"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından kadının davasının kabulü ve kusur belirlemesi yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi ve tazminatların reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle karşılıklı boşanma davalarının kabulüne karar verilmiştir. Davalı-karşı davacı kadının 21.01.2016 günlü duruşma tutanağındaki anlatımlarından boşanma davasının açılmasından sonra, davacı-karşı davalı erkeğin yazılı beyanından ise fiili ayrılık döneminde taraflara kusur olarak yüklenen olaylardan sonra, tarafların cinsel birliktelik gerçekleştirmek suretiyle bir araya gelerek evlilik birliğini devam ettirdikleri anlaşılmaktadır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:Ceyhan Aile Mahkemesinin 04/03/2020 tarih, 2018/552 esas, 2020/135 Karar sayılı ilamı ile özetle; erkeğin fiili ayrılık döneminde evin kirasını dahi ödemediği, çocukların ihtiyaçları ile maddi-manevi olarak ilgilenmediği, hatta fiili ayrılık döneminde ortak çocuğun ihtiyaçları için olan nafakayı dahi kadının icra yoluyla alabildiği, evlilik birliği içinde ve fiili ayrılık döneminde erkeğin çocuklarla ve kadınla maddi ve manevi olarak ilgilenmeyerek onlara ekonomik şiddet uyguladığı, birlik görevlerini yerine getirmediği, buna karşılık; davalı-davacı kadının ekonomik sebeplerden dolayı yaşanan son tartışmada davacı-davalı kocasını evden kovduğu, boşanmaya yol açan olaylarda davacı-davalı erkeğin ağır, davalı-davacı kadının az kusurlu olduğu gerekçe gösterilerek, asıl ve karşı davanın kabulüne, TMK'nun 166/1 m.si gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuk 2005 d.lu Cihat'ın velayetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki...
Taraflar 18.9.1992 tarihinde evlenmişler, 25.6.2003 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle 8.12.2004 tarihinde boşanmışlar ise de fiili ayrılığın 1.1.2000 tarihinde gerçekleştiği ve tarafların bundan sonra bir araya gelmedikleri hususunda bir uyuşmazlık bulunmadığı gibi, davacının talepleri de fiili ayrılık tarihinden önce var olduğu iddia edilen katkıya ilişkindir.Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlık, 743 sayılı TMK.nun 170. maddesine göre eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu döneme ilişkin bulunduğuna göre, Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir....
Mahkemece 18/04/2023 tarihli ara kararı ile; "Mahkememizce verilen 19/10/2022 tarihli celsenin 4 no'lu ara kararı ile davacı tarafın tedbir nafakası talebinin kabulü ile talep doğrultusunda 1.500,00 TL nafaka bedelinin davalı taraftan alınarak davacıya ÖDENMESİNE karar verilmiştir. HMK 389. Maddesi gereğince mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeni hakkın elde edilmesini önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Yine TMK'nun Geçici önlemler başlıklı 169. Maddesinde " Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır." hükmü yer almaktadır. Verilen tedbir nafakası geçici önlemler kapsamındadır....
da yaşama, çocuk sahibi olma ve dini inançlarına saygı gösterilmesi isteklerini kabul ettiği, ancak evlendikten sonra Altınoluk'da yaşamaya başladığı, eşinin çocuk sahibi olmak yönündeki tedavisi ile ilgilenmediği, sürekli alkol aldığı, kadından kaynaklanan kusurlu bir davranışının varlığının kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Fiili ayrılık tek başına boşanma nedeni değildir. O halde davacının davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru olmamıştır. bu husus ilk inceleme sırasında yanlışlıkla gözetilmediğinden karar düzeltme talebinin bu yönden kabulü ile boşanma davasının reddine karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekir. Bu düşünceyle sayın çoğunluğun kadının karar düzeltme talebinin reddi yönündeki görüşüne katılmıyorum....
Bu sebeple, davalı-karşı davacı kadının, erkeğin Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı olarak açmış olduğu boşanma davasının kabulüne yönelik temyiz itirazının reddi ile boşanma hükmünün kusura ilişkin gerekçesi değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiş (HUMK m. 438/son), davalı-karşı davacı kadının bu yöne ilişkin temyiz itirazları ile aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan yönlere ilişkin temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir. 2/a- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz (TMK m. 175). Yukarıda 1. bentte belirtildiği üzere, boşanmaya sebep olan olaylarda her iki tarafın da kusursuz olduğu, davalı-karşı davacı kadının herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılmaktadır....
Gerek mahkemece reddine karar verilen önceki davada, gerekse fiili ayrılık süresi içinde davacının, davalının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir kusuru ispatlanamamıştır. Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi şartları olayda gerçekleşmemiştir. Bu husus nazara alınmadan, isteğin reddi yerine yetersiz gerekçe ile davalı lehine manevi tazminata hükmedilmesi doğru bulunmamıştır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 15.09.2015 (Salı)...
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden, taraflar arasında daha önce görülen ve erkeğin davasına dayanak teşkil eden boşanma davasının, "erkeğin davasını ispatlayamadığı" gerekçesiyle reddedilip kesinleştiğinin, bu tarihten sonra tarafların bir araya gelmediklerinin ve fiili ayrılık döneminde davalı kadına kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının da ispatlanamadığının anlaşılmasına göre, Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açan, böylelikle fiili ayrılığa sebep olan ve boşanma sebebi yaratan davacı erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Durum böyleyken; mahkemece "davacı erkeğin bir kusurunun ispat edilemediği" gerekçesiyle davalı kadının maddi tazminat (TMK.m. 174/1) talebinin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi uyarınca fiili ayrılık boşanma hukuki sebebine dayalı olarak açılmıştır. Mahkemece, feragat nedeniyle verilen ret kararının kesinleşmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Davacının daha önce açtığı boşanma davası feragat sebebiyle reddedilmiş, feragat tarihinden itibaren boşanma davasının açıldığı 11.12.2015 tarihine kadar üç yıl geçtiği anlaşılmaktadır. Feragat davaya son veren bir taraf usul işlemidir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 311. maddesi uyarınca feragat kesin hüküm gibi sonuç doğurur. Feragat nedeniyle verilen ret kararının tebliğe çıkartılarak kesinleşme işleminin yaptırılmasına gerek yoktur....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 17/03/2021 NUMARASI : 2018/849 ESAS 2021/126 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....