WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

tarafından açılan menfi tespit davasını dava şartı kapsamında olmadığının kabul edilmesinin hakkaniyete, eşitliğe ve evrensel hukuk prensiplerine aykırı olduğu, ayrıca 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 72 nci maddesinin altıncı fıkrasındaki düzenleme dikkate alındığında menfi tespit davası açıldıktan sonra, borçlu icra tehdidi altında borcu ödemek zorunda kalırsa, menfi tespit davasına aynı dosya üzerinden ve kendiliğinden istirdat davası olarak devam edileceği, menfi tespit davasının bir nevi alacak davasına dönüşeceği, alacak davasının da dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğu, bu durumda eldeki dava menfi tespit davası olarak devam ederken yargılamaya devam edip, istirdat davasına dönüşünce bu dava alacak davasıdır ve dava şartı kapsamındadır demenin hukuk güvenliğini ortadan kaldıracağı, bu nedenle de menfi tespit davalarının da dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü gerektiği, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun (6325 sayılı...

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece davanın tarafları ve dava dışı kişiler arasında biri İngiltere'de , diğeri Türkiyede mukim 2 ayrı şirketin hisse devrinin kararlaştırıldığı,hisse devir sözleşmeleri ile söz konusu hisseler devredilmiş ise de TTK 521 maddesindeki şartlar sağlanmadığından davalı tarafça açılan davada pay devrinin şirkete karşı hüküm ifade edebilmesi için TTK 520 maddesindeki ortakların 3/4 ünün olurunun gerekmesi nedeni ile devir şartlarının gerçekleşmediğinden tespit davasının reddine karar verilmesi ve kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiği, bu durumda pay devrinin ortada kaldığı gibi buna bağlı olarak karşı tarafın daha önceden yaptığı ödemeleri iade hakkının doğduğu, sözleşmeye göre uyuşmazlığın diğer yönünü oluşturan yurt dışında mukim şirketin hisse devrinin gerçekleştiğini, taraflar arasında kararlaştırılmış bulunan 130.450-GBP bedelin her iki şirketteki mevcut hisseler için kararlaştırıldığı dikkate alınarak ve ödenen bedel 150.000-TL lik bedelin sözleşme ve...

      Davalı vekili, davacı şirketin hem eski ortaklarının hem de yeni ortaklarının davalıdan şirket hissesi verme vaadi ile nakit paralar aldığını, davalının davacı şirkette %46 oranında hisse sahibi olması gerektiğini, davalı tarafından verilen paralara karşılık bononun düzenlendiğini, hisse devri yapılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince; iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davacı aleyhine kambiyo senedine dayalı olarak takip başlatıldığı, davacı tarafından hazırlanan yemin metni gereğince davalının yemini eda ettiği, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacının 11/11/2008 tarih ve 18208 yevmiye nolu hisse devir sözleşmesi ile hissesinin tamamının davalı T3 devrettiği, anonim şirketlerde çıplak payların devrinin adi yazılı sözleşme ile yapılması ve sözleşmenin alacağın temliki hükmünde olmasının yeterli olduğu, anonim şirketlerde hisse devrinin tescile tabi olmadığı, devrinin yazılı olmasının gerekli olduğu hisse devir sözleşmesinin noterde yapıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne, T5 ki 200 adet hissesini 11/11/2008 tarihi itibariyle davalı T3 devrettiğinin ve yönetim kurulundan ayrıldığının tespiti ile ticaret sicile tescil ve ilanına karar verimiştir....

        ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2016/569 Esas KARAR NO : 2021/1063 DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 06/05/2016 KARAR TARİHİ : 12/10/2021 Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ......

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki muvazaalı işlemin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, müvekkili ile davalı ... arasında boşanma davası olduğunu, bu aşamada müvekkilinden mal kaçırma amacı ile davalı ...'ın ... Tekstil ...AŞ'deki hisselerini babası ... ve kızkardeşi...'e devrettiğini belirterek, muvazaalı olarak yapılan hisse devrinin iptalini istemiştir. Davalılar vekili, hisse devrinin boşanma davasından önce olduğunu, muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

            İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, icra takip dosyası ve tüm dosya kapsamına göre, her ne kadar menfi tespit davası olarak davacı taraf nitelendirme yaparak menfi tespit istemi ile birlikte istirdat isteminde bulunmuş ise de takip dosyasının yazı cevabına göre davaya konu alacağın dava öncesinde tamamı ödenmiş olup haricen tahsil beyanında bulunduğu, dava tarihinde davacının borcununda kalmadığı, buna göre istemin istirdat istemi olarak değerlendirilmesi gerektiği ve arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği sonuç ve kanaatine varılarak davanın 6100 sayılı HMK 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur....

              tasdik edilmiş devir sözleşmeleri ile devre muvafakat edildiğini gösteren ortaklar kurulu kararının, noter tasdikli bir örneğinin ticaret sicili memurluğuna verilmesi gerekiyor (ttk md.519). böyle bir muvafakat belgesi düzenlenmemiş ve kesinlikle ticaret siciline sunulmadığı, devir hukuki sürecinin tamamlanmış olup olmadığını incelemesi gerektiği, limited şirket hisse devrinin yasal dayanaklarının hiç birisinin mahkemenin red kararı ile koruduğu hisse devri işleminde söz konusu olmadığı zira mahkeme dava konusu şirket hisse devrinin iptaline ilişkin davayı incelerken HMK uyarınca ticari davalarda belge ile iddia ve savunma esas iken söz konusu hisse devrinin safahati ile nasıl gerçekleştiğine ait hiç bir inceleme yapmadığı, ticaret sicilinde ki devir işlemlerinin celbine bile gerek görmediği ve usule aykırı olarak sadece davalı tanıkları üzerine bir karar tanzim ettiği, eksik inceleme olduğu, yine davalı yanın kendi iddia ve savunmalarında açıkça kamu alacaklarından kaçmak amacı ile hisse...

                İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, TTK 595.maddesinde belirtilen şartların yerine getirildiği, ortaklar kurulu kararı ile davacının paylarını devrederek ortaklıktan ayrılmasına karar verildiği, noterden onaylı hisse devir sözleşmesinin yapıldığı, feri müdahilin iddialarının yazılı delille ispatının gerektiği, hisse devrinin iptali ile ilgili herhangi bir işlem yapılmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....

                Mahkemece, davalı Kurumun, davacının ortağı olduğu limited şirketin.... ayları arası prim borçlarından dolayı, davacıya tebliğ edilen ödeme emrinin ve takibin, davacının şirketteki hisselerini devretmesi nedeniyle iptaline karar verilmiş ise de, davacının, limited şirket ortağı olarak sorumluluğunun belirlenmesinde; hisse devrinin 3.kişi konumundaki Sosyal Sigortalar Kurumu bakımından hüküm ifade edebilmesi için, Ticaret Siciline tescil ile, Türk Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilmesi yasa gereği olup, dosya içeriğinden, işbu hisse devrinin Ticaret Sicilinde tescil ve ilanı koşulunun 24.01.2008 tarihinde yerine getirildiğinin anlaşılması karşısında; davacının ödeme emrine konu prim borcu ve ferilerinden 6183 sayılı Yasanın 35/1 maddesinde öngörülen biçimde sermaye hissesi oranında doğrudan doğruya sorumlu olduğunun ve 2008/1.ayına ait prim borçlarından sorumlu olmadığının düşünülmemesi isabetsizdir. ./.....

                  UYAP Entegrasyonu