Zilyetliğin Devri Senedi altında imzası bulunan tanıklar dinlenmeden hüküm kurulmuş olması nedeniyle, yapılan inceleme araştırma hüküm vermeye yeterli değildir....
Mahkemece, imar-ihya ve zilyetliğin sürdürülüş şeklinin tespiti için dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait farklı periyotlarda çekilmiş en az 3 stereoskopik hava fotoğrafı üzerinde jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi vasıtasıyla inceleme yaptırılması gerekirken uzman olmayan ziraat ve jeoloji mühendisi bilirkişiye 1971 ve 1994 yıllarına ait hava fotoğrafları üzerinde inceleme yaptırılmış, üç kişilik ziraat bilirkişi kurulundan taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmazda imar-ihya işleminin tamamlanıp tamamlanmadığı, tamamlanmış ise imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığı ve taşınmazın kullanım durumunun ne olduğunu kesin olarak belirleyen bilimsel verilere dayalı gerekçeli rapor alınmamış, kendi içerisinde çelişkili olan tek kişilik ziraat ve jeoloji mühendisi bilirkişi raporuyla yetinilmiş, mahallinde yapılan keşifte isimleri bildirildiği halde taraf tanıkları dinlenilmemiş, yerel bilirkişilerin imar-ihya ve zilyetliğin sürdürülüş şekli konusundaki son derece yetersiz...
Şöyle ki, Yerel Mahkemece, tarafların dayandıkları tapu kayıtları tesislerinden itibaren tüm tedavülleri ve varsa dayanakları haritalarla birlikte getirtilmemiş, keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklardan tapu kayıtlarının sınırları tek tek ve ayrıntılı şekilde sorulmamış, fen bilirkişilerinden tapu kayıtlarının sınırlarını haritasında göstermesi istenmemiş, taraflar arasındaki ortak sınır ve dava konusu taşınmaz üzerindeki ekonomik amaca uygun zilyetliğin başlangıç ve bitiş tarihleri ile sürdürülüş biçimi hususlarında keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklardan ayrıntılı ve somut olgulara dayalı bilgi alınmamıştır. Eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemez....
Somut olayda davacılar ve davalı bir hakka dayandıklarına ve dosyada tapu kaydı bulunmasına göre, uyuşmazlık, yalnızca HUMK’nun 8/11-3. maddesindeki zilyetliğin korunması olarak düşünülemez. Bu nedenle, dava tarihi ve değeri esas alınarak, HUMK’nun 8/1. maddesi uyarınca görevli mahkeme belirlenmelidir. Dava tarihi ve değerine göre, yalnızca zilyetliğin korunmasına yönelik olmayan uyuşmazlığın, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Sonuç : Yukarıda açıklanan nedenlerle, HUMK’nun 25. ve 26 . maddeleri gereğince Ağrı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 26.02.2009 gününde oybirliği ile karar verildi....
Hal böyle olunca; komşu ... parselin dayanağı olan tapu kaydı usulüne göre uygulanmamış ve çekişmeli taşınmzları da kapsayıp kapsamadığı tam olarak belirlenmemiş ise de, tapu kaydı kapsamında kaldığı kabul edildiğinde ... parselin tespit tutanağında belirtildiği üzere davacıların murisinin tapu kaydından gelen hakkını devrettiği anlaşılmakla davacıların çekişmeli taşınmazlarda hem kayda hemde zilyetliğe dayalı olarak bir haklarının bulunmadığı, çekişmeli taşınmazların ... tarlasının (401 ada ...) parselin devamı niteliğinde olduğu kabul edilse dahi, taksim sonucu davacı tarafa düşen taşınmazda müşterek mülkiyet hükümlerinin geçerli olduğu, taşınmaz üzerindeki zilyetliğin davacıların murisleri ... oğlu ...'...
KARAR Mahkemece verilen önceki tarihli hüküm Yargıtay tarafından bozulmuş olup bozma ilamında özetle “kadastro tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin varsa hava ve uydu fotoğraflarının ilgili kurumlardan getirtilerek dosya arasına konulması, daha sonra üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, tespit bilirkişileri ve taraf tanıkları ile fen, ziraat ve jeodezi-fotogrametri uzmanı bilirkişinin katılımı ile yeniden keşif yapılması; keşifte, yerel ve tespit bilirkişileri ile taraf tanıklarından, çekişmeli taşınmazın kadastro tespit tarihinden ve 1960 yılındaki satış işleminden önce ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri hangi hakka istinaden kullanıldığı, zilyetliğin nizasız ve fasılasız şekilde sürdürülüp sürdürülmediği hususlarının etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması,beyanlar arasında çelişki oluştuğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmesi, çelişkinin...
Dava, zilyetliğin korunması amacıyla açıldığına ve esasen dava derdestken taşınmazın orman niteliğini kaybettiğinin anlaşılmış olmasına ve davada Orman İdaresi ve Hazine taraf bulunmadığına göre uyuşmazlığın zilyetlik hükümleri dairesinde çözümlenip sonuçlandırılması gerekir. TMK nun 973.maddesinde, zilyetlik, "...Bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir..." şeklinde tanımlanmıştır. TMK’nun 982 ve 983.maddelerinde de; zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Kayıt maliki Hazine davada taraf durumunu almamış bulunduğuna göre, davacı zilyetliği haksız olsa bile malik dışında saldırıda bulunan kişilere karşı anılan maddelerdeki zilyetlik davalarını açabilir. Zilyetlik hukuken korunmuş eylemli bir durum olduğuna göre, zilyetliğin bir hakka dayanıp dayanmaması önemli olmadığı gibi açılmış olan davanın dinlenmesine engel değildir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/238 Esas sayılı dava dosyasında taşınmaza iş yapmak için geldiğini beyan ettiğini, davanın zilyetliğe dayalı elatmanın önlenmesi davası olmasına rağmen mahkemece, davacının dava konusu taşınmaza malik olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini ileri sürülmüştür. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, zilyetliğe dayalı elatmanın önlenmesi istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, davanın reddi kararının eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 1. Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nın 683 üncü maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise, TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler....
Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 101 ada 206 parsel sayılı 13.273.88 m2 yüzölçümündeki taşınmaz miras yolu ile gelen hakka, satın almaya ve kazandırıcı, zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak ... ve paydaşları adına tespit edilmiştir. Davacı ... ile... ve ... miras yolu ile gelen hakka dayanarak ayrı ayrı dava açmışlar, yargılama sırasında ... ve ... aynı gerekçelerle davaya katılmıştır. Mahkemece davaların kabulüne, dava konusu taşınmazın tespitinin iptali ile miras bırakan... ve ... mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava ve temyize konu 101 ada 206 parsel sayılı taşınmazın miras bırakan... ve ...'dan miras yolu ile geldiği kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; mahkemece yapılan araştırma soruşturma karar vermeye yeterli değildir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/1054 KARAR NO : 2022/1400 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : AKÇAABAT SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 03.03.2022 NUMARASI : 2021/66 ESAS - 2022/319 KARAR DAVA KONUSU : Zilyetliğin Tespiti Ve Korunması (TMK 981.Maddesine Dayalı) KARAR : Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi....