Taşınmazın başında icra edilecek keşif sırasında dayanılan tapu kaydı ihdasından itibaren okunup kayıtta yazılı hudutlar yerel bilirkişilere zeminde tek tek gös-tertilmeli, kayıtta yazılı olup bilirkişilerce gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkânı sağlanıp bu suretle kaydın kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli, bilirkişi ve tanıkların kaydın hudutlan ve kapsamı hususundaki beyanlarının zemine uygunluğu komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmelidir. Beraberde götürülecek teknik bilirkişiye uygulanan kaydın kapsamını belirtir ve keşfi takibe imkân verir kroki düzenlettirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 01.04.2005 gününde oybirliği ile karar verildi....
Taraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükme yönelik; Davalı vekili ; resmi kayıtlara aksi sabit oluncaya kadar itibar edilmesi gerektiğini, kişinin kendi gerçeğe aykırı beyanından faydalanmasının hukuka aykırı olduğunu, ayrıca davacının iddia ettiği gibi sadece belge alabilmek izin gerçeğe aykırı belge kullanmışsa bu durumda TCK kapsamında suç teşkil edeceğini , kurumun da bu saikle davacının itirazını haklı olarak reddederek yasa gereğince işverenden talep edilenlerin verilmemesi nedeniyle bu belgenin resen düzenlenmesi ve yine yasanın ilgili fıkraları uyarınca işlem yapılması kanaatine varıldığını, ancak bu hususların hiç birinin yerel mahkemece dikkate alınmayarak hüküm kurulduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava; Kurum komisyon kararının iptali talebine ilişkindir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava, nüfus kütüğündeki mükerrer kaydın iptali istemine ilişkindir. Davacı dava dilekçesinde, 1989 yılında doğan oğlu ...'ın nüfusa aynı isimle 1987 ve 1989 doğumlu olarak mükerrer yazıldığını, gerçekte ... adında bir çocukları olduğunu ileri sürerek mükerrer olan 1.6.1987 doğumlu ...'ın kaydının iptalini istemiştir. Mahkemece, kaydının iptali istenilen ...'ın, iptali istenilen kayıt ile yaşamını sürdürdüğü gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 1-Öncelikle usul işlemleri yönünden yapılan incelemeye göre; Dava, 1989 doğumlu oğlunun nüfusa mükerrer kaydedildiği savıyla baba ve anne tarafından açılmıştır. Mükerrer kaydının iptali istenilen, -dava tarihi itibariyle- sağ ve ergin(reşit) bir kişidir....
Kamu düzeni gereği, gerçeğe aykırı bir tescil söz konusu olmadıkça, nüfus kütüklerindeki kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek, karışıklığa sebep verecek şekilde değiştirilmesi hukuka uygun değildir. Bu durumda Ülke adının yazılmaması halinde doğum yerine ilişkin kaydın açık ve gerçeğe uygun olması kuralını ihlal edeceği kaydın anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştireceği, karışıklığa sebep vereceği açık olduğundan eldeki dosyada doğum yeri kaydına ilişkin düzeltme talebinin kabulü kararının hukuka uygun olmadığı, davanın reddi gerekirken kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşıldığından davalı idare temsilcisinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddi yönünden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir....
Bu durumda, soybağı ihtilafı ortaya çıkmayacağından, açıklanan muhtevadaki davalar, “Gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davasından ibaret kalacak ve görevli mahkeme, 5490 sayılı Kanunun 36/1- a maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi olacaktır. Ancak, çocuğun doğduğu tarihte, genetik annenin evli bulunmaması halinde, anne yönünden dava, “Gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davası olarak kalmakla birlikte; genetik anne ile evli olmayan genetik baba yönünden, “Babalık karinesi” gerçekleşmediğinden, genetik babanın nüfus kaydına işlenmesi talebi “Soybağı davası” niteliğini kazanacaktır. Bu takdirde ise uyuşmazlığın, 4787 sayılı Kanunun 4.maddesi uyarınca aile mahkemesi tarafından incelenip çözüme kavuşturulması gerekecektir (Yargıtay HGK 2013/354- 1554, 18. HD 2015/1360- 3281, 2015/1591- 4537)....
Yargıtay HGK’nun 30.01.2008 tarih 2008/2- 36- 47 Sayılı içtihadında da açıklandığı üzere, "resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi sebebiyle mevcut kaydın düzeltilmesi davası sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmez. Bu sebeple davacının talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır...” Somut olayda, davacının talebi, baştan beri gerçeğe aykırı olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır....
Yargıtay HGK’nun 30.01.2008 tarih 2008/2- 36- 47 Sayılı içtihadında da açıklandığı üzere, "resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi sebebiyle mevcut kaydın düzeltilmesi davası sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmez. Bu sebeple davacının talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır...” Somut olayda, davacının talebi, baştan beri gerçeğe aykırı olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır....
in, ... ve ... çocuğu olarak gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kaydının iptali ile gerçek annesinin davalı ..., gerçek babasının da diğer davalı ... olduğunun tespiti ve buna uygun olarak nüfus kaydının düzeltilmesi olarak açılmış olup, gerçek babanın Ömer olduğuna yönelik istem, anne Adelet ve baba olduğu iddia edilen ...'in evliliğinin bulunmadığı ve çocuğun evlilik dışı ilişkiden doğmuş olduğu belirtildiğinden babalığın tespitine ilişkindir. Davadaki gerçek annenin Adelet olduğuna yönelik istem ise nüfus kayıt düzeltim davası olup, görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında, anneliğin tespiti talebi yönünden dava tefrik edilerek, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esası hakkında karar verilmesi, 2-Dava sonucu itibariyle miras hukukunu yakından ilgilendirdiğinden, davadan etkilenecek olan ...'...
Bu durumda, soybağı ihtilafı ortaya çıkmayacağından, açıklanan muhtevadaki davalar, “gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davasından ibaret kalacak ve görevli mahkeme, 5490 sayılı Kanunun 36/1- a maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi olacaktır. Ancak, çocuğun doğduğu tarihte, genetik annenin evli bulunmaması halinde, anne yönünden dava, “gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davası olarak kalmakla birlikte; genetik anne ile evli olmayan genetik baba yönünden, “babalık karinesi” gerçekleşmediğinden, genetik babanın nüfus kaydına işlenmesi talebi “soybağı davası” niteliğini kazanacaktır. Bu takdirde ise uyuşmazlığın, 4787 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca aile mahkemesi tarafından incelenip çözüme kavuşturulması gerekecektir. (Yargıtay HGK 2013/354- 1554, 18....
ın aynı kişiler olduğu iddiasına dayanarak mükerrer kaydın iptali istemine ilişkin ise de ... ve ...'den olma .... TC nolu ...'ın kaydının iptal edilerek bu kayıttaki bilgilerin ... T.C. kimlik nolu, ... ve ...'den olma, ...'ın kaydına taşınmasına karar verilmesi gerekirken gerçek kaydın iptaline karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....