Zira, yukarıda değinildiği üzere, bir fiilin haksız fiil olarak nitelendirilebilmesi için, diğer koşullar yanında, onun bir zarara neden olması da zorunludur. Kendisinden kaynaklanan bir zarar bulunmadıkça, bir fiilin hukuka aykırılığından söz edilebilirse de, henüz bir haksız fiil olarak kabulü mümkün değildir. Böyle durumlarda, zarar doğuncaya kadar, ortada sadece hukuka aykırı bir fiil bulunur; dolayısıyla, bu aşamada, haksız fiilin unsurlarından sadece hukuka aykırılık ve –koşulları varsa- kusur unsurları gerçekleşmiş olur. O fiilin, hukuka aykırı bir fiil olmaktan çıkıp, haksız fiil niteliğine dönüşebilmesi ise, ancak diğer iki unsurun; bir zararın doğması ve zarar ile fiil arasında nedensellik bağının bulunması unsurlarının birlikte gerçekleşmesiyle mümkündür....
Davaya konu eylemin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 41. maddesine göre gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mecburdur. Buna göre haksız fiil sorumluluğu, kendi kusuru ile bir başkasına zarar veren veya uyulması zorunlu bir hukuki görevin ihlali yüzünden başkasının zararına sebebiyet veren kişinin, doğan bu zararı tazmin yükümlülüğünü öngörmektedir. Aynı zamanda suç ve haksız fiil teşkil eden fiiller, hukuka aykırı fiillerin sadece bir kısmını teşkil etmektedir. Ceza hukukuna göre suç teşkil eden bir hukuka aykırı fiil, genel olarak özel hukuk açısından da haksız fiil teşkil etmektedir. Somut olayda iddia edildiği gibi zimmet eylemi de ceza hukuku açısından suç olarak düzenlenmişken özel hukuk yönü ile haksız bir fiil niteliğinde olup, haksız fiil sebebiyle oluşacak zararlarda temerrüt tarihi haksız fiilin gerçekleştiği tarihtir....
(YCGK'nın 04.07.2017 gün ve 2017/14-656 Esas, 2017/360 sayılı Kararı) 5237 sayılı TCK'nın 29. maddesinde yer alan haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gereklidir. a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil bulunmalı, b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı, c) Failin işlediği suç, bu ruhi durumun tepkisi olmalı, d) Haksız tahrik teşkil eden eylem, mağdurdan sadır olmalıdır. Haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için kanunda bir zaman sınırlaması mevcut olmayıp, aradan uzunca bir zaman geçse bile önceki olayın etkisiyle suç işlenmişse tahrik hükümleri uygulanmalıdır. Kişi hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesinin en önemli şartı fiilin haksızlık içermesidir. Yani tahrik edici fiil haksız fiil niteliğini taşımalıdır. Hukuka aykırı her türlü davranış, haksız fiil niteliğini taşır. Kişinin aleyhine de olsa, haksızlık içermeyen bir fiil tahrik edici sayılamaz....
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın ıslah edilen şekliyle kısmen kabulüne, davacı ... için 14.828,45 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının 2.500,00 TL'lik kısmının haksız fiil tarihi olan 16.07.2010 tarihinden itibaren, bakiyesinin ıslah tarihi olan 28.01.2014 tarihinden itibaren, davacı ... için taleple bağlı kalınarak 8.415,39 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının 2.500,00 TL'lik kısmının haksız fiil tarihi olan 16.07.2010, bakiyesinin ıslah tarihi olan 28.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen (sigorta şirketinin sorumluluğu temerrüt tarihi ve poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere) alınarak davacılara verilmesine, davacı ... yönünden fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı ... yönünden fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına, her iki davacı için ayrı ayrı 10.000,00'er TL manevi tazminatı haksız fiil tarihi olan 16.07.2010 tarihinden itibaren işleyecek...
Trafik kazası temelinde bir haksız fiil olup bu olguya dayanılarak tazminat talep edilebilmesi için haksız fiil şartlarının aynı şekilde gerçekleşmiş olması gerekir. Buna göre haksız bir fiil ile davacının mamelikinde azalma meydana gelmiş ise haksız fiil şartları oluşmuş sayılır. Bu kapsamda somut olay incelendiğinde davalı sürücünün kusurlu eylemi sonucu davacının aracının zarar görüp bu süreçte aracından mahrum kalması dikkate alındığında haksız fiilin tüm şartlarının oluştuğu görülmektedir. Tarafların konumu dikkate alındığında sürücü, haksız fiil kapsamında bu zarardan sorumlu iken malik işleten sıfatıyla sorumludur. Bu sebeple davanın her iki davalı yönünden de kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Asıl davada dava konusu haksız fiil tarihi 11.02.2011, birleşen davada ise 13.02.2011 tarihi olup, buna göre, davalılar ... ve ... dava konusu haksız fiil ve dava tarihi (asıl davada 22.03.2012, birleşen davada 14.05.2012) itibariyle 18 yaşından büyük, diğer davalılar ise haksız fiil ve dava tarihinde 18 yaşından küçüklerdir. Ayırt etme gücüne sahip küçükler, haksız fiillerinden doğan zarardan sorumludurlar. Fiil ehliyetine sahip bulunmayan küçükler tarafından haksız fiilin işlenmesi durumunda sorumluluk iki çeşittir. Küçük, Borçlar Kanunu uyarınca haksız fiilin faili olarak, anne ve babası ise Türk Medeni Kanununun 369. maddesi uyarınca ev başkanı olarak zarar görene karşı sorumludur. Her iki sorumluluk da birbirinden farklı hukuki nedenlere dayalı olup, zarar gören küçüğe ve ev başkanına karşı birlikte veya ayrı ayrı davalar açabilir. Aynı zarardan her ikisi de kendi malvarlıkları ile ayrı ayrı sorumlu olurlar. Davanın hukuki sebebinin belirlenmesi, hakimin görevlerindendir....
Tüm dosya kapsamıyla birlikte değerlendirildiğinde; Davacı şirket ile davalılardan T3 arasında araç kiralama sözleşmesi yapıldığı, kira sözleşmesi ile kiralanan araç, davalının sevk ve idaresindeyken diğer davalı T5 ait araçla, davacı şirkete ait olup araç kiralayan davalı T3 sevk ve idaresindeki aracın maddi hasarlı trafik kazası yaptığı ve kiralanan araçta hasar meydana geldiği, davacının maliki olduğu araçta meydana gelen hasar bedeli ile kazanç kaybının davalılardan haksız fiil hükümlerine göre tahsilini talep ettiği, davalı T5 ile davacı şirket arasında kira sözleşmesi bulunmadığı, bu haliyle taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira sözleşmesi ve kira ilişkisinden kaynaklanmadığı, davacının talebini açıkça haksız fiil hükümlerine dayandırdığı, alacağın haksız fiilden kaynaklanması sebebiyle 6098 sayılı TBK'da düzenlenen haksız fiil hükümlerine göre uyuşmazlığın çözümleneceği dikkate alındığında HMK'nun Sulh Hukuk ve Asliye Hukuk Mahkemelerinin görev alanlarını tanımlayan hükümleri uyarınca...
Olay tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu 60. maddesi haksız fiil nedeniyle tazminat davasının, zararın ve sorumlunun öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl, her halde zararı doğuran olayın gerçekleşmesinden itibaren on yıllık sürede zamanaşımına uğrayacağını düzenlemektedir. Haksız fiil aynı zamanda suç teşkil eden bir eylem ise ve Ceza Kanunu’nda daha uzun zamanaşımı süresi öngörülmüşse haksız fiil sorumluluğunda da bu uzun zamanaşımı süreleri uygulanır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 72. maddesinde ise tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Ancak tazminat, ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı süresi öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, olayda bu zamanaşımı süresinin uygulanacağı açıkça düzenlenmiştir. Dosyanın incelenmesinde; davacının şikayeti üzerine ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olarak açılan davada ... 6.Asliye Ticaret ve ... 2....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Davada, suya müdahalenin önlenmesi ve haksız fiil tazminatı talep edilmiş olup, her iki dava tefrik edilmiştir. Temyize konu bu karar haksız fiil tazminatına ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 07.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....