ın gerçeğe aykırı beyana dayalı olarak tescil edilen nüfus kaydının düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Giresun Aile Mahkemesi'nin ihbarı üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı 28.10.2010 tarihli davanamesinde; ... ...'ın, ... ve ...'ın çocukları olmadığı halde gerçeğe aykırı beyanla kendi nüfuslarına tescil ettirdiklerini, esasında ... ...'ın davalı ... ile ...'in evlilik dışı ilişkisinden dünyaya geldiği ileri sürülerek ...'in, ... ve ...'ın nüfus kaydından silinip davalılar ... ile ...'in evlilik dışı ilişkisinden olduğunun tespiti ile nüfus kayıtlarının gerçeğe uygun olarak düzeltilmesi istenilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden, ...'in ... ve ...'ın çocukları olmadığı halde gerçeğe aykırı beyanla nüfus kayıtlarına tescil edildiği anlaşılmaktadır....
Dava, iddia ve dosya içindeki belgelerden soybağının reddi değil, gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kaydının düzeltilmesi (tescile itiraz) istemine ilişkin olup 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinin 1/A bendine göre nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahıslar tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlandığından, davada asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilmeden davanın aile mahkemesince görülüp esastan karara bağlanması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak ilerleyen süreçte defalarca davacıdan ve diğer çalışanlardan kişisel bilgilerinin güncellenmesi istenildiğinde davacının farkına varmamış olma ihtimali bulunmayan bu hatanın düzeltilmesi bakımından üzerine düşeni yapmadığı, suskun kaldığı anlaşılmaktadır. Son olarak fesih öncesinde davacının güncellemediği kişisel verilerini güncellenmesi bakımından e-posta iletisi ile uyarılması sonrasında davacının üniversite mezunu olmayıp lise mezunu olduğu, buna ilişkin kaydın hatalı olduğu hususunda davalı işvereni uyardığı görülmektedir. Somut olay bakımından davacının işverenini yanıltmaya çalışması, gerçeğe aykırı beyanda bulunması, usulsüzlük yapması gibi bir durum söz konusu olmayıp davalı işverenden kaynaklanan hataya davacının uzun süre davalı aleyhine olacak şekilde sessiz kalması söz konusudur. Bu durum davacı ile davalı arasında olması gereken güven ilişkisini bozmuştur. Artık bu aşamadan sonra birlikte çalışmanın devamı beklenemez....
Mahkemece 397 ada 18 ve aynı ada 16 numaralı parseller davaya konu edilmiş olup sicilleri açık bulunduğu halde incelemeye konu kararda bu parseller hakkında sicil oluşturulmaması yasaya aykırı olup bozma nedeni ise de bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden kararın hüküm fıkrasının 1 paragrafının sonuna “davaya konu 397 ada 18 numaralı parsel ile 397 ada 16 numaralı parselin yol olarak ayrılan bölümün çıktıktan sonra geri kalan kısmının tespitte olduğu gibi tespit malikleri adına tapuya tesciline” ibareleri eklenmek suretiyle ve hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 25.4.2006 gününde oybirliği ile karar verildi....
Nüfus kaydının düzeltilmesi davası, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.01.2008 tarih 2008/2- 36- 47 sayılı içtihadında açıklandığı üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi nedeniyle, mevcut kaydın düzeltilmesi davasıdır. Böyle bir dava sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmez. Bu nedenle davacının birinci talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Davacının, çocuğun gerçek anne ve baba hanesine kayıt istemi de, anne yönünden yine nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olması, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur....
Nüfus kaydının düzeltilmesi davası, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.01.2008 tarih 2008/2- 36- 47 sayılı içtihadında açıklandığı üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi nedeniyle, mevcut kaydın düzeltilmesi davasıdır. Böyle bir dava sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmez. Bu nedenle davacının birinci talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Davacının, çocuğun gerçek anne ve baba hanesine kayıt istemi de, anne yönünden yine nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olması, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur....
Somut olayda davada, davacının gerçek annesinin ... ve gerçek babasının da ... olduğunun tespiti ve buna uygun olarak nüfus kaydının düzeltilmesi istenmiştir. Burada kademeli olarak iki talep bulunmakta; ilk talep küçük ...’nin nüfusa kayıtlı bulunduğu ... ve ... hanesine gerçeğe aykırı beyana dayalı olarak yazılmış bulunduğundan bu hanedeki kaydın iptali ile annesi olan davalı ....’nin kızlık hanesine tescili, ikinci talep ise küçük ...’nin gerçek babasının davacı ... olması nedeniyle davacı ... tarafından küçüğün tanınması istemine ilişkindir. Nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkin davanın nüfus müdürü veya temsilcisinin huzuru ile görülmesi zorunlu olduğu gibi Yargıtay uygulamaları dikkate alındığında nüfus ve soybağına ilişkin davalarda DNA incelemesi yapılması da zorunludur....
Bu durumda, soybağı ihtilafı ortaya çıkmayacağından, açıklanan muhtevadaki davalar, “Gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davasından ibaret kalacak ve görevli mahkeme, 5490 sayılı Kanunun 36/...-a maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi olacaktır. Ancak, çocuğun doğduğu tarihte, genetik annenin evli bulunmaması halinde, anne yönünden dava, “Gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davası olarak kalmakla birlikte; genetik anne ile evli olmayan genetik baba yönünden, “Babalık karinesi” gerçekleşmediğinden, genetik babanın nüfus kaydına işlenmesi talebi “Soybağı davası” niteliğini kazanacaktır. Bu takdirde ise uyuşmazlığın, 4787 sayılı Kanunun .... maddesi uyarınca aile mahkemesi tarafından incelenip çözüme kavuşturulması gerekecektir (Yargıtay HGK 2013/354-1554, 18. HD 2015/1360-3281, 2015/1591-4537)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Davacı vekili, dava dilekçesinde, davacı ...'un ... ve ... çocuğu olmasına rağmen amcası ... ile yengesi ... oğlu olarak tescil edildiğini bildirerek, davacının nüfus kaydının gerçeğe uygun şekilde düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kabulü ile .... T.C. Kimlik no ile nüfusa kayıtlı davacı ...'un "...." olan anne adının "....", "...." olan baba adının ise "..." olduğunun tespitine karar verilmiştir. Dava nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Davacının mevcut hanesindeki nüfus kaydı vatandaşlıktan çıkarılması nedeni ile kapalıdır....
İCRA MAHKEMESİ Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçundan sanık ...'un İİK'nun 338. maddesi gereğince 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde sanık tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: İcra takip dosyasında yapılan araştırma sonunda, sanığın üzerine kayıtlı olan ... İlçesi Zaferiye Mahallesi 250 ada 27 parsel, 252 ada 37 parsel ve 250 ada 28 parsel sayılı taşınmazların değerinin, üzerindeki hacizli dosya alacaklarını karşılamadığı saptanmıştır. Bu husus mahkemenin de kabulündedir. Takip miktarından daha düşük kıymetteki Hacizli malın bildirilmemesi gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunu oluşturmayacak ise de, ... plaka sayılı aracını bildirmemesinin de suça konu yapılarak sanığın mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmaktadır....