Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların değiştirilmesi ile nüfus kayıtlarının düzeltilmesi anlaşılır. Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne tescil edilmiş, kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. İşte bu noktada, nüfus kütüğündeki hatalı kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup, zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir Nesebin reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiş, ancak bu doğru daha sonra nesebin reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür....
Somut olayda davacının nüfus kayıtlarındaki hatalı kaydın düzeltilmesi istemi ile açmış olduğu davaya, yerel mahkemece asliye hukuk mahkemesi yerine aile mahkemesi sıfatıyla bakılıp hüküm kurulmuş olması ve ayrıca ilgililerin DNA testi de yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma sonucunda yazılı gerekçeyle davanın kabulü doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
in çocukları olarak nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Kartal 2. Asliye Hukuk Mahkemesince, davada öncelikle gerçek anne ve babanın dolayısıyla soybağının tespit edilmesi gerektiği bildirilip, görevli mahkemenin Aile Mahkemesi olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir. Kartal 3. Aile Mahkemesi ise, davada babalığın ve nesebin çekişme konusu olmadığı, nüfus kaydının gerçeğe uygun tutulup tutulmadığının araştırılması gerektiği bildirilerek görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Davacı, ... ve Güllü'nün çocuğu olduğu halde ...'da çocuk parası almak amacıyla akrabası olan ... ve İzzete üzerine hatalı olarak kayıt edildiğini ileri sürmüş, nüfustaki bu hatalı kaydın düzeltilmesini istemiştir. Dava bu haliyle Aile Mahkemesinin görev alanına giren soybağının reddi ve babalık davası niteliğinde bir dava olmayıp, hatalı kayıt düzeltme davasıdır. Bu durumda uyuşmazlığın Kartal 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir....
Aile Mahkemesi ise, davanın yanlış beyan suretiyle gerçeğe aykırı yapılan kaydın iptali ile nüfus kayıtlarının gerçeğe uygun olarak düzenlenmesine ilişkin olduğu, uyuşmazlığın soybağı ile ilgisi bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Davada, iki talep bulunmaktadır. Davacı nüfusta ...’nün çocuğu olarak gözüken ...’nin gerçekte ...’nün çocuğu olmadığının tespitini, bir başka deyişle ... ’nin ...’yle olan soybağının reddini talep etmiş, ikinci olarak kendisinin ...’yle evliliğinin tespitini istemiştir. Bu konular Türk Medeni Kanununun Aile Hukuku ile ilgili kitabında düzenlenmiş olduğundan Aile Mahkemesi görevlidir. O halde uyuşmazlığın Ankara 6. Aile Mahkemesinde görülüp çözümlenmesi gerekmektedir. ../... -2- 2009/8671 2009/7519 SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Ankara 6. Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 13.11.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dosyada mevcut nüfus kayıt örneğinden, davacının 30.07.1997 tarihinde Bakanlar Kurulu kararı ile Türk vatandaşlığından çıkmasına izin verilmesi üzerine Türk vatandaşlığını kaybettiği ve bu sebeple nüfus kaydının kapatıldığı anlaşılmaktadır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 14. maddesi; "Nüfus kaydının kapatılması; ölüm, gaiplik, Türk vatandaşlığının kaybı, evlenme, boşanma, evlat edinilme, soybağının düzeltilmesi veya reddi gibi olaylar nedeniyle bir kaydın üzerinde işlem yapılamaz hale getirilmesidir. Kaydın kapatılmasına ilişkin sebep ortadan kalktığında veya kaydın yeniden açılmasını gerektirecek yeni bir sebep ortaya çıktığında kayıt yeniden açılır. Kaydın açılmasından sonra kişisel durumda meydana gelmiş olan olaylar kişinin kaydına işlenir." hükmünü içermektedir....
-Fatma oğlu 14.06.1904 doğumlu İdris isminin ...-...oğlu İbrahim 01.07.1907 olarak kaydedilmesine talep edilmiş olmakla, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.01.2008 tarih 2008/2-36-47 sayılı içtihadında açıklandığı üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi nedeniyle, mevcut kaydın düzeltilmesi davası olduğu, Böyle bir dava sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmeyeceği Bu nedenle davacının birinci talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davası olduğu,Davacının genetik anne ve baba hanesine kayıt istemi, anne yönünden yine nüfus kaydının düzeltilmesi talebi ise de, anne ve baba arasında evlilik ilişkisi bulunmadığından, baba yönünden soybağının düzeltilmesi...
Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Tapuda isminin düzeltilmesi istenen ., gerek tapu kaydı ve gerekse kadastro tutanağının edinme sebebi ve malik bölümündeki açıklamalara göre, . oğlu, 1.1.1955 doğum tarihli ve . köyündendir. Dosyaya getirilen nüfus bilgilerine göre de tapu kayıt malinin kimlik bilgileri ile birebir örtüşen bu kişinin dolduğu anlaşılmaktadır. Davacı tanıkları ve tesbit bilirkişileri beyanlarında çekişmeli taşınmazın davacıya ait olduğunu söylemişlerse de, bu beyanlar, nüfus kaydı ve kadastro tutanağı gibi yazılı ve resmi belgelere uygunluk sağlanmamaktadır. Tapuda isim düzeltme davaları kamu düzenine ilişkin olup, mülkiyet nakline neden olunmadan kaydın gerçeğe uydurulması zorunludur....
Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Tapuda isminin düzeltilmesi istenen ., gerek tapu kaydı ve gerekse kadastro tutanağının edinme sebebi ve malik bölümündeki açıklamalara göre, . oğlu, 1.1.1955 doğum tarihli ve . köyündendir. Dosyaya getirilen nüfus bilgilerine göre de tapu kayıt malinin kimlik bilgileri ile birebir örtüşen bu kişinin dolduğu anlaşılmaktadır. Davacı tanıkları ve tesbit bilirkişileri beyanlarında çekişmeli taşınmazın davacıya ait olduğunu söylemişlerse de, bu beyanlar, nüfus kaydı ve kadastro tutanağı gibi yazılı ve resmi belgelere uygunluk sağlanmamaktadır. Tapuda isim düzeltme davaları kamu düzenine ilişkin olup, mülkiyet nakline neden olunmadan kaydın gerçeğe uydurulması zorunludur....
un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Davacılar, ... parsellerin tapu kaydında ... olarak geçen kaydın ... kızı ... olarak, .. olarak geçen kaydın .. oğlu ... olarak, 118 parselin tapu kaydında ... olarak geçen kaydın 1895 doğumlu ... olarak düzeltilmesini istemişlerdir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar Dairece; "... Düzeltim istenilen ...'un davacı ...'in kardeşi olduğu ölümüyle geride sağ eşi ve çocuklarının kaldıkları, davacı ...'in ve diğer davacının dava konusu taşınmazların paydaşı olan ...'un mirasçıları olmadıkları ve dava açma sıfatlarının bulunmadığı gözardı edilerek ...'un kaydının düzeltilmesi istemiyle açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği... öte yandan 118 parsel yönünden tapu kaydında yanlış kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteminde bulunulduğu halde talep dışına çıkılarak tespit kararı verildiği... o halde tapu kaydındaki kimlik bilgileri düzeltilmesi istenilen ...'...
Nüfus kaydının düzeltilmesi davası, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.01.2008 tarih 2008/2-36-47 sayılı içtihadında da açıklandığı üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi sebebiyle mevcut kaydın düzeltilmesi davasıdır. Böyle bir dava sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmez. Bu nedenle davacının birinci talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Davacının ikinci talebi olan gerçek anne ve baba hanesine kayıt istemi de anne yönünden çocukla ana arasındaki soybağı doğumla kurulduğundan yine nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır....