Genel Müdürlüğünden alınmış olan ... nolu 11.12.2007-11.12.2017 tarihleri arasında geçerli olan mermer işletme ruhsatına dayalı yani hakka dayalı dava açılarak elatmanın önlenmesi talep edildiğine göre, Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yargılamaya devamla tüm deliller toplanıp hükmün esası ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken, hatalı niteleme ile davanın zilyetliğin korunması davası olarak nitelendirilip görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 04.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nın 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesini isteyebileceği gibi salt zilyetliğe dayalı olarak TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümleri gereğince istemde bulunma hakkına da sahiptir. Bu durumda mülkiyet iddiasıyla zilyet olan davacının açtığı tazminat istemine ilişkin olan davanın, dava dilekçesinde belirtilen ve harç alınan değerine göre sulh hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın ... ve .... maddeleri gereğince; ... Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 18/06/2018 gününde oy birliği ile karar verildi....
Doğru sonuca ulaşılabilmesi için, tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin yüksek çözünürlüklü hava fotoğrafları ....ndan, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftalar ise, İl Kadastro Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı, ardından taşınmaz başında fen bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında dinlenilecek, davada yararı bulunmayan yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından taşınmazların öncesinin ne olduğu, taşınmazlar üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, imar-ihya edilip edilmediği, edilmişse imar-ihyanın tamamlandığı tarih etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında çelişki varsa giderilmeli, jeodezi...
Hukuk Dairesi Başkanlığının 22.04.2009 tarihli görevsizlik kararı ile Dairemize gönderilmiş isede; dava inanç sözleşmesinden kaynaklanan kişisel hakka dayalı mülkiyetin aidiyetinin tespiti, devir protokolünün geçersizliğinin tespiti, olmazsa alacak isteklerine ilişkin olduğundan kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay 7. Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenlerle dosyanın Yargıtay Yüksek 7. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE 11.06.2009 gününde oybirliği ile karar verildi....
O halde TMK.nun 683. maddesi uyarınca aynı hakka dayalı olarak açılmış bir dava ve istekten söz edilemez. Davacı vekili, her ne kadar dava dilekçesinde taşınmaz üzerinde davacının eklemeli zilyetlikle tescil talep etme koşullarının gerçekleştiğini bildirmiş ise de, taşınmazın belirlenen niteliği karşısında davacı tarafın mülkiyet hakkına dayanması mümkün değildir; ancak, zilyetliğinden söz edilebilir. Davacı vekili alacak talebinin yanı sıra müdahalenin önlenmesini de talep etmiştir. Bu nedenle uyuşmazlığın TMK.nun 981 ve devamı maddelerinde düzenlenen zilyetliğin korunması hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir. HUMK.nun 8/II-3 maddesi uyarınca, taşınır ve taşınmaz malların üzerinde sürdürülen zilyetliğin korunmasına ilişkin davalarda değere bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir....
Mahkemece, davalı tarafın delil olarak tutunduğu tapu kaydı tesisinden itibaren varsa dayanakları ve haritası ile birlikte getirtilmemiş, kaydın kapsamı yöntemince araştırılmış; taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin öncesi ve niteliği tam olarak açıklığa kavuşturulmamıştır. Eksik inceleme ve araştırmayla karar verilemez....
e 01.06.2009 tarihli kira sözleşmesi ile kiraladıkları, muaccel hale gelen borçlar ödenmediğinden, satış sözleşmesinin münfesih hale geldiğini, bunun üzerine davacı şirketin davalılara ihtarname gönderip taşınmazın boş olarak teslimi aksi halde, günlük 75 USD kullanım bedelinin tahsili için dava açılacağının tebliğ edildiğini, buna rağmen boşaltılmadığını belirterek, ... ve ...’dan beher gün için 75 USD olmak üzere 5.000 TL (ıslah ile 31.403 TL) kullanım belinin faiziyle tahsili, davalı ...’in konuta müdahalesinin önlenmesi, konuttan tahliyesi ve fuzuli şagil haline geldiği 03.11.2009 tarihinden sonrası için 5.000 TL ecrimisile hükmedilmesi istenilmiştir.Mahkemece, 31.403.40 TL kullanım bedelinin davalılar ... ve ...’dan tahsiline, müdahalenin önlenmesi, zilyetliğin iadesi ve tahliye talepleri konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davalı ...’in kira sözleşmesinden kaynaklanan hakka dayalı olarak taşınmazı kullandığı ve ihtilaflı olduğunu öğrenince boş olarak teslim ettiği...
Taşınmazın başında yapılacak keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, taşınmazın öncesinin devletin hüküm ve tasarrufundaki yerlerden olup olmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, ziraatçi bilirkişi kurulundan taşınmazın öncesinin hangi nitelikte olduğu, zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğü ve kimden kime aktarıldığı konusunda ayrıntılı rapor alınmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri ile komşu parsel tutanakları da bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ÜST HAKKINDAN KAYNAKLANAN YRG.GELİŞ TARİHİ:06.04.2012 -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre asıl dava, inanç sözleşmesinden kaynaklanan kişisel hakka dayalı muhtesatın aidiyetinin tespiti ile sınırlı ayni hak tesisi karşı dava ise elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin olup; hüküm kişisel hakka dayanan asıl davanın davacısı tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 09.02.2012 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 14.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden 14.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 21.6.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacılar vekili tarafından dava dilekçesinde, taşınmazlarda, 40-50 yıldır zilyetliklerinin bulunduğu belirtilmekte ise de, bu tarihlerin genel beyan niteliğinde olduğu ve davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/1. maddesine dayalı olarak açıldığı anlaşılmakta olup keşifte dinlenen 1930 doğumlu yerel bilirkişi Abdullah Çelebi, aklının yettiğinden beri taşınmaza, davacıların murisi Ali Bülbül ve onun da ölümü ile de davacıların zilyet ve tasarruf ettiğini bildirdiği, 1937 ve 1938 doğumlu tanıkların da benzer beyanlarda bulundukları, dosyada bulunan belirtmelik tutanağına göre, davacıların murisine ait 1336 tarih 3276 tahrir nolu vergi kaydının miktarı kadarının 1011 nolu komisyon parseli olarak davacıların murisi adına, vergi kaydı miktar fazlasının 7555 komisyon parseli olarak Hazine adına belirtmesinin yapıldığı, 7555 komisyon parselinin de kadastro tespiti sırasında çekişmeli 10545 ve 10563 parseller olarak tutanağının düzenlendiği anlaşıldığı halde, Mahkemece, toplanan bu deliller...