Alacaklının sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Somut olayda; takip dayanağı ... 4.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/538 E. - 2015/796 K. sayılı ilamında hükmedilen şikayete konu maddi ve manevi tazminat harcının alacaklı yararına hükmedilmediği anlaşılmakla, mahkemece bu hususta şikayetin kabulüne karar verilmesi yerindedir. Ancak şikayete konu talep ilamlı takipte istenilen 8.347,56 TL maddi ve 2.732,00 TL manevi tazminat harç kalemi ve faizlerine ilişkin olmasına rağmen mahkemece tüm alacak kalemlerini kapsar şekilde icra emrinin iptali yönünde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiştir. O halde mahkemece, icra emrinin şikayete konu 8.347,56 TL maddi ve 2.732,00 TL manevi tazminat harç kalemi ve faizleri yönünden iptaline karar verilmesi gerekirken tümden icra emrinin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandıklarını belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalılar davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece; davacı....'nin kendi rızası ile davalı ..... ile cinsel ilişkiye girdiği, ceza dosyasında şikayetçi olmadığını belirttiği ve bu nedenle ceza dosyasında davalı S... hakkında düşme kararı, diğer davalılar hakkında beraat kararı verildiği, dosyada mevcut mesaj kayıtları, fotoğraflar, davacının yazdığı mektupların da davacı E... ile davalı S... arasındaki ilişkinin rızaya dayalı olduğunu gösterdiği, cezai açıdan suç teşkil etmeyen eylemden dolayı manevi tazminata hükmedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalı ...'ın “reşit olmayan mağdure ile rızasıyla cinsel ilişkiye girme ve alıkoyma” eylemi, suç tarihi olan 07/06/2004 tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 416/3 ve 430/2 maddeleri gereğince suç teşkil etmektedir. Nitekim .......
K ve 01.07.2010 tarihli ilamında da belirttiği üzere; İlke olarak, ihtiyati tedbir isteyen tarafın bu tedbiri haksız olarak koydurduğu anlaşılırsa, karşı taraf veya üçüncü kişi, bu haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğradıkları zararın ödenmesini, ihtiyati tedbir koydurmuş olan taraftan ayrı bir tazminat davası ile isteyebilir. Haksız ihtiyati tedbir koydurtmuş olan tarafın bundan doğan zararla sorumlu tutulabilmesi için, ihtiyati tedbiri kötüniyetle istemiş ve koydurmuş olması veya bunda her hangi bir ihmalinin bulunması şart değildir. İhtiyati tedbir haksız ve bundan da bir zarar doğmuş ise, bu haksız ihtiyati tedbiri koydurtmuş olan taraf, kusurlu olmasa bile bundan zarar gören karşı tarafa veya üçüncü kişiye tazminat ödemekle yükümlüdür. Zira haksız ihtiyati tedbirden kaynaklanan maddi tazminat sorumluluğu kusursuz sorumluluktur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davası hakkında .... 9. Asliye Hukuk ve ... Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. .... 9. Asliye Hukuk Mahkemesi, davanın haksız ihtiyati tedbire dayalı tazminat davası olduğu, HMK'nın 399/2. maddesi gereğince haksız ihtiyati tedbir nedeni ile açılan tazminat davasının esas hakkında davaya bakan mahkemede açılması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ......
vekili Avukat ... tarafından, davalı ... ve ... aleyhine 16/01/2007 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayete dayalı maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 03/12/2009 günlü kararı ile davalı ...'ın temyiz isteminin süresinde olmadığından reddine dair 09/02/2010 tarihli ek kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı ... vekili ile davalı ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Gerekçeli karar, temyiz eden ...’a 25.12.2009 gününde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi ise 21.01.2010 günü verilmiştir....
Bu açıklamalar ışığında, manevi tazminatın yalnızca haksız yere yakalanan ya da tutuklanan kişinin çektiği acının karşılığı olarak ödemesi gerektiği gözetilmeden ve haksız el koyma nedeniyle manevi tazminat şartları oluşmadığı halde davacılar lehine el koyma nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesi, 2- Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacıların sosyal ve ekonomik durumları, üzerlerine atılı suçların niteliği, tutuklanmalarına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldıkları süre ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 76 gün süreyle tutuklu kalan davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarının bu ölçütlere uymayıp eksik tayini, 3- Davacıların tazminat davalarını ayrı ayrı açtıkları ve mahkemece yargılama aşamasında her iki dava dosyasının birleştirilmesine karar verildiğinin...
Mahkemece, maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat yönünden ise ihtiyati tedbirin haksız olduğunun kabulü ile haksız tedbir nedeniyle manevi tazminat istenebileceği gerekçesiyle manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar, manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi (TMK 24), isme saldırı (TMK 26), nişan bozulması (TMK 121), evlenmenin feshi (TMK158), bedensel zarar ve ölüme neden olma (BK 47) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesidir (BK 49). Bunlardan T.M.K.’nun 24. maddesi ile BK’nun 49. maddesi daha kapsamlıdır....
B.. aleyhine 19/12/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 17/06/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2- Davalının diğer temyiz itirazları yönünden; Dava, haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir....
D.. 14/01/2015 tarih 2014/16499 esas, 2015/145 karar sayılı bozma ilamına uyularak haksız şikayete dayalı manevi tazminat istemi yönünden işin esasına girilmiş, davalının suç duyurusunda bulunurken şikayetini haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf da olsa bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “...” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir....
birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 42 gün süreyle tutuklanan davacı için öngörülen manevi tazminat miktarının haksız işlem tarihi gözetildiğinde bu ölçülere uymayıp fazla tayini, 2- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edilmesi karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorularak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı olup,...