"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki hakimin müdahalesi davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin .../09/2017 gün ve 2017/816 E.-2017/6859 K. sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü: K A R A R Yargıtay ilâmında usûl ve kanuna aykırı yön bulunmamakta olup, karar düzeltme dilekçesinde yazılı sebepler HUMK m. 440/I’de belirtilen dört hâlden hiçbirine uymamaktadır....
Kaldı ki davacı yanca hakim müdahalesinin (TMK m. 195) istenildiği de ileri sürülmemiştir. Dolayısıyla davalı erkeğin gerçekleşen eylemi birliği temelinden sarsıcı nitelikte ve bu sonucu kabule yeterli değildir. Türk Medeni Kanununun 166'ncı maddesinde yer alan çekilmezlik ve temelden sarsılma unsuru davada gerçekleşmemiştir. Davalı erkeğe yüklenebilecek başka bir kusur ispatlanamadığından davanın reddi gerekirken, yetersiz gerekçe ile boşanma kararı verilmesi doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.16.02.2016(Salı)...
Ana ve baba, yoksul oldukları veya çocuğun özel durumu olağanüstü harcamalar yapılmasını gerektirdiği takdirde ya da olağan dışı herhangi bir sebebin varlığı halinde, hakimin izniyle çocuğun mallarından onun bakım ve eğitimine yetecek belli bir miktar sarfedebilirler (TMK m. 327). Ana ve baba, velayetleri çerçevesinde üçüncü kişilere karşı çocuklarının yasal temsilcisidirler. İyiniyetli üçüncü kişiler, eşlerden her birinin diğerinin rızasıyla işlem yaptığını varsayabilirler. Vesayet makamlarının iznine bağlı hususlar dışında kısıtlıların temsiline ilişkin hükümler velayetteki temsilde de uygulanır (TMK m. 342) Olağan ihtiyaçlar gerektirdiği ölçüde sermaye biçiminde ödemeler, tazminatlar ve benzeri edimler çocuğun bakımı için kısmen kullanılabilir. Çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitimi için zorunluluk varsa hakim, ana ve babaya belirlediği miktarlarda çocuğun diğer mallarına da başvurma yetkisini tanıyabilir (TMK m. 356)....
Davalı-karşı davacı kadın, tarafların birlikte seçtikleri (TMK. m 186) veya Türk Medeni Kanununun 188. maddesindeki şartların oluşması sebebiyle eşlerden biri tarafından seçilen ya da hakim tarafından belirlenen (TMK m.195) bağımsız bir eve davet edilmemiştir. Şu hale göre, davalı-karşı davacı kadın ihtara uymamakta haklıdır. Erkeğin terke dayalı davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Ne var ki kadının davasının kabulü suretiyle verilen boşanma hükmü temyizin kapsamı dışında bırakılarak kesinleşmiş, erkeğin boşanma davasındaki boşanma talebinin esası bu sebeple konusuz kalmıştır....
Sonuç olarak; inceleme konusu olan davada davacı “kadın” tarafından “sürekli kalma niyetiyle” oturduğu yer (TMK. m. 19 f. I) (=yerleşim yeri) olan ve bu sebeple davacı kadının yerleşim yeri (TMK. m. 168) olan yerde/doğru yerde boşanma davası açılmıştır. İşin esasının incelenmesi gerekirken yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu sebeplerle değerli çoğunluğun “farklı düşüncesine” katılmıyorum....
(TMK m. 197/1) Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. (TMK m. 197/2) Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğeriyle birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hâle gelmesi üzerine de yukarıdaki istemlerde bulunabilir. (TMK m. 197/3) Eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hakim, ana ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlere göre gereken önlemleri alır. (TMK m. 197/4) Bu bağlamda; haklı bir nedeni olmaksızın kendisiyle birlikte yaşamaktan kaçınılan eş, birlikte yaşamaktan kaçınan diğer eşten kendisi ve yanında bulunan küçük çocukları için tedbir nafakası isteyebilir. Hakim, tedbir nafakasını tayin ederken, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, hakimin müdahalesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava, tek parsel üzerinde kurulu sitede, projeye göre eksik yapılan imalatların tamamlanmasına ilişkin hakimin müdahalesi istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir....
Ancak; Bedellerine hükmedilen taşınmazlardaki davacı paylarının iptali ile TMK.'...
KARŞI OY YAZISI Üzerinde aile konutu şerhi (TMK m. 194 f. III) bulunmayan ve davalı-malik olan eş adına kayıtlı taşınmazın davalı-malik olan eş tarafından, malik olmayan davacı eşin “açık rızası alınmadan” (TMK m. 194 f. I) ve rızayı sağlayamadığı veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmemesi söz konusu olmadığı için hâkimin müdahalesi de istenilmeden (TMK m. 194 f. II) * devredilmesi sebebiyle davacı-malik olmayan eş tarafından dava açıldığı ve yerel mahkeme tarafından davanın reddine karar verildiği konusunda değerli çoğunluk ile aramızda “görüş birliği” vardır. Değerli çoğunlukla aramızdaki çekişme nedir? TMK m. 194 hükmü ile korunması hedef alınan malik olmayan eşin “açık rızası alınmadan” yapılan işlemi “geçerli” sayabilir miyiz? Başka bir anlatımla “yoktan var çıkabilir mi?” Bilindiği üzere benzer çekişme Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne daha önce gelmiştir....
Yasa maddesinin kanunda düzenlendiği yer ve kenar başlığından açıkça anlaşılacağı gibi, zina ve hayata kast nedeniyle boşanma kararının eşin alacak talebine etkisi, edinilmiş mallara katılma rejimine (TMK m. 218-241) özgü ve sadece 'artık değere katılma alacağı (TMK m. 236)' için söz konusudur. Bir başka anlatımla, mal ayrılığı rejimindeki 'katkı payı alacağı' ve edinilmiş mallara katılma rejimindeki 'değer artış payı alacağı TMK m. 227 için, TMK 236/2. maddesi uygulama alanı bulmaz. Diğer yandan, TMK m. 236/2 maddesindeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılması veya kaldırılmasına yönelik karar verilebilmesi için öncelikle, davacının artık değere katılma alacağının yapılan imcelemeyle sabit olması gerekir. Katılma alacağı olması halinde, hakimin mevcut delillere göre alacağı azaltma veya kaldırmaya yönelik takdirini kullanması sözkonusu olabilecektir....