"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, kadastro tespiti öncesi harici satın almadan kaynaklanan kişisel hakka dayalı tapu iptali, tescil istemine ilişkin olduğundan, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 8.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 14.12.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ,TESPİT,TAZMİNAT -KARAR- Dava, sözleşmeden kaynaklanan kişisel hakka dayalı elatmanın önlenmesi, adi şirket sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti, tazminat isteğine ilişkindir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 2797 Sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesi uyarınca temyiz incelemesi Yüksek 14.Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına gönderilmesine, 13.01.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "Önceden dinlenen bilirkişi ve tanıklar ile belirtmelik tutanaklarında isimleri yazılı köy ihtiyar heyeti üyeleri ve bilirkişiler hazır olduğu halde taşınmaz başında keşif yapılarak taşınmazların öncelerinin ne olduğu, kimden kime kaldığı, kimler tarafından ne zamandan beri zilyet edildiği, zilyetliğin ekonomik amaca uygun olup olmadığı, belirtmelikte açıklandığı gibi taşınmazların öncesinin mera olup olmadığı, öncesi mera iken köylüler tarafından paylaşılıp paylaşılmadığı gibi hususların olaylara dayalı olarak sorulup saptanması, taşınmazların öncesinin mera olduğunu bildiren belirtmelik tutanaklarında imzası bulunan davacıların murisi ... ...’ın kardeşi ... ...’ın beyanının davacıları bağlayıp bağlamayacağının tartışılması, komşu parsellerin dayanağını oluşturan belgeler ile dava dosyalarının incelenmesi, davacıların 1959 yılında ölen ... ...’dan gelen hakka dayanmaları ve ... ... terekesinin taksim edilmediğinin anlaşılması nedeniyle...
Davalı, davacının taşınmaza hiçbir zaman zilyet olmadığını, taşınmazda bulunan ev ve büfenin ölen eşine ait olduğunu, eşinin aynı tarihte iki farklı kişiye taşınmazda zilyetliğin devri sözleşmesi yapmasına rağmen zilyetliği aslında devretmediğini, taşınmazda bulunan yapıların kendi kullanımında bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, taşınmazın Hazine'ye ait olduğu, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki; açılan dava, zilyetlik ve mülkiyeti Hazine'ye ait olduğuna dair husumet bulunmayan kalıcı nitelikteki yapının üzerindeki hakka dayalı açılmış elatmanın önlenmesi davasıdır. Davacı, zilyetlik ve yapılar üzerindeki mülkiyet hakkını ileri sürdüğüne göre aktif dava ehliyeti vardır. Başka bir anlatımla, elatmanın önlenmesi davası mülkiyet hakkı sahibi dışındaki ayni ya da şahsi hak sahipleri tarafından da açılabilir....
in ölüm tarihine kadar sürdürülen zilyetliğin ne sıfatla sürdürüldüğü hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında çelişki doğduğu takdirde çelişkinin giderilmesine çalışılmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde ilgilisine iadesine, 03.07.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Yılın belli bir döneminde harman yeri olarak kullanılan diğer zamanlarda köy halkı tarafından yol olarak kullanılan bu bölümde sürdürülen zilyetliğin iktisaba elverişli olup olmadığı yeterince araştırılmamıştır. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için, HMK'nın 31. maddesi uyarınca taraflara tanık dinletme imkanı sağlanarak mahallinde yeniden keşif yapılmalıdır. Yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmaz bölümünün yol olarak kullanılıp kullanılmadığı, yol olarak kullanılıyor ise bu kullanımın ne zamandan bu yana devam ettiği, yol olarak kullanılmıyor ise, ne kadar süreyle kim veya kimler tarafından ne amaçla kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bu kısmın umumi yol olup olmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir....
Buna göre, davacı hak sahibi olduğunu ileri sürdüğüne ve davalılar aleyhine açılan dava arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakta olduğuna göre, HMK.nun 4/c.madde ve fıkrasında yazılı zilyetliğin korunması davası niteliğinde değil, temelinde bir hak davası olması nedeniyle Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu haliyle, istemin TMK 981 vd. maddelerinde düzenlenen zilyetliğin korunması olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmadığına göre, yerel mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın taşınmaz üzerindeki üstün zilyetliğin tespiti ile korunmasına ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın zilyetlik tespitine itiraza ilişkin olup mülkiyet hakkına dayalı dava olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Dava, kullanım kadastrosu nedeniyle Hazine adına tespit ve tescili yapılan dava konusu taşınmazın beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhine yönelik olarak açılmıştır. Uyuşmazlık konusu taşınmazın 3402 sayılı yasanın EK-4.maddesi gereğince, 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, davacının taşınmazın beyanlar hanesine zilyet olarak tescilini talep ettiği anlaşılmıştır. Buna göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'...
Mahkemece, davanın zilyetliğin korunması isteğine ilişkin olup Sulh Hukuk Mahkemesi görevi kapsamında olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararının verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMK.nun 981 ve devamı maddelerinde, zilyetliğin dava yoluyla korunması düzenlenmiştir. Bu tür davaların başarıya ulaşması için salt zilyet olunması yeterli olup bunun yanında başka aynı yada şahsi hakkın bulunması aranmamaktadır. Somut olayda, davacı yan, tapuda 41 ada 8 parsel numarası ile dava dışı Hazine adına kayıtlı arsa üzerine yaptırdığı binaya yönelik haksız tecavüzün önlenmesini istemiştir. Başka anlatımla, davacı yan TMK.nun 722 ve devamı maddelerinde düzenlenen, başkasının arsası üzerine para ve malzeme sarf ederek yaptırdığı bina nedeniyle oluşan şahsi hakka dayanarak eldeki davayı açmıştır. Zeminin mülkiyeti hakkında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mülkiyet hakkının tespiti K A R A R Davada; davacılar, şahsi hakka dayalı olarak dava konusu 126 ada 26 parsel üzerinde bulunan binanın iki dairesinin mülkiyet hakkının tespiti ve tescili talebinde bulunduklarına, Mahkemece uyuşmazlık bu şekilde nitelendirilerek çözüme kavuşturulduğuna göre, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 10.01.2013 tarih 1 nolu kararı ile hazırlanıp 26.01.2003 tarih 28540 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin işbölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (14.) Hukuk Dairesi'ne ait olmakla gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 19.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....