Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır. Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu kaydının beyanlar hanesine şerhi de gereklidir. Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır. Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında, komşuluk hukukundan kaynaklanan geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi uyarınca geçit ihtiyacı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak karşılanmalıdır. Bilirkişi raporunda (A) ile işaretli kesim tescil harici dere yatağı olduğundan buradan geçit hakkı kurulması ve bunun Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi hükmü uyarınca tapu kaydının beyanlar hanesine şerh edilmesi mümkün değildir....
Ne var ki; mahkemece yapılan keşif sonucunda verilen 28. 12. 2009 tarihli fen bilirkişisi ...’ya ait rapor ekindeki krokide 290 parsel sayılı taşınmazın içerisinden geçen ve kesik çizgiler ile gösterilen bölümünün kadim yol olduğu, yol olarak işaretlenen bölümün kuzeyinde üçgen şeklindeki bölümün ise kuru dere yatağı içerisinde kaldığı anlaşılmaktadır. Diğer bir anlatımla yol olarak işaretlenen bölümün güneyi davacı tarafından dava konusu yapılmamış olduğu halde 290 sayılı parselin tamamının tapu kaydının iptaline ve tescil harici bırakılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Mahkemece bilirkişi raporunda kesik çizgilerle belirlenen ve yol olduğu ispatlanan yer ile bu yerin kuzeyindeki kuru dere yatağına isabet eden bölümünün tapu kaydının iptali ile yolun terkinine ve haritasında gösterilmesine, kuru dere yatağının tescil harici bırakılmasına karar verilmesi gerekir. Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ....
Mahkemece, davacının yolunun mevcut olduğu geçit ihtiyacının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesine dayanılarak açılmış geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir. Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Dosyada mevcut 27.4.2009 tarihli ve 548 sayılı Tapu Sicil Müdürlüğü yazısı ekindeki tapu kaydına göre aleyhine geçit tesis edilen 737 parsel numaralı taşınmazın dava açıldığında ve yargılama sırasında Hazine adına kayıtlı olduğu görülmektedir. Husumet yöneltilen davalı ...'ın taşınmazın mülkiyet hakkını kazandığı belirtilmiş ancak taşınmaz tapuda adına tescil edilmemiştir....
Davacı vekili 09/09/2011 tarihli ıslah dilekçesi ile; davacının vermiş olduğu dilekçede olayın hukuken yanlış vasıflandırıldığını, davacı geçit hakkı talebinde bulunmuş ise de; aslında dava konusu yeri yol olarak kullandıklarından bahisle davalılara kayıt edilen yerin tapudan iptali ile yol olarak terkinine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar, dava konusu taşınmazın 2003 tarihli kadastro çalışmaları sonucu adlarına tescil edildiğini, yol olarak terkini talep edilen yerde sondaj kuyusu açtıklarını, davacı tarafın dava dilekçesinde dava konusu yeri davacının kendi babası ...'un 1986 yılında kendilerine verdiğini beyan ettiğini, bahse konu yerin kendileri adına kayıt ve tescil edilmesinin normal olduğunu, bu nedenle davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalılar temyiz etmiştir. Dava, tapu iptali ve yol olarak tescil istemine ilişkindir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, TMK'nın 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir. Bu tür davalar bilindiği gibi arazi düzenlemesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine mutlak geçit ihtiyacı veya geçit yoksunluğu, ikincisine de nispi geçit ihtiyacı ya da geçit yetersizliği denilmektedir. Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenilen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Dosyada tarafların malik oldukları tapu kayıtlarından anlaşılmaktadır....
Yani, geçit hakkı kurulabilmesi için leh ve aleyhine geçit tesis edilecek özel mülkiyete konu taşınmazların tamamının aynı zamanda tapuda kayıtlı olmaları da şarttır. Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3. Maddesi uyarınca tapu siciline kaydı da gerekir. Mahkemece davacı taşınmazı lehine tescil harici yerden geçit hakkı tesisine karar verilmiştir. Yani aleyhine geçit kurulan kadastro harici yer tapuya tescil edilen bir yer değildir. Bu tür yerlerden geçit kurulabilmesi için öncelikle civardaki tapulu arazilerden herhangi bir genel yola ulaşımı sağlayabilecek şekilde geçit kurulmasının mümkün olmaması gerekir. Geçit davalarında amaç, zaruret halinde olan kişinin yola kavuşmasıdır. Türk Medeni Kanununun 747. maddesinde "taşınmazından genel yola çıkmak için yeterli geçidi bulunmayan malik, tam bir bedel karşılığında bir geçit hakkı tanınmasını komşularından isteyebilir" denmek suretiyle geçit hakkının genel yola çıkmak için tanınacağı belirtilmiştir....
Somut olaya gelince; Mahkemenin 2013 /65 Esas sayılı dosyasında dava konusu olduğu için henüz ada ve parsel numarası almamış olan ve fen bilirkişisince 20/06/2014 tarihli ek raporunda "tescil olan arsa" notu ve "A" harfiyle gösterilmiş olan ve davacıya ait olduğu anlaşılan taşınmaz lehine 132 ada 57 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı tesis edilmesine, karar verilmiş ise de; hüküm infaza elverişli değildir. Şöyle ki; davacı geçit hakkını kendisine ait olduğu iddiası ile 132 ada 57 parsel sayılı taşınmazın bir kısmı lehine istemiş; talep doğrultusunda 57 parselden geçit hakkı kurulmuştur. Davacının zilyetliğe dayalı olarak açtığı dava dosyasında Dicle Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/165 -2014/100 Esas -karar sayılı ilamı ile davacı lehine ... iptali ve tescil kararı verilmiş ise de; krokide bu yerin belli olmadığı gibi tapuya tescil de edilmemiştir....
Zorunlu geçit hakkının hukuki niteliği gereği leh ve aleyhine geçit tesisi istenen taşınmazların tapu siciline kayıtlı olmaları gerekir. 11.02.1959 tarihli ve 1958/14 Esas, 1959/13 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında zorunlu geçit hakkının ancak tapuda kayıtlı taşınmazlar hakkında söz konusu olabileceği, tapu siciline kayıtlı olmayan yerler için böyle bir zorunluluk doğduğunda ise tapuya tescil gerekliliği yerine getirildikten sonra ihtiyaç sahibi kişinin talepte bulunmasının mümkün olduğu öngörülmüştür....
Zorunlu geçit iki tarafın menfaati gözetilerek belirlenir.” şeklinde hüküm altına alınmıştır. Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “ geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “ geçit yetersizliği” denilmektedir. Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise; dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir....
Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisine de "nispi geçit ihtiyacı" ya da "geçit yetersizliği" denilmektedir. Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün "İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili" başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir. Somut olaya gelince; 4342 sayılı Mera Kanununun 4. maddesi gereğince meralar özel mülkiyete konu olamaz, amacı dışında kullanılamaz. Bu nedenle özel mülkiyete konu taşınmazların malikleri adına tescili gerekirken, meraların kadastro çalışması sırasında sadece sınırlandırılması ile yetinilir....