"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle *fiili ayrılık başlı başına boşanma sebebi olarak kabul edilemeyeceğine göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 17.12.2007...
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, her ne kadar bölge adliye mahkemesince; tarafların ayrı yaşamaya başladıktan sonra davacı tarafın tarafları barıştırmak üzere araya giren aracıya "Sen nasıl istersen öyle olsun" dediği de değerlendirilerek davacı tarafın önceki olayları affetmiş en azından hoşgörü ile karşıladığının kabulü gerektiği, tarafların fiilen ayrı yaşadıkları, fiili ayrılık vakasının tek başına boşanma nedeni sayılamayacağı gerekçesiyle davalı kadına kusur yüklenemeyeceğine ve davanın reddine karar verilmişse de, erkeğin bu yöndeki beyanına dayalı olarak, kadına dair kusurların affedildiği yahut en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü doğru olmamış, davalı kadının birlikte yaşamaktan kaçınmak amacıyla evi terketmek suretiyle tam kusurlu olduğunun kabulü gerekmiştir. Açıklanan sebeple davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece, "Her iki tarafın da kusurlu davranışlarının olduğu, tarafların fiilen ayrı yaşadıkları, bir araya gelmelerinin mümkün olmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları" şeklinde yetersiz gerekçe ile karar verilmiş ancak mahkemece; taraflara yüklenen ve Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi hükmüne dayalı olarak açılan boşanma davalarında tek başına boşanma nedeni oluşturmayan fiili ayrılık vakıası dışında ''kusurlu davranışlarının neler olduğu” gösterilmemiştir. Yerel mahkeme, dayanılan delillerde yer alan hangi vakıaların kusur olarak nitelendirdiğini Yargıtay denetimine elverişli şekilde gerekçeli olarak açıklamak zorundadır. Bu nedenle, gerekçesiz şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın, TMK'nun 166/1 maddesi uyarınca boşanma davası açmış, mahkemece davacı kadının, dosyaya delil olarak sunduğu davalı erkeğin önceden açtığı boşanma davasında tespit edilen ve bir ailenin yaşamasına uygun olmayan bir konutta yaşamasının beklenmesinin mümkün olmadığı, davalı erkeğin aile yaşamına uygun konut düzenlemesi yapmadığı, halen geçimsizliğe sebebiyet veren dairede yaşamaya devam ettiği bu nedenle kusurlu olduğu gerekçesiyle dava kabul edilmiş, tarafların boşanmalarına karar verilmiştir Davalı erkek bu davadan önce 22.03.2013 tarihinde davacı kadına TMK'nun 164. maddesine dayalı olarak boşanma davası açmış, son celse boşanmadan vazgeçip ayrılık talebinde bulunmuş, mahkemece tarafların...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ayrılık Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadın 8.5.2014 tarihli dilekçesi ve 13.11.2014 tarihli duruşmadaki imzalı beyanı ile boşanmak istemediğini ve üç yıllık süre ile ayrılığa karar verilmesini talep etmiştir. Kadın Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayalı olarak açtığı boşanma davasını, ıslah ederek ayrılık davasına dönüştürmüştür....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Asıl dava yönünden; davacı erkek, boşanma sebebi olarak davalı kadın ile yaklaşık 10 yıldır ayrı yaşama sebebine dayanmıştır. Fiili ayrılık tek başına boşanma sebebi değildir. Terk hukuki sebebine dayalı bir davada bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 166/1- 2. maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. ( Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/3523 E - 2019/2973 K) Somut olayda, davacı erkek tarafından maddi vakıa olarak sadece ayrılık iddiasına dayanıldığı, fiili ayrılık da tek başına boşanma sebebi olmadığından davasının reddine karar verilmiştir. Birleşen dava yönünden; Çekişmeli boşanma isteminin kabulü için karşı tarafın az da olsa kusurunun ispatı, boşanma isteminin hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olmaması ve evlilik birliğinin devamında taraflar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmaması gerekir....
Davacının talebi Türk Medeni Kanunu'nun 166/4. maddesinde düzenlenen fiili ayrılık sebebiyle boşanma isteğine ilişkin olup delillerin bu çerçevede değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, davacının usulüne uygun şekilde yapılmış bir ıslahı olmadığı halde duruşmada "davamı şiddetli geçimsizlik hukuki sebebine dayandırıyorum" şeklindeki sözleri sebebiyle, davanın Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuksal sebebine dayalı olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 01.10.2018...
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; mahkemece, davacı-davalı erkeğin eşiyle barışma girişiminde bulunması nedeniyle yaşanan olayları hoşgörüyle karşılayıp atfettiği ve bu olaylara dayalı olarak boşanma kararı verilemeyeceği belirtilerek davacı-davalı erkeğin davasının reddine karar verilmiş ise de; erkeğin fiili ayrılık döneminde barışma girişiminde bulunması evlilik birliğini sürdürme konusunda bir iyiniyet göstergesi olup, tek başına eşinin kusurlu davranışlarını af anlamına gelmez. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı-davalı erkeğin mahkemece kabul edilen kusurlu davranışlarına karşılık, davalı-davacı kadının da eşini aşağılayıcı tarzda sözler söylediği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında erkeğin davasında Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşulları oluşmuş olup, boşanma davası açmakta haklıdır....
Davacının, davalı aleyhine ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/703 esas, 2011/708 karar sayılı kararı ile evlilik birliğinin sarsılması (TMK m.166/1) hukuki sebebine dayalı olarak açtığı boşanma davasında, tarafların şiddetli geçimsizlik nedeniyle bir çok defa kavga ettikleri, karşılıklı sevgi ve saygılarının kalmadığı, kavgalardan sonra fiili ayrılık yaşadıkları belirtilerek tarafların boşanmalarına karar verildiği ve kararın 21.02.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden sonra açılan, boşanmanın fer'i niteliğindeki tazminat taleplerinin değerlendirilmesinde esas alınacak kusur; boşanma davasında belirlenen ve boşanma sebebi olarak kabul edilmiş olan kusurdur. Boşanmaya dair dosyanın incelenmesinde; tarafların mahkemece kabul edilen kusurlu davranışlarına göre eşit kusurlu bulundukları anlaşılmaktadır....
. 2-Mahkemece tarafların uzlaşmaz tavırları ile karşılıklı geçimsizlik oluşturacak davranışlar sergilemeleri nedeniyle eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle 4721 sayılı kanunun 166 ıncı maddesinin dördüncü maddesi uyarınca fiili ayrılık hukuki sebebiyle boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama toplanan delillerden, davacı erkeğin fiili ayrılık döneminde sadakatsiz davranışlar içerisine girdiği davalı kadının da retle sonuçlanan ilk boşanma davasını açarak birlikte yaşamaktan kaçındığı ve boşanma sebebi yarattığı anlaşılmaktadır....