünün mükerrer ödemeye yol açacak olması nedeniyle davanın kabulü yönünde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır....
(X)-KARŞI OY : İdare Mahkemesince, meydana gelen zarardan davalılardan DSİ Genel Müdürlüğü'nün taşkına karşı önlem almamasının hizmet kusuru teşkil ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verildiği görülmekte ise de; kararda davalı idarenin hizmet kusuruna ilişkin somut ve açıklayıcı bir unsura yer verilmediği, hizmet kusurunun nereden kaynaklandığının gerekçelendirilmediği görülmektedir....
İdare kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup, idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir. İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru, hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Tazminat hukukunda asıl olan, ortaya çıkan zarar ile idari faaliyet arasında nedensellik bağının bulunması olup, hizmet kusuru nedeniyle idarenin sorumluluğuna gidebilmek için ortaya çıkan zarar ile idari faaliyet arasında nedensellik bağının bulunması şarttır....
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile 12.166,50 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın 30.05.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı, davalı ...'nü hizmet kusuru nedeniyle dava etmiştir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan idareler, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler....
(X) KARŞI OY: Davacılar tarafından, 10/10/2015 tarihinde Ankara Garında meydana gelen patlamalar nedeniyle maddi tazminat istemli dava açılmıştır. Daire kararında; her ne kadar olayda idarenin hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk hallerinden birinin bulunmadığı gerekçesine yer verilmişse de, sosyal risk ilkesinin kusursuz sorumluluğun hallerinden biri olduğu ayrık görüşüyle ve temyize konu maddi tazminat talebinin sosyal risk ilkesinin yasalaşmış hali olan 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiği görüşüyle Daire kararı gerekçesine belirtilen yönden katılmıyorum. (XX) KARŞI OY : 10 Ekim 2015 günü Ankara Garında düzenlenen miting öncesinde terör saldırısı sonucu yakınları vefat eden davacılar tarafından uğradıkları zararların tazmini amacıyla maddi tazminat davası açılmış bulunmaktadır....
olarak görev yaptığını, davalının da aynı üniversitede akademisyen olduğunu, davalının kendisini şikâyet etmesi nedeniyle hakkında idari soruşturma başlatıldığını, davalının asılsız ithamları nedeni ile görevinden istifa ettiğini, davalının şikayetinin hak arama özgürlüğünün sınırlarını aştığını belirterek, uğradığı manevi zararın giderilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, tarafların kamu görevlisi oldukları, davalının görevi sırasında yaptığı eylem ile kusurlu davrandığı,memurlar ve kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurdan doğan tazminat davalarının ancak idare aleyhine açılabileceği gerekçesiyle davanın husumet yönünden reddine karar verilmiştir. Kural olarak kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken verdikleri zararlar hizmet kusuruna ilişkindir. Hizmet kusuruna dayanan tazminat istemlerinin de, idari yargı yerinde ve idareye karşı yöneltilmesi gerekir (Anayasa m.129/5, 657 sayılı Yasa m.13)....
Olayda hizmet kusuru bulunmamaktadır. Aracın işleteni, kusursuz sorumluluk ilkelerine göre oluşan zarardan, sürücünün kusuru oranında sorumludur. Araç sürücüsü de haksız fiil hükümlerine göre kusuru oranında zarardan sorumlu olacaktır. Bu durumda mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle sürücü hakkındaki davanın husumet, İçişleri Bakanlığı hakkındaki davanın yargı yolu nedeniyle reddine karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 27/09/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....