WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

SUÇ :Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak ... Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi....

    Bu doğru kayıt, daha sonra açılan bir dava, soybağının reddi veya sonradan evlenme yoluyla soybağına itiraz veya tanımaya itiraz veya tanımanın iptali yahut da af kanunları ile yapılan nesep düzeltmeye itiraz ile teknik olarak bir yanlışlığa dönüştürülmektedir. Soybağına ilişkin hükümler 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 282. maddesi ve devamında düzenlenmiş olup Aile Mahkemelerinin görevi kapsamındadır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinde düzenlenen nüfus kaydının düzeltilmesi davalarına ise Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılır. Somut olayda dava; Zilan ve Halil İbrahim'in, Bedriye ve Halim çocuğu olarak gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kaydının iptali ile gerçek annelerinin ..., gerçek babalarının da...olduğunun tespiti ve buna uygun olarak nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada; Asıl ve birleşen davada davacı, ..İcra Müdürlüğü'nün 2001/4870 sayılı dosyasında yapılan takip nedeniyle 21 numaralı bağımsız bölümü cebri satış yoluyla edindiğini, ne var ki, gayrimenkul açık artırma şartnamesi ve tutanağında 21 numaralı bağımsız bölüme ilişkin nitelikler belirtilmiş ve satışa çıkarılmışken sehven 5 numaralı bağımsız bölümün gösterildiğini ve bu nedenle de 21 numaralı bağımsız bölüm yerine 5 numaralı bağımsız bölümde adına kayıt oluşturulduğunu ileri sürerek, 5 numaralı bağımsız bölüm bakımından adına oluşturulan mevcut kaydın iptali ile aynı zamanda ihale borçlusu olan davalı ... adına tescilini, ihalenin konusunu teşkil eden 21 numaralı bağımsız bölüm bakımından da davalı ... adına olan kaydın iptali ile adına tescilini istemiştir. Davalı ... davanın reddini savunmuş, diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir....

        Bu bakımdan; davacının SGK denetmenlerine verdiği ifadesinde diğer bir takım çalışmalarının gerçeğe aykırı olarak farklı işverenler yanından Kuruma bildirildiğini kabul etmesine rağmen, 01.02.1981-01.10.1986 tarihleri arasındaki çalışmalarının gerçek olduğunu belirtmesi ve SGK denetim raporu kapsamına göre bu döneme ilişkin bir araştırma yapılmamış olması, davacının diğer sigortalılık bildirimlerinin gerçeğe aykırı olması kıyas alınarak 01.02.1981-01.10.1986 tarihleri arasındaki sigortalılık süresinin de gerçeğe aykırı olduğu görüşüne yer verilmiş olması ve Kurum tarafından da bu rapora istinaden davacının tüm sigortalılık sürelerinin iptal edilmesi karşısında, denetim raporu ve Kurum işlemi bu yönüyle denetime ve irdelemeye elverişsiz bulunmuştur. Mahkeme tarafından, Kurumun denetim raporundaki saptamalar esas alınarak eksik inceleme ile hüküm kurulmuştur....

          İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; iptali istenen kaydın nüfus kurallarına ve sistemine zaten aykırı olduğunu, zira iptali istenen kayıt olan T1 10.03.1954 tarihinde doğmuş olarak gözüktüğünü, aynı kişinin 01.01.1960 tarihinde öldüğünün de nüfus kaydında gözüktüğünü, ancak 1954 yılında doğduğu, 1960 yılında öldüğü nüfus kaydı tarafından iddia olunan kişinin doğum tescilinin 15.01.1963 yılına ait olduğunu, ölüm tarihi 1960 olan bir kişinin doğum tescilinin 1963 yılı olmasının imkansız olduğunu, bu durumu nüfus müdürünün yerel mahkemeye duruşmada da belirttiğini, duruşmadaki beyanlarında nüfus temsilcisinin bir kişinin doğum tescilinin ölüm tarihinden sonra olmasının hukuken mümkün olmadığını belirttiğini, ancak yerel mahkemenin yine de davayı reddettiğini, zira iptali istenen kayıtta T1 10.03.1954 tarihinde muhtar beyanına göre doğduğunun belirtildiğini, aynı kayıtta 10.03.1954 pazar günü doğduğu belirtildiğini, ancak 10 Mart 1954 pazar günü olmadığını,...

          ın çocuğu olarak gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kaydının iptali ile gerçek annesinin ..., gerçek babasının da ... olduğunun tespiti ve buna uygun olarak nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Dosya içerisinde bulunan ..., ... ve ...'a ait nüfus kayıtlarının incelenmesinden; Derya'nın 09/01/2000 doğumlu olduğu, .... 27/09/1990 tarihinde evlendikleri, davacıların iddiasının kabulü halinde çocuğun, anne ve babasının evlilik birliğine tescil edileceği, dolayısı ile anne ve baba arasındaki soybağının hakim hükmüyle değil, TMK'nin 282. maddesi gereği kurulacağı anlaşılmaktadır. Yukarıda gösterilen açıklamalar dikkate alındığında; davacı vekilinin talebi, bir bütün olarak gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır....

            nin ... ve ... çocuğu olarak gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kaydının iptali ile gerçek annesinin ..., gerçek babasının da ... olduğunun tespiti ve buna uygun olarak nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Yukarıda gösterilen açıklamalar dikkate alındığında; anne ile çocuk arasında soybağı doğum ile kurulacağından ve ...'nin gerçek annesinin ..., gerçek babasının da ... olmadığına ilişkin talep bir bütün olarak gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olduğundan, sözkonusu talepler bakımından dava 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır....

              Somut olayda, mahkemece davalı Üniversitenin eğitim dönemi başlamadan kaydın sildirildiği, bu sebeple kayıt sırasında imzalanan taahhütnamenin ücret iadesine ilişkin hükmünün işlerlik kazanmayacağı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; 02.09.2010 tarih, 2010/815 karar sayılı 2010-2011 Eğitim-Öğrenim Yılında Yükseköğretim Kurumlarında Cari Hizmet Maliyetlerine Öğrenci Katkısı Olarak Alınacak Katkı Payları ile İkinci Öğrenim Ücretlerinin Tespitine dair Bakanlar Kurulu Kararının 27. maddesinde "Lisans yerleştirme sınavının kazanıldığı yıl kayıt yaptırıp kendi isteği ile kaydını sildiren öğrencileri katkı payı ve öğrenim ücretleri geri ödenemez" hükmü nedeniyle davacının peşin ödediği öğrenim ücretinin kaydın sildirilmesi nedeniyle iadesini isteyemeceği gözetilmeksizin yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 27.3.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Burada kademeli olarak iki talep bulunmakta; ilk talep küçük ...’nin nüfusa kayıtlı bulunduğu ... ve ... hanesine gerçeğe aykırı beyana dayalı olarak yazılmış bulunduğundan bu hanedeki kaydın iptali ile annesi olan davalı ....’nin kızlık hanesine tescili, ikinci talep ise küçük ...’nin gerçek babasının davacı ... olması nedeniyle davacı ... tarafından küçüğün tanınması istemine ilişkindir. Nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkin davanın nüfus müdürü veya temsilcisinin huzuru ile görülmesi zorunlu olduğu gibi Yargıtay uygulamaları dikkate alındığında nüfus ve soybağına ilişkin davalarda DNA incelemesi yapılması da zorunludur. Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar dikkate alındığında mahkemece, nüfus müdürü veya temsilcisi hazır bulunmadan ve tarafların kabulü dikkate alınarak DNA incelemesi yaptırılmadan eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir....

                  nin kardeşi olduğunu, her ne kadar nüfus kayıtlarında yer almamış ise de 1942 yılında doğduğunu, nüfusa tescil edilmeden 1944 yılında öldüğünü, kaydın gerçeğe uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi ...'ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 6.70.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 19.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu