WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın salt zilyetliğin korunması talebini içerdiği, HUMK.'nun 8/II-3 maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın ayni bir hakka dayandığını belirterek, taşınmazların toplam değerine göre Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 1086 Saylı HUMK.'nun 8/II-3 maddesinde, taşınır ve taşınmaz mallarda yalnız zilyetliğin korunması ile ilgili davaların, dava konusu olan şeyin değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceği hükmüne yer verilmiştir....

    TMK'nin 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 11.06.2020 gün ve 2016/18089 E. ve 2020/3321 K. sayılı ilamı) Somut olayda gelince; davacı, menkullerin mülkiyet hakkında dayalı olarak kendisine iadesini, mümkün olmadığı takdirde bedellerinin tazminini istemiş olmasına göre dava, salt zilyetliğin korunmasına yönelik dava niteliğinde değildir....

      Nehrinin suları altında kaldığı, zilyetliğin sık sık fasılaya uğradığı ve ./.. 2007/1303-1025 Sh:2 zilyetliğin uzun süre kesilmiş olması nedeniyle 20 yıllık nizasız ve fasılasız zilyetliğin bulunmadığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Taşınmazda zilyetliğin başlangıç tarihi, sürdürülüş biçimi, öncesinin ne olduğu, taşkından önce iktisabı sağlayan zilyetliğin gerçekleşip gerçekleşmediği tam ve kesin olarak belirlenmemiş, hükmüne uyulan bozma ilamında belirtirdiği şekilde 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 14 ve 17. maddeleri uyarınca araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Böylesine eksik inceleme ile hüküm kurulamaz....

        Ancak 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 26/D maddesi gereğince kadastro mahkemesinde dava açıldıktan sonra katılanın davasının kadastro mahkemesinde görülebilmesi için asli müdahilin davasının tespitten önceki hakka dayalı olması zorunludur. Tespitten sonraki hukuki nedene dayanan uyuşmazlıkları çözmek Kadastro Mahkemesinin görevi dışında olması nedeniyle mahkemece asli müdahil ...'...

          Ancak 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 26/D maddesi gereğince kadastro mahkemesinde dava açıldıktan sonra katılanın davasının kadastro mahkemesinde görülebilmesi için asli müdahilin davasının tespitten önceki hakka dayalı olması zorunludur. Tespitten sonraki hukuki nedene dayanan uyuşmazlıkları çözmek Kadastro Mahkemesinin görevi dışında olması nedeniyle mahkemece asli müdahil ...'...

            Maddesine göre korunmaya değer ... bir hakkının ve zilyetliğinin olmayıp, bu hakkın ve zilyetliğin müvekkillerine ait olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece; Medeni Yasanın 984. Maddesinde anılan 2 ay ve 1 yıllık hak düşürücü sürelerin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava, Medeni Yasanın 937 ve 987. maddelerine göre açılan zilyetliğin korunması ve haksız el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir. Davacı ... ; Lüleburgaz ilçesi ......

              Maddesine göre korunmaya değer ... bir hakkının ve zilyetliğinin olmayıp, bu hakkın ve zilyetliğin müvekkillerine ait olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece; Medeni Yasanın 984. maddesinde anılan 2 ay ve 1 yıllık hak düşürücü sürelerin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, Medeni Yasanın 937 ve 987. maddelerine göre açılan zilyetliğin korunması ve haksız el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir....

                Maddesine göre zilyedin müvekkilleri olduğunu, taşınmazın davacı adına tapuda kayıtlı olmayıp Hazinenin malik olduğunu, tasarruf hakkının Hazineye ait olduğunu ve davacının Medeni Yasanın 987. maddesine göre korunmaya değer ... bir hakkının ve zilyetliğinin olmayıp, bu hakkın ve zilyetliğin müvekkillerine ait olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece; Medeni Yasanın 984. maddesinde anılan 2 ay ve 1 yıllık hak düşürücü sürelerin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, Medeni Yasanın 937 ve 987. maddelerine göre açılan zilyetliğin korunması ve haksız el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir....

                  Taşınmazın niteliğinin, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklinin ve süresinin ve ayrıca taşınmaz üzerinde imar ve ihya işlemlerinin tamamlanıp tamamlanmadığının belirlenmesinde en etkili yöntem hava fotoğrafı incelemesi olduğu halde, mahkemece hava fotoğraflarının dosyaya celpedildiğinin belirtilmesine rağmen hava fotoğrafları üzerinde jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi eliyle inceleme yaptırılmamış ve dava konusu taşınmazın ne zamandan beri ve ne şekilde kullanıldığı bilimsel raporlara dayalı olarak belirlenmemiştir. Ayrıca mahallinde yapılan keşifte mahalli bilirkişi ve tanıkların beyanları ayrı ayrı alınmamış ve taşınmazın fotoğrafları çekilip dosyasına konulmamıştır. Öte yandan çekişmeli taşınmaza ait tapu kaydında belirtilen yüzölçümü miktarı ile fen bilirkişisi raporunda belirtilen miktar çelişkili olmasına rağmen söz konusu çelişki giderilmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm verilemez....

                    Davacı ..., miras yoluyla gelen hakka dayanarak dava açmıştır. Eldeki davada davalılar tarafından 05.....1979 tarihli hibe senedine dayanılması üzerine, davacı tarafından bahse konu senedin sahteliğinin tespiti ve iptali istemiyle ayrıca açılan dava, bu dava ile birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 114 ada 31 ve 38 parsel ile 115 ada 104 parsel sayılı taşınmazların tespitlerinin ayrı ayrı iptallerine, taşınmazların her biri aynı ada aynı parsel numaraları ve yüzölçümleriyle toplam ... pay kabul edilerek ... payının davacı ..., geriye kalan ... payının tespit maliki olan davalı taraf adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu