DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin Korunması K. Tur ve Tic. Ltd. Şti ile A. M.O.aralarındaki Zilyetliğin Korunması davasının reddine dair Bodrum Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 22.02.2012 gün ve .. sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, davalı tarafından vekil edeninin işletmesinin çatısına sanayi tüpü, klima cihazları, baca boruları .. vs koymak suretiyle müdahalede bulunulduğunu açıklayarak, davalının müdahalesinin menine, muhdesatların kaline, çatıya konulan demirbaşların kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. 27.09.2010 havale tarihli dilekçesiyle de; hakka dayalı olarak açılan el atmanın önlenmesi davasını bilirkişi raporu doğrultusunda zilyetliğin korunması (MK 981-984) davası olarak ıslah ettiklerini açıklamıştır....
TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 983 ] "İçtihat Metni" Mehmet ile Musa aralarındaki zilyetliğin tespiti davasının kabulüne dair (Erdemli Sulh Hukuk Mahkemesi)'nden verilen 24.07.2009 gün ve 1092/713 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacı Mehmet vekili, dava dilekçesinde yer ve sınırları belirtilen bir parça tapusuz taşınmazı davacının 11.06.2006 tarihli adi senet ile davalıdan satın ve devraldığını, sera tarımı yaptığını, ancak davalının serayı söktüğünü, geçici çatma şeklinde bina yaparak tecavüz ettiğini ileri sürerek vekil edeninin Zilyetliğinin korunmasını istemiştir. Davalı Musa vekili, dava konusu taşınmazın vekil edeni tarafından davacıya satıldığının doğru olduğunu ancak, satış bedeli olarak kararlaştırılan aracın teslim edilmemesi nedeniyle zilyetliğin davalı tarafından geri alındığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....
Dava zilyetliğin tespiti isteminden ibarettir. HMK'nun 355.maddesi gereğince istinaf incelemesi; belirtilen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile ilgili konularla sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesi tarafından, davanın TMK 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası olarak değerlendirilip, hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi üzerine iş bu karar davacı tarafından istinaf edilerek, davanın TMK 981 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılmadığı, davanın salt zilyetliğin tespiti isteminden ibaret olduğu belirtilmiştir. Bilindiği üzere maddi vakaları anlatmak taraflara hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir....
Ancak davacı hakka dayalı olarak el atmanın önlenmesini (zilyetliğinin korunması) ve ecrimisil isteminde bulunabilirse de kal istemi açısından mevcut davacı zilyetliğinin korunması taşınmazın aynına yönelik tasarruf işlemi olduğundan davacı mera parselinin mülkiyet sahibi olmadığından kal isteminde bulunamayacaktır. Bu itibarla mahkemenin, davacının hakka dayalı el atmanın önlenmesi ve ecrimisil (zilyetliğin korunması) istemi açısından taşınmazın mera vasfında ve kamu malı niteliğinde bulunduğu, davacının mülkiyet sahibi olmadığı aktif dava ehliyeti bulunmadığı yönündeki ret gerekçesi yerinde görülmemiştir....
Keşifte, yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, sınırında bulunan mera parselinin devamı niteliğinde olup olmadığı, meradan açılıp açılmadığı, taşınmaz üzerindeki zilyetliğin hangi tarihte ve nasıl başladığı, zilyetliğin kimden kime ve hangi sebeple intikal ettiği, ne şekilde kullanılageldiği hususunda olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, çekişmeli taşınmazın keşif sırasında gözlenen nitelikleri tutanağa geçirilmeli, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin tespit tutanağında yazılı edinme sebebiyle farklı sonuç doğurması halinde tespit bilirkişilerinin tanık sıfatıyla dinlenmesi gereği düşünülmeli ve beyanlar arasında oluşabilecek çelişkiler giderilmeye çalışılmalıdır....
Tarafların iddia ve savunmalarına göre dava salt zilyetliğin korunması niteliğinde olmayıp uyuşmazlık taşınmaz üzerinde inşa edilen binaya ilişkindir. Yani zeminle ilgili bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Dava konusu ve muhtesat niteliğindeki binanın 09.06.2008 tarihli teknik bilirkişi raporundaki açıklamalara göre bir kısmının tapusuz alanda, bir kısmının ise dava dışı şirket adına tapuda kayıtlı 863 ada 6 parsel içinde kaldığı anlaşılmaktadır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, uyuşmazlığın zeminle bir ilgisi yoktur. Uyuşmazlık zemin üzerinde yer alan binaya ilişkin olup hakka dayalıdır. Bu nedenle somut olgunun TMK.nun 683. maddesi çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Bu bakımdan işin çözümü, zilyetliğin korunması davası kapsamında değil, (TMK. m. 981 vd.) hakka dayalı bir dava olarak değerlendirilip Asliye Hukuk Mahkemesi'nde bakılması gerekir....
Kişilerin, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki üstün zilyetlik iddiasına veya taraflar dışında başkası adına tapuda kayıtlı bir taşınmazdaki tapu kaydına ya da gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanmayan, kişisel hakka dayalı üstün zilyetlik iddiası durumunda, davanın 4721 sayılı TMK'nin 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası olacağı kuşkusuzdur. Davacı taraf, dava dilekçesinin içeriği ve istinaf dilekçesindeki somut açıklamaya göre, 4721 sayılı TMK'nın 981 ve devamı maddelerine dayanılarak zilyetliğin korunması ve tazminat istemiyle iş bu davayı açmıştır. 6100 sayılı HMK'nın 4/1- c maddesi gereği, herhangi bir hakka dayalı zilyetliğe değil sadece zilyetliğe dayalı zilyetliğin korunması davalarının Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekir. Görev hususu dava şartı olup, mahkeme hakimi tarafından yargılamanın her aşamasında re'sen gözönünde bulundurulmalıdır....
Somut olayda; Hazine adına kayıtlı henüz kullanıcı tespiti yapılmamış olan taşınmazda davacının ve onun zilyetliği devraldığı dava dışı kişilerin herhangi bir hakka dayanmaksızın uzun süredir zilyetliklerini sürdürdükleri, taraflar arasında kiracılık ilişkisi de bulunmadığı,davacının sırf zilyetliğin korunması talebini içerir iş bu davayı açtığı anlaşılmaktadır. HMK'nın 4. maddesi gereğince taşınır ve taşınmaz mallarda sadece zilyetliğin korunmasına ilişkin davalara bakmakla sulh hukuk mahkemeleri görevli ise de; istinaf incelemesi yapma görevi, Hakimler Savcılar Kurulunun iş bölümü kararının Antalya BAM 8. Hukuk Dairesi'nin iş bölümünü belirleyen kısmının 19. maddesi gereği verilen yalnızca zilyetliğin korunmasına ilişkin hüküm ve kararlar hakkındaki istinaf incelemesinde 8. Hukuk Dairesi'nin görevli olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na gönderilmesine karar vermek gerekmiştir....
Dava, TMK’nun mülkiyet hakkına dayalı olarak açılan 683.maddesi kapsamında ayni hakka dayalı müdahalenin önlenmesi davası olmayıp, aynı Kanunun 981-987.maddeleri gereğince açılan zilyetliğin korunması davasıdır. Mahkemece, davacının hukuki yararı ve aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi yönündeki görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Dosya arasında bulunan 78 ada 5 parselin tapu kaydına göre kayıt maliki Maliye Hazinesi olup, niteliği tarla olarak görülmektedir. Gerek davacı ve gerekse davalı taraf Hazinenin mülkiyetinde bulunan taşınmaz üzerinde yaptıkları evlere giden giriş yolu üzerinde uyuşmazlıkları bulunduğu anlaşıldığına göre davanın zilyetliğin korunması davası olduğunun kabulü gerekir. Bu tür davalarda davanın açıldığı tarihte üstün zilyetlik hangi tarafta ise onun üstün zilyetliğine değer verilir....
İpsala Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğu belirtilerek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. İpsala Sulh Hukuk Mahkemesi de, davacı kira sözleşmesinden kaynaklanan kişisel haklara dayandığından, dava değerine göre davanın Asliye Hukuk Mahkemesi görevinde bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda, davacı kişisel hakka dayandığına göre uyuşmazlık, yalnızca HUMK’nun 8/11-3. maddesindeki zilyetliğin korunması olarak düşünülemez. Bu nedenle, dava tarihi ve değeri esas alındığında, HUMK’nun 8/1. maddesi uyarınca görevli mahkeme belirlenmelidir. Dava tarihi ve değerine göre, yalnızca zilyetliğin korunmasına yönelik olmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir....